Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyeliğine Seçilmek İçin Gereken Kanuni Şartlar
Giriş
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu[1] (“TTK”) m. 363/2’de, anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinden birinin iflasına karar verilir veya ehliyeti kısıtlanır ya da bir üye üyelik için gerekli kanuni şartları yahut esas sözleşmede öngörülen nitelikleri kaybederse, bu kişinin üyeliğinin, herhangi bir işleme gerek olmaksızın kendiliğinden sona ereceği düzenlenir. TTK m. 359/4 uyarınca da, yönetim kurulu üyeliğini sona erdiren sebepler seçilmeye de engeldir. Bu Hukuk Postası makalesinde özel kanunlarda yer alan şartlar ile bir yönetim kurulu üyesinin söz konusu gerekli şartlara seçildiği andan itibaren sahip olmamasının yönetim kurulu üyeliğine etkileri incelenir.
Esas Sözleşmede Yer Alan Seçilme Engelleri
Anonim şirketlerde pay sahipleri TTK’nın öngördüğü sınırlamalar çerçevesinde sözleşme özgürlüğü ilkesinden yararlanırlar ve esas sözleşmeyle yönetim kurulu üyesi seçimine ilişkin yasak veya yeterlilik hükümleri getirebilirler. Bu yeterlilik veya yasak hükümleri; eğitime, tabiyete, mesleki deneyime, yaşa veya şirketin faaliyet alanına ilişkin olabilir. Esas sözleşmede öngörülen bu yasak veya yeterlilik hükümlerine uymak zorunludur.
Özel Kanunlarda Yer Alan Seçilme Engelleri
TTK m. 363/2 ve 359/4 birlikte değerlendirildiğinde, bir yönetim kurulu üyesinin seçilme anında gerekli kanuni şartları taşımamasının bir seçilme engeli oluşturduğu anlaşılır. Maddede geçen “kanun” ibaresi hem TTK’yı, hem de özel kanunlar başta olmak üzere diğer kanunları kapsar[2].
Örneğin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu[3] m. 23/1 uyarınca bankaların yönetim kurulu üyelerinin söz konusu Kanun’un 8/1a, b, c ve d bentlerinde belirtilen şartları taşıması gerekir. Benzer şekilde 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun[4] 4/2 maddesinde, sigorta şirketleri ve reasürans şirketlerinin yönetim kurulu üyelerinin mali güç dışında sigorta şirketi ve reasürans şirketi kurucularında aranan şartları taşıması; çoğunluğunun en az dört yıllık yüksek öğrenim görmüş olması ve sigortacılık, iktisat, işletme, muhasebe, hukuk, maliye, matematik, istatistik, aktüerya veya mühendislik alanlarında en az üç yıl deneyimi olan kişilerden seçilmesinin şart olduğu düzenlenir.
Ticaret sicil memuru belirtilen şartların yerine gelip gelmediğini kontrol etmekle ve yerine gelmediğini saptadığında ilgili kararın tescilini reddetmekle yükümlüdür[5]. Burada değerlendirilmesi gereken konu, söz konusu şartlara aykırı olarak alınan ve tescil edilen yönetim kurulu üyeliği seçimine ilişkin kararın geçerli olup olmadığıdır. Bu gibi özel kanunlarda aranan niteliklere sahip olmayan bir kişinin yönetim kurulu üyeliğine seçilmesi işleminin hukuken geçersiz olduğunu kabul etmek gerekir[6]. Genel kurul veya yönetim kurulunun bilerek veya bilmeyerek bu niteliklere sahip olmayan bir adayı seçmesi halinde seçim kararı kanunun emredici hükümlerine aykırılık nedeniyle mutlak butlanla batıl olur ve her ilgili bu kararın geçersizliğini mahkemeden isteyebilir[7].
Özel Kanunlarda Yer Alan Düzen Hükümleri
Ele alınması gereken bir diğer konu ise, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu[8] (“DMK”), 1512 sayılı Noterlik Kanunu[9] (“NK”) ve 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu[10] (“3568 Sayılı Kanun”) gibi özel kanunlarda yer alan yasak ve sınırlamalardır. Bu kanunlar, söz konusu kanunlara tabi olarak çalışan kişiler açısından, TTK uyarınca anonim şirket yönetim kurulu üyeliğine seçilmeye ilişkin yasak ve sınırlamalar getirirler.
Bu hükümler ve istisnaları aşağıda ayrı ayrı incelenir:
- DMK Kapsamındaki Düzenleme: DMK m. 28/1 uyarınca memurlar TTK’ya göre tacir veya esnaf sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunamaz, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamaz, ticari mümessil veya ticari vekil veya kollektif şirketlerde ortak veya komandit şirkette komandite ortak olamazlar. Bu hüküm çerçevesinde devlet memurları anonim şirkette yönetim kurulu üyesi olarak da görev yapamazlar.
Bu kuralın istisnası aynı fıkrada ve maddenin ikinci fıkrasında düzenlenir. Memurların görevli oldukları kurumların iştiraklerinde kurumlarını temsilen alacakları görevler ve üyesi oldukları yapı, kalkınma ve tüketim kooperatifleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve kanunla kurulmuş yardım sandıklarının yönetim, denetim ve disiplin kurulları üyelikleri ile özel kanunlarda belirtilen görevler bu yasaklamanın dışındadır.
- 3568 Sayılı Kanun Kapsamındaki Düzenleme: 3568 Sayılı Kanun m. 45 uyarınca, serbest muhasebeci mali müşavirler bu unvanlarla, yeminli mali müşavirler ise bu unvan ve tasdik yetkisiyle; 3568 Sayılı Kanun kapsamındaki işlerin yürütülmesi amacıyla gerçek ve tüzel kişilere tabi ve onların işyerlerine bağlı olarak hizmet akdi ile çalışamazlar, ticari faaliyette bulunamazlar, meslekle ve meslek onuru ile bağdaşmayan işlerle uğraşamazlar. Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlerin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’te[11] (“Yönetmelik”) bu maddenin yorumlanmasını kolaylaştıran açık düzenleme yer alır ve serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirlerin anonim şirketlerin yönetim kurulu üyeliği ve başkanlığı görevlerinde bulunamayacakları açıkça belirtilir.
3568 Sayılı Kanun m. 45/1’de yer alan bu genel kuralın istisnası ise aynı maddenin 3. fıkrasında düzenlenir. Bu fıkra 2010 yılında değiştirildi ve bu değişiklik Yönetmelik’e yansıtılmadığından, Yönetmelik ile değiştirilen fıkra arasında uyumsuzluk oluştu[12]. Buna göre, hayri ve ilmi kuruluşlar, 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamındaki iktisadi devlet teşekkülleri, kamu iktisadi kuruluşları ve bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları ve iştirakleri, kamu idarelerinin doğrudan ya da dolaylı hissedarı olduğu kurumlar ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun yönetimindeki kurumların 3568 Sayılı Kanun kapsamındaki faaliyetlerini yürütmemeleri şartıyla, bu kurum ve kuruluşların yönetim kurulu başkanlığı, üyeliği, denetçiliği görevleri ile bilirkişilik ve tasfiye memurluğu meslekle bağdaşmayan işler sayılmaz. Hüküm kamu idarelerinin doğrudan veya dolaylı pay sahipliği için belli bir eşik aramadığından, kamu idarelerinin pay sahibi oldukları kurumlarda kontrolü elde bulundurmaları da aranmaz.
- NK Kapsamındaki Düzenleme: NK m. 50 ile getirilen düzenleme daha da katıdır. Buna göre, hiçbir hizmet ve görev noterlikle birleşemez. Noterler borsa oyunu oynamak, DMK m. 28/1 anlamında ticaret yapmak, kefil olmak, kendilerine ait ücretlerden herhangi bir şekilde indirim yapmak, aracı kullanmak, reklâm ve rekabet niteliğinde bir eylemde bulunmak ve her ne suretle olursa olsun noterlik ücreti hususunda kendi aralarında sözlü veya yazılı anlaşma yapmakta yasaklıdırlar. DMK m. 28/1 atfıyla noterlerin tacir veya esnaf sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunamayacağı, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamayacağı, ticari mümessil veya ticari vekil veya kollektif şirketlerde ortak veya komandit şirkette komandite ortak olamayacakları anlaşılır. Bu kapsamda anonim şirketlerde yönetim kurulu üyesi olarak da görev yapamazlar.
Bu kuralın istisnası ise NK m. 50/1 ile getirilen yargı mercilerinin vereceği işlerle, ilim ve hayır kuruluşları başkan ve üyelikleri, hakemlik ve vasiyeti tenfiz memurluğu serbestisidir.
Söz konusu kanunlara tabi kişilerin anonim şirketlerde yönetim kurulu üyesi olmasına ilişkin yasak veya sınırlamalar öngören bu gibi özel kanunlar açısından bir değerlendirme yapıldığında, öğretide de genel olarak kabul edildiği üzere, bu gibi kimselerin yasaklara rağmen yönetim kurulu üyesi olarak seçilmeleri halinde, bu seçimin geçerli olduğu sonucuna varılır[13]. Öğretide bu değerlendirmenin genellikle DMK m. 28’de yer alan sınırlama hakkında yapıldığı görülür. Özel kanunlarda yer alan bu tip sınırlamalar, leges minus quam perfecta yani düzen hükümleridir[14]. Söz konusu üyenin TTK’da öngörülen koşullara sahip olmaması, yönetim kurulu üyeliğine seçilme açısından bir engel oluşturmaz; yalnızca ilgili kişinin görevli bulunduğu kurumu ilgilendiren disiplin cezasını gerektiren bir hukuki durum olabilir[15]. Aynı açıklama noterler için de geçerli olmalıdır[16]. Benzer değerlendirmenin 3568 Sayılı Kanun kapsamındaki sınırlama için de yapılmasında hukuki bir engel yoktur. Bu değerlendirme ışığında, bu kanunlarda yer alan düzenlemelerin seçilme engeli olarak adlandırılmaması, yalnızca söz konusu kanunlara tabi olarak çalışan kişiler açısından birer sınırlama oluşturduklarının kabulü gerekir.
Sonuç
Anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinden birinin üyelik için gerekli kanuni şartları kaybetmesi halinde, bu kişinin üyeliği, herhangi bir işleme gerek olmaksızın kendiliğinden sona erer. Bu durum, söz konusu kişinin seçilmesine de engel oluşturur. Özel kanunlarda yer alan hükümler yönetim kurulu üyesi olarak seçilecek kişilerde belirli nitelikler arıyorsa, bu niteliklere sahip olmayan bir kişinin yönetim kurulu üyeliğine seçilmesi işlemi mutlak butlanla batıldır. Özel kanunlarda söz konusu kanuna tabi kişilerin anonim şirketlerde yönetim kurulu üyesi olmasına ilişkin bir yasak öngörülmesi halinde ise, bu durum seçimin geçerliliğini etkilemez; yalnızca ilgili kişinin görevli bulunduğu kurumu ilgilendiren disiplin cezasına maruz kalmasına neden olabilir.
[1] TTK (RG, 14.02.2011, S. 27846) 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdi.
[2] Kırca (Şehirali Çelik/Manavgat), Anonim Şirketler Hukuku, C. 1, Ankara 2013, s. 411.
[3] Bankacılık Kanunu’nun (RG, 01.11.2005, S. 25983, 1. Mükerrer) çeşitli maddeleri farklı tarihlerde yürürlüğe girdi.
[4] Sigortacılık Kanunu’nun (RG, 14.06.2007, S. 26552) çeşitli maddeleri farklı tarihlerde yürürlüğe girdi.
[5] Çamoğlu (Poroy/Tekinalp), Ortaklıklar Hukuku I, Güncelleştirilmiş 13. Bası, İstanbul 2014, s. 359.
[6] Çamoğlu (Poroy/Tekinalp), s. 359.
[7] Çamoğlu (Poroy/Tekinalp), s. 359.
[8] DMK’nın (RG, 23.07.1965, S. 12056) 01.07.2012 çeşitli maddeleri farklı tarihlerde yürürlüğe girdi.
[9] NK (RG, 05.02.1972, S. 14090) yayımından üç ay sonra yürürlüğe girdi.
[10] 3568 Sayılı Kanun (RG, 01.06.1989, S. 20194) yayımı tarihinde yürürlüğe girdi.
[11] Yönetmelik (RG, 03.01.1990, S. 20391) yayımı tarihinde yürürlüğe girdi.
[12] 6009 sayılı Kanunun 35 inci maddesiyle değişen fıkra 01.08.2010 tarihinde yürürlüğe girdi (RG, 01.08.2010, S. 27659).
[13] Karahan/Arslan, Şirketler Hukuku, 1. Bası, Konya 2012, s. 412.
[14] Kırca (Şehirali Çelik/Manavgat), s. 412.
[15] Pulaşlı, Hasan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa Göre Şirketler Hukuku Şerhi, C. 1, Ankara 2011, s. 894.
[16] Kırca (Şehirali Çelik/Manavgat), s. 413.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...