Yönetim Kurulunda Temsil Edilme İmtiyazı
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 360’ncı maddesi hükmü ile anonim şirketlere, esas sözleşmelerinde düzenleme bulunması kaydıyla, belirli pay gruplarına, özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınmasına imkân verir. TTK’nın 360’ncı maddesi uyarınca atanacak yönetim kurulu üyeleri ile diğer seçilen üyeler arasında hak ve borçlar açısından bir farklılık bulunur. Belirli pay grupları tarafından önerilen üyeler, bu grupların emir ve talimatıyla hareket edemezler[1]. Ancak öncelikle şirketin çıkarlarını kollayıp gözetmek kaydıyla önerilen üyenin ilgili pay grubunun çıkarlarını koruması mümkündür[2].
Belirli Pay Grupları
Pay gruplarına imtiyaz tanınması uygulamada payların (A) ve (B) grubuna ayrılması ve örneğin üç kişilik bir yönetim kuruluna sahip anonim şirkette esas sözleşmeye “Yönetim Kurulu üyelerinden ikisi (A) grubunun önereceği kişilerden seçilir.” şeklinde düzenleme yapılmasıyla sağlanır. Hukukumuzda kar payı, tasfiye payı, rüçhan veya oy hakkı gibi haklarda (TTK m. 478 ve 479) imtiyazlı bir pay grubunun m. 360’da düzenlenen haktan yararlanması mecburi değildir[3]. TTK 360’ncı maddenin ikinci fıkrasında yasa koyucu imtiyazı “belirli pay grubu”na tanıyarak “grup imtiyazı” kavramını kabul eder[4]. İmtiyazın tek tek paylara değil paylardan oluşan gruba tanınması nedeniyle payların devri halinde payın yeni sahibi her durumda ilgili gruba dahil olur ve imtiyazdan faydalanır.
Özellik ve Nitelikleriyle Belirli Bir Grup Oluşturan Pay Sahipleri
Esas sözleşmede düzenleme yapılması kaydıyla yönetim kurulunda temsil edilme imtiyazı özellik ve nitelikleriyle bir grup oluşturan pay sahiplerine de tanınabilir. Bu durumda imtiyaz paya veya payın dahil olduğu gruba tanınmadığından devir halinde devralanın esas sözleşmede düzenlenen özellik ve niteliklerinin bulunmaması halinde imtiyazdan faydalanması mümkün değildir. Bu nedenle “belirli bir grup oluşturan pay sahipleri” kavramının yorumu önem arz eder ve esas sözleşmede nasıl belirleneceği özellikle dikkat edilmesi gereken bir husustur. Grubu oluşturacak kişilerde aranacak özelliklerin esas sözleşmede kuşkuya yer bırakmayacak açıklıkta düzenlenmesi önerilir[5]. Şirkette çalışan pay sahipleri, şirketin kurucuları arasında yer alan bir aileye mensup olma veya aynı kökten gelme veya şirketin faaliyetleri ile ilgili olarak hammadde tedarik edenler, yan sanayi mensupları, bayiler, belirli bir mesleğe mensup olanlar, belirli bir grup oluşturan pay sahipleri sayılır[6].
Azlık
TTK 360’ncı maddedeki azlık kavramının dar ve teknik anlamda (sermayenin %10’unu veya halka açık şirketlerde sermayenin %5’ini oluşturan pay sahipleri) kullanılmadığı bu nedenle %50’den fazla oya sahip çoğunluk karşısında yer alan payların sahibi veya sahiplerinin bu madde anlamında azlık sayılabileceği doktrinde genel olarak kabul edilir[7]. Azlığın esas sözleşmede iyi tanımlanması önem taşır. Madde gerekçesinde de azlığın belirlenmesi için yüzdelerin anılmasının yeterli olmayabileceği, bunun yerine pay senedi numaraları ve sayılarının ayırt edilebilirlik yönünden daha iyi bir ölçüt olduğu belirtilmiştir. Ancak bu yolla zaten belirli bir pay grubu oluşturulduğu, kanun koyucunun amacının üçüncü bir grup yaratmak değil, geniş anlamda “azlık”a yönetim kurulunda temsil edilme hakkının verilebileceğini belirtmek olduğu da doktrinde ileri sürülür[8].
Yönetim Kurulu Üyelerinin Belirli Paysahipleri Arasından Seçimi ve Yönetim Kuruluna Aday Önerme Hakkı
TTK 360’ncı maddesi “… yönetim kurulu üyelerinin, belirli bir grup oluşturan pay sahipleri, belirli pay grupları ve azlık arasından seçileceği esas sözleşmede öngörülebileceği gibi, esas sözleşmede yönetim kurulu üyeliği için aday önerme hakkı da tanınabilir” şeklindedir. Bu hükümden anlaşıldığı üzere, yönetim kurulunda temsil edilme hakkının iki yöntemle tanınabilmesi mümkündür. Yönetim kurulu üyelerinin, belirli bir grup oluşturan pay sahipleri, belirli pay grupları ve azlık arasından seçileceği öngörülebileceği gibi, esas sözleşmede yönetim kurulu üyeliği için aday önerme hakkı da tanınabilir. Ancak söz konusu kişilere yönetim kurulu üyelerini doğrudan atama yetkisi tanınamayacağı gibi genel kurulun imtiyaz sahipleri tarafından gösterilen adayı, haklı nedenlerin varlığı halinde (örneğin adayın yeteneklerinin, kişisel niteliklerinin uygun olmaması, rakiplerle sıkı ilişki, kişinin ehliyeti, tahsil durumu, TTK m. 363/2’deki seçilme engelleri veya esas sözleşmede düzenlenen niteliklere uygun olmama), seçmemesi mümkündür[9]. TTK uyarınca yönetim kurulunda temsil edilme hakkının bazı kurul üyelerinin belirli paysahibi grupları arasından seçilmeleri veya Kanun Gerekçesinde belirtildiği gibi bağlayıcı aday önerme hakkı tanınması şeklinde de öngörülmesi mümkündür.
Yönetim kurulu üyeliği için aday önerme hakkı, belirli gruba dahil münferit paylara değil, genel olarak bir gruba dahil tüm paylara tanınmış bir hak olduğundan hakkın tanındığı pay sahipleri aralarında bir toplantı yapmak zorundadır. Ancak TTK’da bu toplantı veya yeter sayılarına ilişkin bir düzenleme bulunmaz. Esas sözleşmede bu hususta açık düzenleme bulunmadığı takdirde doktrindeki bir görüşe göre imtiyazlı paysahipleri özel toplantısına ilişkin hükümler (TTK m. 454)[10] bir diğer görüşe göre ise genel kurul toplantısına ilişkin hükümler kıyasen uygulanabilir[11].
TTK’nın 360’ncı Maddesine Aykırılığın Sonuçları
TTK’nın 360’ncı maddesi emredici olmakla birlikte emredici hükümlere aykırılık, ihlâl edilen hükmün niteliğine göre, iptal edilebilirlik, butlan veya yokluk şeklinde ortaya çıkar. TTK’nın 447’nci maddesinde sayılan ihlâl hâlleri ve bunlara benzer diğer nedenler butlan sonucunu doğurur[12]. Bu maddede sayılanlar veya bunlara benzer sebepler yoksa, alınan genel kurul kararı emredici bir hükme aykırı olsa dahi iptal edilebilir bir karar sayılır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, esas sözleşme değişikliğine ilişkin önüne gelen dosyalarda [13]bu tür hakların paya tanınmayıp ortağa tanındığı için imtiyaz olarak kabul edilemeyeceğine, ancak pay sahibinin rızası olmadan değişiklik yapılamayan esas sözleşme ile tanınan müktesep haklardan olduklarına karar vermiştir. 11’nci Hukuk Dairesi kararında “anasözleşme ile davacıya tanınan bu müktesep hak onun rızası olmadan değiştirilemeyeceğinden bu husustaki anasözleşme hükmü davacının rızası olmadan olağan genel kurul kararı ile kaldırılamaz (TTK 452, 6762 sayılı, TTK 385/1). Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 5. maddesinde de kazanılmış hakların korunacağının öngörüldüğü gözetildiğinde anasözleşmenin bahsi geçen değişikliğe ilişkin genel kurul kararının iptali gerektiği sonucuna varılmıştır” şeklinde karar vermiştir.
Sonuç
TTK’nın 360’ncı maddesine göre, esas sözleşmede öngörülmek şartı ile, belirli pay gruplarına, özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınabilir. 6762 sayılı TTK’nın yürürlükte olduğu dönemde temsil edilme hakkı konusundaki imtiyazın ancak paya tanınabileceği kabul edilmişken, TTK’nın 360’ncı maddesi ile bu hakkın belirli pay gruplarına ek olarak, özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve azlığa da tanınabileceği düzenlenmiştir. Belirli bir grup oluşturan pay sahipleri kavramı geniş yorumlanmalı, pay sahipleri arasında bir ayrım yapılmasını sağlayacak her kriter grup oluşturmaya yeterli sayılmalıdır. Esas sözleşme ile belirli somut bir kişiye yönetim kurulunda temsil edilme hakkının tanınması ve benzeri şekilde imtiyaz niyetiyle tanınan, ancak gerçekte imtiyaz niteliğinde olmayan haklar, esas sözleşme değişikliği ile her zaman ortadan kaldırılabilir. Esas sözleşme ile Kanuna uygun bir şekilde tanınan yönetim kurulunda temsil edilme hakkı imtiyaz niteliğindedir. Ancak imtiyaz hakkına dayanılarak atanan yönetim kurulu üyeleri ile normal yolla seçilen üyelerin hukukî durumu eşittir.
Yönetim kurulu üyelerinin, belirli pay grupları, belirli bir grup oluşturan pay sahipleri ve azlık arasından seçileceği öngörülebileceği gibi, esas sözleşmede belli gruplara belli sayıdaki yönetim kurulu üyeliği için aday önerme hakkı da tanınabilir. Aday önerme şeklinde tanınan hakkın kullanılması için hakkın tanındığı pay sahipleri, birden fazla ise aralarında bir toplantı yapmaları gerekir. Bu toplantıda önerilen aday, haklı bir neden gösterilmedikçe, genel kurul tarafından seçilir. TTK’nın 360’ncı maddesi emredici nitelikte olsa da, bu maddeye her aykırılık butlan sonucunu doğurmaz. Somut olayın özelliklerine, öngörülen esas sözleşme hükmüne ve alınan genel kurul kararına göre bir değerlendirme yapılmalıdır.
[1] Rauf Karasu, https://dergipark.org.tr/download/article-file/270563.
[2] Kırca/ Şehirali Çelik/ Manavgat, Anonim Şirketler Hukuku Cilt I, 2013 s. 438.
[3] Kırca, s. 427 dp. 104.
[4] Poroy/ Tekinalp/ Çamoğlu, Ortaklıklar Hukuku I, 2014, s. 384.
[5] Poroy/ Tekinalp/ Çamoğlu, s. 385.
[6] Hasan Pulaşlı, Şirketler Hukuku Genel Esaslar, 2013, s. 399.
[7] Pulaşlı, s. 400, Kırca/ Şehirali Çelik/ Manavgat, s. 430
[8] Kırca, s. 431.
[9] Ercüment Erdem, Türk Ticaret Kanunu ile İlgili Makaleler (2009-2016), 2017, s. 381.
[10] Pulaşlı, s. 402.
[11] Kırca, s. 434.
[12] MADDE 447– (1) Genel kurulun, özellikle; a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran,b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran,c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan,kararları batıldır.
[13] No. 2013/16479 E. 2014/1014 K., 17.1.2014 (Kazancı) ve 2015/893 E. 2015/8774 K., 30.6.2015 (Kazancı).
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...