6552 Sayılı Torba Yasa İle Türk Ticaret Kanunu’nda Yapılan Değişiklikler
10 Eylül 2014 tarihinde TBMM’de kabul edilen 6552 sayılı İş Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması İle Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun’un (“Torba Yasa”) 131, 132, 133 ve 134. maddeleri ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (“TTK”) bazı değişiklikler yapıldı. Bu değişikliklerden en önemlileri, şirketlerin temsil yetkisi ile ilgili olarak TTK’nın 371inci maddesine yapılan ekleme ve limited şirket için 629uncu maddede yapılan değişiklik ile bu eklenen fıkraya yapılan atıf olarak öne çıkmaktadır.
6552 sayılı Torba Yasa ile TTK m. 371′e aşağıdaki fıkra eklenmiştir;
“(7) Yönetim kurulu, yukarıda belirtilen temsilciler dışında, temsile yetkili olmayan yönetim kurulu üyelerini veya şirkete hizmet akdi ile bağlı olanları sınırlı yetkiye sahip ticari vekil veya diğer tacir yardımcıları olarak atayabilir. Bu şekilde atanacak olanların görev ve yetkileri, 367nci maddeye göre hazırlanacak iç yönergede açıkça belirlenir. Bu durumda iç yönergenin tescil ve ilanı zorunludur. İç yönerge ile ticari vekil ve diğer tacir yardımcıları atanamaz. Bu fıkra uyarınca yetkilendirilen ticari vekil veya diğer tacir yardımcıları da ticaret siciline tescil ve ilan edilir. Bu kişilerin, şirkete ve üçüncü kişilere verecekleri her tür zarardan dolayı yönetim kurulu müteselsilen sorumludur.”
371inci maddeye eklenen bu 7nci fıkra ile 367nci maddede düzenlenen iç yönerge kavramının işlevine ve kapsamına ilişkin yeni düzenlemeler getirilmektedir. Bu eklenen fıkraya göre yönetim kurulu, temsile yetkili olmayan yönetim kurulu üyelerini veya şirkete hizmet akdi ile bağlı olanları, sınırlı yetkiye sahip ticari vekil veya diğer tacir yardımcıları olarak atayabilecektir. Yönetim kurulunun bu tasarrufu ve atanan kişilerin görev ve yetkileri, 367nci maddeye göre hazırlanacak iç yönergede açıkça yansıtılacaktır. TTK’nın 371nci maddesine yapılan bu ekleme ile şirketin temsili bakımından yetki sınırlaması düzenlemesi getirmek isteyen, fakat bu sınırlamayı imza sirkülerine yansıtamayan şirketler için yeni bir imkân tanınmaktadır. Şirketin temsilinde yetki sınırlaması veya sınıflaması yapmak isteyen şirketler, bu tasarruflarını tescil ve ilan edilen bir iç yönerge ile hayata geçirebileceklerdir. Kanun koyucu, bu şekilde düzenlenmiş olan iç yönergenin tescil ve ilanı zorunlu tutularak iç yönergeye bir ispat aracı niteliği kazandırmaktadır.
Bu noktada sicil kayıtlarının olumlu fonksiyonundan bahsetmek gerekir. TTK 371nci maddeye yukarıda belirtilen 7nci fıkranın eklenmesi ile temsilin konu yönünden veya parasal limitlerle sınırlamasının ve atanacak yetkililerin iç yönergede açıkça düzenlenerek tescil ve ilan edilmesi, şirketin üçüncü kişilerle gerçekleştireceği işlemlerle bağlı olması veya işlemi gerçekleştiren temsilcisine rücu hakkı açısından önem taşımaktadır. Kanaatimizce, bu yeni düzenleme ile yönetim kurulu kararı ve yönetim kurulu kararına istinaden tescil ve ilan edilen iç yönerge ile temsile yetkili olmayan yönetim kurulu üyeleri veya şirkete hizmet akdi ile bağlı olanlar arasından atanmış olan sınırlı yetkiye sahip ticari vekil veya diğer tacir yardımcılarının şirket adına üçüncü kişilerle yapacakları işlemlerde, işlemin tarafları, sicil kayıtlarının olumlu fonksiyonu dolayısıyla iç yönergeyle getirilen sınırlamalar ile bağlı olacaklardır. Fakat yine de herhangi bir uyuşmazlığın doğmasını engellemek için şirketin yetki dağılımı ve sınırlamalarının yer aldığı yönetim kurulu kararı ve iç yönergenin ilan edildiği ticaret sicil gazetesinin, gerçekleştirilen işlemler sırasında karşı tarafla paylaşılması ve sicil kayıtlarının olumlu fonksiyonu yanında, müspet vukuf ilkelerinden de yararlanılması tavsiye edilmektedir.
TTK 371inci maddeye eklenen 7nci fıkra ile “şirket temsilcileri” ve “temsile yetkili olmayan yönetim kurulu üyeleri veya şirkete hizmet akdi ile bağlı olanlar” ayrımına gidilmesinin nedeni TTK’nın gerekçesinde karşımıza çıkmaktadır. TTK’nın 367nci maddesinin gerekçesinde açıklandığı üzere TTK yönetim hakkı ile temsili yetkisini birbirinden ayırmıştır. Bu durumda yönetim kurulu içerisinde üyeler yürütme ve temsil yetkisini haiz olanlar (executive) ve yürütme yetkisini haiz olmayan (non-executive) üyeler şeklinde ayrılabilmektedir.
371inci maddeye eklenen 7nci fıkra yönetim kurulu tarafından, şirket temsilcileri dışında (buradan yürütme ve temsil yetkisini haiz olanlar anlaşılmalıdır), temsile yetkili olmayan yönetim kurulu üyeleri veya şirkete hizmet akdi ile bağlı olanlar arasından sınırlı yetkiye sahip ticari vekil veya diğer tacir yardımcıları olarak atanacaklar için konu ve para yönünden sınırlama getirilebilmekte; fakat yine 371inci maddenin 3üncü fıkrası uyarınca yönetim ve temsil yetkisini haiz olan temsilciler açısından böyle bir sınırlama getirilememektedir.
Yine yukarıda metni yer alan 7nci fıkranın son cümlesi olarak “Bu kişilerin, şirkete ve üçüncü kişilere verecekleri her tür zarardan dolayı yönetim kurulu müteselsilen sorumludur.” ifadesi yer almaktadır. Bu ifade TTK’nın 553üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen “Kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmazlar.” düzenlemesi ile birlikte değerlendirilmelidir.
Yukarıda bahsedilen anonim şirketlere ilişkin düzenlemelerin kıyas yolu ile limited şirketlere de uygulanabilmesi için, 6552 sayılı Torba Yasa ile TTK’nın 629uncu maddesine aşağıdaki 3üncü fıkra eklenmiştir;
“(3) Müdürler tarafından şirkete hizmet akdi ile bağlı olanların sınırlı yetkiye sahip ticari vekil veya diğer tacir yardımcıları olarak atanması hususunda 367nci madde ile 371inci maddenin yedinci fıkrası kıyasen limited şirketlere de uygulanır.”
Böylece limited şirket müdürleri tarafından, şirkete hizmet akdi ile bağlı olanların sınırlı yetkiye sahip ticari vekil veya diğer tacir yardımcıları olarak atanması hususunda TTK’nın 367nci maddesi ile 371inci maddesinin yedinci fıkrasının kıyasen limited şirketlere de uygulanacağı düzenlenmiştir.
Yukarıda belirtilen hükümlerin yanında 6552 sayılı Torba Yasa, TTK’nın geçici maddelerinde yapılan düzenlemeler ile şirket yapılarının 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren TTK’ya uyum sağlaması için ek imkân ve süreler tanımaktadır.
Bu bağlamda TTK’nın geçici 7nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde” ibaresi ile birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “yürürlük tarihinden itibaren iki yıl içinde” ibaresi “01/07/2015 tarihine kadar” olarak değiştirilmiştir. Böylece, şirket sermayesinin asgari tutarlara getirilememesi, tasfiye işlemlerine başlanmasına rağmen genel kurul toplanamaması nedeniyle ticaret sicilinden terkin işlemlerinin yapılamaması veya son 5 yıla ait genel kurul toplantılarının yapılamaması gibi, TTK Geçici 7nci maddede belirtilen hallerin tespiti durumunda anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin kanundaki tasfiye usullerine uymaksızın tasfiyelerine imkân tanıyan düzenlemenin uygulanma süresi 1.7.2014 tarihinden 1.7.2015 tarihine kadar uzatılmıştır.
Bunlara ek olarak TTK’ya, aşağıda metni yer alan, Geçici 10. madde eklenerek şirketlere kanunda belirtilen asgari sermaye tutarlarına erişebilmeleri için ek süre tanınmıştır.
“GEÇİCİ MADDE 10- 14/2/2014 tarihine kadar Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre yapılması gereken sermaye artırımlarını herhangi bir nedenle yapmamış olan şirketler hakkında asgari sermaye şartını bu maddenin yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde yapmaları hâlinde fesih işlemi uygulanmaz. Sermaye artırımında bulunmaması nedeniyle ticaret sicili kaydı silinenlerin de bu süre içinde sermaye artırımı için başvurmaları hâlinde kayıtları resen yeniden oluşturulur.”
Sonuç olarak, TTK’nın yasalaşma sürecinde komisyon üyeleri tarafından sıkça dile getirilen, dinamik ve uygulamanın ihtiyaçlarına göre yapılacak değişikliklerle ticari hayatın ihtiyaçlarına cevap verecek bir kanun olacağına ilişkin açıklamaların, hayata geçirildiğini görebiliyoruz. Bu değişikliklerle özellikle temsil yetkisinin şirket yetkilileri arasında dağıtılması ve sınırlandırılmasına ilişkin ihtiyaç 371inci maddeye eklenen fıkra ile kanun tarafından karşılanmış olmaktadır. Ayrıca geçici maddelerde yapılan düzenleme ile şirketlerin TTK’ya uyum sağlaması için ek imkânlar düzenlenmiştir.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...