New York Sözleşmesi’nin 60 Yılı
Giriş
Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Hakkındaki New York Sözleşmesi (“New York Sözleşmesi” ya da “Sözleşme”) 10 Haziran 1958 tarihinde akdedildi. Bu yıl 60. yılını kutlayan. Sözleşme, uluslararası tahkim alanını kapsamlı olarak etkilemiş ve ticaret hukuku alanında en başarılı antlaşmalardan biri olarak kabul edilmiştir. Ayrıca sözleşme, birçok uluslararası metni de etkilemiş ve bir model olarak kullanılmıştır. Uluslararası Ticari Tahkim hakkında UNCITRAL Model Kanunu (“Model Kanun”) ve UNCITRAL Tahkim kuralları bunlara önemli örneklerdir. Ayrıca belirtmek gerekir ki 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu da Model Kanun’a dayanır.
Halihazırda, Dünyanın yaklaşık %80.5’ine tekabül eden 157 devlet Sözleşmeye taraftır[1]. Bu makale, New York Sözleşmesi’nin tarihsel arka planının kısa bir özetini, sözleşme kapsamını ve sözleşmenin gözden geçirilmeye ihtiyaç olup olmadığı konusundaki görüşleri içerir.
Tarihsel Arkaplan
Sözleşmeden önce tahkim sözleşmelerinin ve yabancı hakem kararlarının geçerliliği ve tenfizi, 1923 tarihli Tahkim Şartları Hakkında Cenevre Protokolü’ne ve 1927 tarihli Yabancı Hakem Kararlarının Tenfizine dair Cenevre Sözleşmesi’ne tabiydi. Cenevre antlaşmalarının ve sağladıkları rejimin külfetli olması New York Sözleşmesi taslağı için çalışmaların başlamasına yol açtı[2]. Milletlerarası Ticaret Odası (“MTO”) çalışmaları başlatan ilk kurum oldu ve “Ön Taslak Sözleşme” yi 1953’te oluşturdu. Bir sonraki yıl, Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi Uluslararası Hakem Kararlarının Tenfizi Komitesi’ni kurdu ve MTO’nun yerini aldı. Komite 18 Mart 1955 tarihinde bir taslak oluşturdu. Bu taslak New York Sözleşmesinin temelini teşkil etti ve Sözleşme metni, farklı ülkelerden alınan görüş ve yorumları takiben 9 Haziran 1958 tarihinde geçici olarak onaylandı. New York Sözleşmesi, “yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizinin elde edilmesi için daha basit ve etkili bir yöntem sağlaması” ve “tahkim sözleşmesinin geçerliliğine bahsi geçen Protokollerden daha geniş bir etkide bulunması açısından önemli bir gelişme” olarak kabul edilir[3].
Sözleşmenin Kapsamı
Sözleşme (i) tahkim sözleşmelerinin ve (ii) yabancı (yani diğer yargı çevrelerinde verilen) hakem kararlarının, tanınması ve tenfizi olmak üzere iki ana konuyla ilgili düzenleme yapmıştır. Sözleşme bu konulara ilişkin gereklilikleri belirler.
Tahkim Sözleşmelerinin Tanınması ve Tenfizi
New York Sözleşmesi madde II, tahkim anlaşmalarının tenfizini ele alan ve geçerli bir tahkim anlaşması için azami şartları belirler. Bu, tahkim anlaşmalarının ulusal yasalar uyarınca daha katı gerekliliklere tabi tutulamayacağı anlamına gelir. Bu nedenle, Sözleşme’nin II (2). maddesindeki şekil şartını yerine getiren bir tahkim anlaşması, ulusal tahkim kanununun daha katı bir şekil şartı öngörüp öngörmediğine bakılmaksızın sözleşme tarafı ülkenin mahkemeleri tarafından uygulanmalıdır. Buna uygun olarak, Sözleşme madde III uyarınca hakem kararları açısından benzer bir sınırlama öngörülür: “…işbu sözleşmenin şümulü içine giren hakem kararlarının tanınması ve icrası için millî hakem kararlarınınkine nisbetle ne oldukça daha ağır şartlar yüklenecek ne de daha yüksek adlî harçlar alınacaktır.”
Sözleşme madde II uyarınca tahkim sözleşmelerinin yazılı şekilde yapılması gerekir. İlgili madde yazılılık tanımını dar bir şekilde yapar ve iki alternatif içerir: sözleşme içerisinde bir tahkim şartı veya bir tahkim anlaşması. Bu maddenin ikinci paragrafı “karşılıklı olarak gönderilen mektup veya telgraflarda bulunan veya taraflarca imzalanmış” anlaşmaları kapsar.
Bu hüküm, liberal bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiği ve modern gerekliliklere göre yorumlanması gerektiğine ilişkin eleştirilmiştir. Bu nedenle, bazı görüşlere göre zorunluluk tamamen ortadan kaldırılmayacaksa en azından yumuşatılmalıdır. Ancak şu da eklenmelidir ki, Model Kanun’da yazılılığın önemi azaltıldı ve imza şartı öngörülmedi. Ayrıca, ABD mahkemelerinin taraf iradesini şeklin üzerinde tuttuğu ve tahkim sözleşmelerinin sözleşmenin bir kısmını oluşturdukları sürece imzalı olmasına gerek olmadığına hükmettiği Sphere Drake Insurance PLC v Martine Towing, Inc.[4] kararında da görüldüğü üzere, ulusal mahkemeler New York Sözleşmesi’nin yazılılık şartını geniş şekilde yorumlamıştır. Benzer şekilde, Compagnie de Navigation et Transport SA v Mediterranean Shipping davasında, İsviçre Yüksek Mahkemesi tahkim şartının imzalı olması gerekmediğine hükmetmiştir[5]. Ancak bu kararlarda görülenin aksine, yazılılık şartını çok katı şekilde yorumlayan mahkemeler de vardır[6].
Tahkim sözleşmesinin ana unsuru olan taraf iradesine önem verilmesi gerektiği savunulur. Tarafların tahkime gitme iradesinin açık olduğu hallerde, şekil şartının sağlanmamasına rağmen, mahkemeler iyi niyet ve önceden yapılan beyanı değiştirme yasağını ileri sürerek tahkim anlaşmasını ayakta tutma yoluna gitmiştir.
Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi
New York Sözleşmesi’nin ele aldığı ikinci konu yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizidir. Kararın tenfizini isteyen tarafın (i) hakem kararının usulüne göre tasdik edilmiş aslını yahut da aslına uygunluğunu gösteren şartları ihtiva eden bir suretini ve (ii) II. madde hükmünde zikri geçen hakem anlaşmasının aslını veya aslına uygunluğunu gösteren şartları ihtiva eden bir suretini sunması yeterlidir[7]. Ayrıca, eğer gerekliyse, bu belgelerin çevirisi de sunulmalıdır.
Sözleşmenin madde V(1) ve (2) hükümleri büyük önem taşır ve ulusal mahkemelerin tenfizi reddetme sebeplerini ortaya koyar. Bu sebepler aşağıdakileri içerir:
- Tahkim sözleşmesinin geçersizliği veya sözleşme taraflarının sözleşmeyi imzalama ehliyetlerinin bulunmaması,
- Aleyhine karar verilen tarafın, hakemin tayini ve ihlal edilen kanuni prosedürler dahil olmak üzere yargılama sürecinden usulünce haberdar edilmemiş olması (örneğin tarafın davasını hakem heyetine sunamaması),
- Hakem heyetinin önündeki uyuşmazlığın öngörülmeyen veya tahkime başvuru şartları içinde kalmayan hususlara ilişkin olması gibi halleri de kapsayan hakem heyetinin yetkisizliği halleri,
- Hakem heyetinin oluşumunda veya tahkim prosedüründe, tarafların anlaşmasına uygun olmama veya böyle bir anlaşmanın olmaması halinde tahkimin görüldüğü yer hukukuna aykırılık nedeniyle usulsüzlük,
- Kararın iptal edilmiş veya ertelenmiş olması nedeniyle henüz taraflar için bağlayıcı hale gelmemiş olması,
- Uyuşmazlık konusunun tahkime elverişli olmaması ve
- Kamu düzeni değerlendirmeleri.
Sözleşme, ulusal mahkemelere hakem kararlarının tanınması ve tenfizine yönelik bir başvuruyu reddetme yetkisi verir. Bu takdir yetkisi de farklı yorum ve uygulamalara yol açmıştır.
Sözleşme ayrıca tanıma ve tenfiz konusunda daha avantajlı olan yerel rejimlere öncelik verir. Bu durum da sözleşmeye taraf devletler arasında uygulamada farklılıklar olmasına yol açar (Madde VII(1)).
New York Sözleşmesi Revize Edilmeli midir?
Geçtiğimiz yüzyılda tartışılan konulardan biri de Sözleşmeyi gözden geçirmenin veya değiştirmenin gerekli olup olmadığı ile ilgilidir. Bir kesim New York Sözleşmesi’nin çok uzun süredir yürürlükte olduğunu, bir içtihat oluşturulduğunu ve amacına hizmet ettiği için olduğu halde bırakılması gerektiğini savunur. Bu görüşe destek veren Emmanuel Gaillard, New York Sözleşmesi’nin gözden geçirilmemesi gerektiğini ifade eder ve “üç hayır” olarak adlandırdığı durumu şu şekilde özetler: Hiçbir ihtiyaç, umut ve tehlike bulunmamaktadır[8].
Bununla birlikte, Sözleşmeyi ve uygulamasını eleştiren ve revize edilmesi gerektiğini savunan bir kesim de mevcuttur. Bu kesim, ulusal mahkemelerin farklı yorumlarının tatmin edici olmayan kararlarla sonuçlandığını ve bu sebeple Sözleşmenin gözden geçirilmesi gerektiğini savunur. Linda Silberman New York Sözleşmesi’nin eksikliklerini açıklayan yazısında Sözleşme’nin tahkim yerinde iptal edilen hakem kararlarına ilişkin bir uygulamadaki farklıların yarattığı sorunlara dikkat çeker ve Sözleşme’nin özellikle bu kapsamda başarısız olduğunu ifade eder[9].
Bir revizyon yapılsa bile, en büyük risklerden biri sözleşmeci devletlerin yeni bir sözleşme imzalamak istememe ihtimalidir. Bazı devletlerin yeni taslağı imzalamayı kabul etmesi, bazılarınınsa reddetmesi durumunda ise daha büyük bir risk söz konusu olur. Zira yeni bir antlaşmanın uyarlanması kolay bir durum değildir. Uluslararası tahkimi destekleyen bir araç olarak kabul edilen Sözleşme’nin güvenilirliği bu durumda tehlikeye girebilir. Bu kapsamda, iyi bir analiz yapılmalı ve böyle bir revizyonu zorunlu kılmak için haklı gerekçeler bulunmalıdır. Uzun süre önce başlayan çalışmalar hala devam etmektedir ve titizlikle ele alınması gereken birçok tasarı mevcuttur.
Bu yıl Sözleşmeyi konu alan ve etkilerini tartışacak birçok etkinlik ve konferans gerçekleştirilecektir. Bu etkinlik ve konferanslar mevcut sorunların değerlendirilmesi ve gelecekteki zorlukların ele alınması bakımından önemlidir. Paulsson"un da ifade ettiği üzere “geleceği haritalandırırken olasılıklar sayısızdır”; geleceğin neler getireceğini göreceğiz.
[1] Tarafların tam listesine ulaşmak için bakınız: http://www.uncitral.org/uncitral/en/uncitral_texts/arbitration/NYConvention_status.html
[2] New York Sözleşmesi madde VII (2) açıkça Cenevre anlaşmalarının, bu Sözleşme ile bağlı olmaları halinde ve bağlı oldukları ölçüde Akit Devletler arasında bir etkiye sahip olmayacağını belirtmektedir.
[3] Chapter 11. ‘Recognition and Enforcement of Arbitral Awards’, Nigel Blackaby, Constantine Partasides et al., Redfern and Hunter on International Arbitration 6th edition (© Kluwer Law International; Oxford University Press 2015) s. 605 – 662.
[4] 16 F.3d 666, 669 (5th Cir. 1993).
[5] Mahkeme özellikle uluslararası ticarette imza şartının öneminin kuşkusuz azaldığını ve imzalanmış ve imzalanmamış belgelere ilişkin olarak uygulamadaki farklılıkların tartışıldığını ifade etmiştir.
[6] Examples include Robobar v Finncold SAS, a decision of the Italian Supreme Court and Kahn Lucas Lancaster Inc v Lark International Ltd (186 F.3d 210 (2d Cir. 1999) a decision of the US Court of Appeal.
[7] New York Sözleşmesi Madde IV.
[8] Emmanuel Gaillard, The Urgency of Not Revising the New York Convention in 50 Years of the New York Convention, ICCA Congress Series No. 14, Dublin, A.J. van den berg ed., Kluwer Law International, 689 (2009).
[9] Linda Silberman, The New York Convention After Fifty Years: Some Reflections on the Role of National Law GA. J. INT’L & COMP. L. Vol 38:255 2009 s. 26-46.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
ICC Tahkim ve ADR Komisyonu (“Komisyon”), olası uyuşmazlıkların önlenmesi ve tüm paydaşların ilişkilerinin güçlendirilmesi amacıyla alternatif uyuşmazlık çözüm (“ADR”) mekanizmalarına ilişkin farkındalığı artırmak amacıyla yeni bir rehber ve rapor yayımladı. Uyuşmazlıkların Etkin Yönetimi Rehberi, en uygun...
Birleşme ve Devralmalar (“M&A”), şirketlerin veya varlıkların birleşme, devralma, varlık satın alma veya yönetimin devralması gibi çeşitli finansal işlemler yoluyla yeniden yapılandırılmasını ifade eder. Bu Hukuk Postası Makalesi, hakem heyetleri önüne gelen M&A uyuşmazlıklarını ele alır.
Tahkim uygulaması çerçevesinde esasa girme yasağı (revision au fond) mahkemelerin bir hakem kararını incelerken uyuşmazlığın esasına dair bir inceleme yapmayacakları anlamını taşır. Bu yasak en temelde iptal davaları ile tenfiz süreçlerinde karşımıza çıkar. Bir hakem kararına karşı başvurulabilecek tek kanun...
Türk hukukunda taraflar, üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri haklarla ilgili olarak doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların hakemler tarafından çözülmesi konusunda anlaşma yapabilir. Bununla birlikte, taşınmazın aynına ilişkin haklar ile iflas hukuku, aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklar gibi...
4 Eylül 2020 tarihinde, Milletlerarası Ticari Tahkim Konseyi (“ICCA”) çatısı altında bir çalışma grubu “Milletlerarası Tahkimde Fiziki Duruşma Hakkı Mevcut Mudur?” başlıklı bir araştırma projesine başladı. Covid-19 salgını nedeniyle birçok tahkim duruşması çevrimiçi olarak gerçekleştirildi...
Dubai Uluslararası Tahkim Merkezi, 25 Şubat 2022 tarihinde tahkim kurallarını değiştirdi. 2022 Tahkim Kuralları 2 Mart 2022 tarihinde yayınlandı ve 21 Mart 2022 tarihinde yürürlüğe girdi. Kurallar 21 Mart 2022’den sonra yapılan tahkim davalarına uygulanır, taraflarca aksi kararlaştırılmadığı takdirde tahkim...
Achmea’nın AB-içi yatırım uyuşmazlıklarında doğurduğu tartışma katlanarak devam ediyor. Son olarak Paris İstinaf Mahkemesi, Polonya aleyhine sonuçlanan yatırım tahkimlerinde verilen hakem kararlarının Achmea gözetilerek iptaline hükmetti...
Türk hukukunda hakem kararlarına karşı başvurulabilecek kanun yolu, iptal davası olarak düzenlenir. Yabancılık unsuru taşıyan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği tahkim yargılamalarında 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu (“MTK”) uygulama alanı...
Bilindiği üzere Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (ABAD) bir kararı sonrasında AB-içi uyuşmazlıkların tahkimde görülmesi ve özellikle Enerji Şartı Anlaşması (“EŞA”) altında tahkim konusunda sorunlar ortaya çıkmıştır...
Şirketler hukukunda tahkim uygulaması tahkime elverişlilik konusu başta gelmek üzere birçok açıdan tartışmalı unsurlar barındırır. Bu uyuşmazlıkların tahkime elverişli olduğunun kabul edildiği hukuk sistemlerinde dahi esas sözleşmeye tahkim şartının konulup konulamayacağı...
Yargılama süreçlerine doğrudan etkisi olan teknoloji kullanımındaki büyük artış tahkim için de yararlı oldu. Özellikle dijitalleşme ile tahkim yargılamasının şekli, tarafların gereksinimlerini de dikkate alarak, zaman ve maliyet verimliliğini arttıracak şekilde değişti. Bu doğrultuda ve COVID-19 pandemisine önlem...
Avrupa Birliği Adalet Divanı (“ABAD”), 6 Mart 2018 tarihinde oldukça tartışmalı bir karara imza attı.[1] 1991 tarihli Hollanda-Slovakya İkili Yatırım Anlaşması’nda yer alan tahkim klozunun Avrupa Birliği (“AB”) hukukuna aykırılığına hükmedilen Achmea kararı, yatırım tahkiminde uzun soluklu tartışmaları beraberinde...