Dijital Çağda Uyuşmazlık Çözümü
Giriş
Yargılama süreçlerine doğrudan etkisi olan teknoloji kullanımındaki büyük artış tahkim için de yararlı oldu. Özellikle dijitalleşme ile tahkim yargılamasının şekli, tarafların gereksinimlerini de dikkate alarak, zaman ve maliyet verimliliğini arttıracak şekilde değişti. Bu doğrultuda ve COVID-19 pandemisine önlem olarak sanal duruşmalar daha yaygın hale geldi.
Çevre sorunlarına ilişkin genel farkındalık, diğer sektörlerin yanında hukuk sektöründe de tartışılan bir konu halini aldı. Paris Antlaşması’nın imzalanmasının yanı sıra karbon ayak izinin azaltılmasına yönelik küresel akımlar ile yeşil taahhütler gibi küresel gelişmelerin önemi daha iyi anlaşıldı.
Bu doğrultuda, bu hukuk postası makalesi (i) sanal duruşmaları, (ii) belgelerin elektronik sunumunu ve (iii) yeşil taahhütleri inceler.
Sanal Duruşmalar
COVID-19 hakemlerin, tarafların, tahkim kurumlarının ve tüm kullanıcıların yeni koşullara uyum sağlamasına neden oldu. Sanal duruşmalar kullanıcılar tarafından pandemi sürecinde keşfedilen araçlar arasında yerini aldı. Bu süreçte çeşitli kurumlar farklı yaklaşımlar benimsedi. Bazı kurumlar duruşmaları iptal ederken veya ertelerken, Milletlerarası Ticaret Odası (“MTO”) yeni koşullara hızlı bir şekilde adapte oldu, kullanıcılara ışık tutabilecek COVID-19’un etkilerini ve sanal duruşmaları ele alan kaynaklar yayınladı.
COVID-19 Salgının Etkilerinin Azaltılması Amacıyla Olası Önlemlere İlişkin Kılavuz (“MTO Kılavuzu”) bu kaynaklara iyi bir örnek oluşturur. MTO Kılavuzu’nun yanı sıra, bir diğer önemli kaynak Milletlerarası Tahkimlerde Video Konferansa ilişkin Seul Protokolü’dür (“Protokol”). Protokol esas olarak belgeler, duruşmanın yeri, tanıklar, gözlemciler, teknik konular, tercüme ve duruşmanın kaydı hakkında yararlı öneriler sunar. Amerikan Tahkim Kurumu (“ATK”) da sanal duruşmalara ilişkin kılavuzlar, yönergeler ve prosedürler yayınladı.
MTO Kılavuzu sadece sanal duruşmalarla ilgili olmayıp çok çeşitli konuları kapsar. 2020'de ilginç olan MTO’nun sanal duruşmaları yenilenen 2021 MTO Tahkim Kuralları’nda açıkça düzenlemesidir. Revizyondan önce de MTO tarafından hakem kurullarına verilen geniş takdir yetkisi sanal duruşmaların yapılmasına izin veriyordu. Bu revizyon COVID-19’un bir etkisi olarak düzenlenmemiş olsa da zamanlaması kullanıcıların gereksinimlerine çok iyi uyum sağladı. Bu konu duruşmaların video konferans, telefon veya diğer uygun iletişim araçlarıyla uzaktan gerçekleştirilebileceğini belirten 2021 MTO Tahkim Kuralları’nın 26. maddesinde açıkça düzenlendi.
MTO Kılavuzu masraf ve zaman açısından etkin önerilere yer vererek kullanıcıları yönlendirir. Adil yargılanma hakkını sağlamaya yönelik usule ilişkin öneriler getirir. Bir hakem kurulunun dikkate alması gereken konulardan bazıları duruşmanın türü, zaman dilimleri, seyahat engelleri, duruşmanın süresi, taraf/uzman/tanık sayısı, kayıt, tercüme, delil toplama usulü ve elektronik dava dosyasının kullanımı olarak sayılabilir. MTO Kılavuzu ayrıca taraflara bir siber protokol üzerinde anlaşmaya varmalarını tavsiye eder ve önerilen hükümleri listeler. Siber protokol, veri gizliliği kuralları ve siber güvenliğin sağlanması gibi konuları ele alan, tarafların uyması gereken önemli bir belge ve araçtır.
Tahkime ilişkin en büyük çekincelerden biri tahkime ilişkin masraflardır. Sanal duruşmaların da önemli avantajlarından biri masrafların azaltılmasıdır. Bu doğrultuda hakem kurulları usule yönelik hususlar hakkında karar verirken bu konuya da dikkat etmelidir.
Bir diğer önemli konu da hakem kararının tenfiz edilebilmesidir. Bu bakımdan sanal duruşma yapılmasının kararın tenfizine engel oluşturmaması gerektiği savunulur. Bu konu özellikle taraflar veya taraflardan birinin sanal duruşma yapmak istemediği ve hakem kurulunun sanal duruşma yapılması yönünde karar verdiği durumlarda ortaya çıkabilir. Hakem kurulu taraflar anlaşamasalar dahi sanal duruşma yapılmasına karar verebilir. Bu durumda hakem kurulu karar verirken tüm koşulları göz önünde bulundurmalı, tarafların eşitliğini ve adil yargılanma haklarının korunmasını sağlamalıdır.
Sanal duruşmalar, sağladığı faydaların yanı sıra bazı endişeler de yaratır. Genel deneyimin olumlu olduğu ve sanal duruşma yapma talebinin arttığı söylenebilir. Tüm katılımcılar sanal duruşmalarda yaşadıkları usule ilişkin eksikliklerden ders alıp, deneyim kazandı. Dikkat çeken başlıca endişeler arasında adil yargılanma hakkı, sözlü beyan ve tanıkların çapraz sorgulanması sırasındaki zorluklar, siber güvenlik ve veri güvenliği yer alır.
Adil yargılanma hakkına ilişkin endişelerin oluşmasının bir nedeni taraflar arasındaki eşitliği sağlamanın sanal duruşma kapsamında daha zor olabilmesidir. Örneğin, eğer hakem kurulu tarafların bulunduğu saat dilimlerini göz önünde bulundurmazsa bir taraf lehine ayrıcalık yaratma riski oluşturur. Bu nedenle her ayrıntıya azami özen gösterilmelidir.
Sanal duruşmalar yaygınlaştıkça, kullanıcıların sözlü beyanda bulunurken veya tanıkların çapraz sorgulanması sırasında kullanabilecekleri yeni teknikler gelişti. Sanal duruşmalar sırasında mimik ve göz teması kullanımının azalmasıyla tanıklara yöneltilen soruların sırası ve görsel delillerin kullanımı önemli bir rol oynamaya başladı.
Sanal duruşmalar açısından teknik altyapı da önemli konulardan biridir, yavaş internet bağlantısı veya teknik destek eksikliği adil yargılanma hakkına ilişkin endişelerin doğmasına neden olabilir. Örneğin, sanal duruşmalarda katılımcıların yavaş internet bağlantısı nedeniyle duruşma sırasında kameralarını kapatmak istediği durumlar kişilerin kimliğine ilişkin endişeleri gündeme getirdi.
Bu gibi endişeler deneyim ve tahkim kurumlarının yayınladığı daha ayrıntılı yönetmelik, kılavuz, notlar gibi kaynaklar ile aşılabilecek ve verimli sanal duruşma sayısı kuşkusuz artış gösterecektir.
Belgelerin Elektronik Sunumu
Tahkimin dijitalleşmesinin ve bilgi teknolojisi (BT) çözümlerinin kullanılmasının kaçınılmaz olarak daha yeşil bir tahkime katkıda bulunacağı kolaylıkla söylenebilir. MTO Tahkim ve ADR Komisyonu tarafından hazırlanan 2017 tarihli Milletlerarası Tahkimde Bilgi Teknolojileri ile ilgili rapor, milletlerarası tahkimde BT çözümlerinin yaygın olarak kullanılmadığını gösterir. Ancak bu BT çözümlerinin kullanımını artırmak için hiçbir çaba olmadığı anlamına gelmez. Bu bağlamda dava yönetim sistemleri sunan platformlardan söz etmek gerekir. Bu platformlar, öncelikli olarak tarafları belgelerin basılı kopyalarını istemekten kaçınmaya özendirir. Teknoloji kullanımının yaygınlaşması ile çevrimiçi duruşma klasörlerinin kullanımının da yaygınlaştığı söylenebilir.
Tarafların tahkim sürecini elektronik olarak takip etmelerini sağlayan bir belge yönetim platformu olan NetCase belge yönetim sistemlerinin iyi bir örneğiydi. NetCase, MTO tarafından 2005 gibi erken bir tarihte sunuldu fakat daha sonra kullanılmadı. Ancak, MTO görev belgeleri ve kararlar gibi belgelerin elektronik olarak hazırlanmasına olanak sağlayacak yeni bir dava yönetimi platformu aracılığıyla tarafların tamamen dijitalleştirilmiş hizmetlerden yararlanabileceklerini duyurdu. Bu platform aracılığıyla taraflara elektronik olarak tebligat yapılabileceği de MTO tarafından ifade edildi.
Halihazırda ATK, Dünya Fikri Mülkiyet Hukuku Örgütü ve Stockholm Ticaret Odası gibi benzer sistemler sunan başka tahkim kurumları da bulunur. Bu sistemler aynı zamanda tahkim yargılamasının daha verimli ve uygun maliyetli yürütülmesini sağlar. Ayrıca, MTO Kılavuzunda da belirtildiği gibi MTO dahil, pek çok kurumun COVID-19 pandemisi süresince belgelerin elektronik sunumuna izin vermesi kayda değerdir.
Diğer kurumlara benzer olarak, MTO Tahkim Kuralları uyarınca, hakem kurullarının, belgelerin ibrazına karar verip vermeme dahil, belgelerin elektronik sunumu ile bu tür süreçleri adil ve verimli bir şekilde yönetme yetkisi vardır. E-Belge İbrazı Yönetimi konulu MTO Tahkim Kurumu Raporu kullanıcılar tarafından incelemeye değerdir. Hakem kurulları belgelerin ibrazına ilişkin karar verirken çeşitli konuları değerlendirir. Günümüzde hakem kurullarının daha çevre dostu kararlar verdiği söylenebilir.
Siber güvenlik, veri güvenliği, platformların kullanımına ilişkin usuli düzenlemelerin hazırlanmasına ilişkin kaygıların ortaya çıkması sonucunda farklı hukuk bürolarından uygulamacıların yer aldığı bir çalışma grubu oluşturuldu. Bu çalışma grubu, Milletlerarası Tahkimde Sanal Dava Yönetimi Protokolü’nü (“Protokol”) hazırladı. Protokol, milletlerarası tahkimde çevrimiçi dava yönetimi platformlarının kullanımına küresel olarak tutarlı bir yaklaşım sunmayı amaçlar.
Tahkim kurumlarının sunduğu bu platformlardan ayrı olarak katılımcılar tarafından kullanılabilecek çeşitli programlar da mevcuttur. Bu platformlara ilişkin Uluslararası Barolar Birliği (“IBA”) bilgi sağlar. IBA tarafından da belirttiği gibi tahkim süresince toplanan ve/veya karşılıklı sunulan hacimli belge ve sunumların yönetilmesine, düzenlenmesine, sıralanmasına ve aktarılmasına izin veren platformlar vardır.
Yeşil Taahhüt
Son zamanlarda karbon ayak izinin azaltılması da dahil olmak üzere çevresel konularda farkındalığın arttığı açıktır. Farkındalık artışını, yalnızca hukuk sektöründen değil, çeşitli diğer sektörlerden gelen çabaları da kapsayan küresel bir eğilim olarak görmek mümkündür. Tahkimi daha çevre dostu hale getirme çabaları yeşil taahhüdü de içerir (“Yeşil Taahhüt’’).
Yeşil Taahhüt, tahkim topluluğunun karbon ayak izi konusunda farkındalığı artırmayı ve Daha Yeşil Tahkim Kampanyası tarafından hazırlanan Kılavuz İlkeler’i uygulamaya geçirmeye ve karbon emisyonlarını azaltmayı amaçlar. Kılavuz İlkeler, kullanıcılar tarafından kolayca uygulanabilecek örnekler içerir. Bu örnekler arasında, enerji tüketimini ve israfı azaltma fırsatlarını gözeterek çevresel ayak izi azaltılmış bir çalışma alanı yaratmak ve basılı kopyaya açıkça gerek duyulmadığı hallerde iletişimin elektronik olarak sürdürülmesi yer alır. Uygulamacıların, belgelerin basılı kopyaları yerine elektronik kullanımını talep ederken e-postanın karbon ayak izine sahip olduğunu da göz önünde bulundurmaları gerektiği hatırlatılır. Bu kapsamda, duruşmalarda elektronik klasörlerin kullanımı özendirilmeli ve çevresel ayak izlerini azaltmayı taahhüt eden tedarikçiler ve hizmet sağlayıcıları (örneğin bir tahkim duruşması düzenlenirken) tercih edilmelidir. Yukarı da değinildiği üzere, Kılavuz İlkeleri sanal duruşmalara da atıf yapar. Kılavuz İlkeleri, seyahate alternatif olarak video konferans kullanımının değerlendirilmesini ve yüz yüze duruşmalar yerine sanal duruşmalar yapılmasını önerir.
Benzer bir tutum arabuluculukta da görülür. Daha Yeşil Tahkim ve Yeşil Taahhüt Kampanyasından etkilenen, Arabulucuların Yeşil Taahhüdü de Ekim 2020’de tanıtıldı.
Sonuç
Tahkimin dijitalleşmesi ile maliyetlerin azaltılması, karbon ayak izinin azaltması ve duruşmaların verimliliğinin artması beklenmektedir. Sanal duruşmalar, belgelerin elektronik sunumu, belge yönetim sistemleri ve tahkim kurumlarının oluşturduğu platformlar bu beklentilerin karşılanmasında önemli bir rol oynayacaktır.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
ICC Tahkim ve ADR Komisyonu (“Komisyon”), olası uyuşmazlıkların önlenmesi ve tüm paydaşların ilişkilerinin güçlendirilmesi amacıyla alternatif uyuşmazlık çözüm (“ADR”) mekanizmalarına ilişkin farkındalığı artırmak amacıyla yeni bir rehber ve rapor yayımladı. Uyuşmazlıkların Etkin Yönetimi Rehberi, en uygun...
Birleşme ve Devralmalar (“M&A”), şirketlerin veya varlıkların birleşme, devralma, varlık satın alma veya yönetimin devralması gibi çeşitli finansal işlemler yoluyla yeniden yapılandırılmasını ifade eder. Bu Hukuk Postası Makalesi, hakem heyetleri önüne gelen M&A uyuşmazlıklarını ele alır.
Tahkim uygulaması çerçevesinde esasa girme yasağı (revision au fond) mahkemelerin bir hakem kararını incelerken uyuşmazlığın esasına dair bir inceleme yapmayacakları anlamını taşır. Bu yasak en temelde iptal davaları ile tenfiz süreçlerinde karşımıza çıkar. Bir hakem kararına karşı başvurulabilecek tek kanun...
Türk hukukunda taraflar, üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri haklarla ilgili olarak doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların hakemler tarafından çözülmesi konusunda anlaşma yapabilir. Bununla birlikte, taşınmazın aynına ilişkin haklar ile iflas hukuku, aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklar gibi...
4 Eylül 2020 tarihinde, Milletlerarası Ticari Tahkim Konseyi (“ICCA”) çatısı altında bir çalışma grubu “Milletlerarası Tahkimde Fiziki Duruşma Hakkı Mevcut Mudur?” başlıklı bir araştırma projesine başladı. Covid-19 salgını nedeniyle birçok tahkim duruşması çevrimiçi olarak gerçekleştirildi...
Dubai Uluslararası Tahkim Merkezi, 25 Şubat 2022 tarihinde tahkim kurallarını değiştirdi. 2022 Tahkim Kuralları 2 Mart 2022 tarihinde yayınlandı ve 21 Mart 2022 tarihinde yürürlüğe girdi. Kurallar 21 Mart 2022’den sonra yapılan tahkim davalarına uygulanır, taraflarca aksi kararlaştırılmadığı takdirde tahkim...
Achmea’nın AB-içi yatırım uyuşmazlıklarında doğurduğu tartışma katlanarak devam ediyor. Son olarak Paris İstinaf Mahkemesi, Polonya aleyhine sonuçlanan yatırım tahkimlerinde verilen hakem kararlarının Achmea gözetilerek iptaline hükmetti...
Türk hukukunda hakem kararlarına karşı başvurulabilecek kanun yolu, iptal davası olarak düzenlenir. Yabancılık unsuru taşıyan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği tahkim yargılamalarında 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu (“MTK”) uygulama alanı...
Bilindiği üzere Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (ABAD) bir kararı sonrasında AB-içi uyuşmazlıkların tahkimde görülmesi ve özellikle Enerji Şartı Anlaşması (“EŞA”) altında tahkim konusunda sorunlar ortaya çıkmıştır...
Şirketler hukukunda tahkim uygulaması tahkime elverişlilik konusu başta gelmek üzere birçok açıdan tartışmalı unsurlar barındırır. Bu uyuşmazlıkların tahkime elverişli olduğunun kabul edildiği hukuk sistemlerinde dahi esas sözleşmeye tahkim şartının konulup konulamayacağı...
Avrupa Birliği Adalet Divanı (“ABAD”), 6 Mart 2018 tarihinde oldukça tartışmalı bir karara imza attı.[1] 1991 tarihli Hollanda-Slovakya İkili Yatırım Anlaşması’nda yer alan tahkim klozunun Avrupa Birliği (“AB”) hukukuna aykırılığına hükmedilen Achmea kararı, yatırım tahkiminde uzun soluklu tartışmaları beraberinde...