Tahkim Masraflarının Paylaşımı
Giriş
Uluslararası tahkimde masrafların paylaşımı doktrinde ve uygulamada çeşitli tartışmalara yol açar. Tahkim yargılamasından doğan masraflar usuli masraflar ve taraf masrafları olarak sınıflandırılabilir[1]. Usuli masraflara örnek olarak hakem ücret ve giderleri ile tahkim merkezi idari masrafları; taraf masraflarına örnek olarak ise tarafların hakem heyeti karşısında temsili esnasında doğan ücret ve masraflar gösterilebilir[2].
Masraf Paylaşımı Yöntemleri
Uluslararası tahkimde masraf paylaşımı konusunda geniş bir serbesti vardır. Bu konuda yeknesak bir uygulama olmadığı gibi, hakemlerin takdir yetkilerine dayanarak verdiği masraf paylaşımı kararları da değişkenlik gösterir. İlk bakışta bu serbestinin masraf paylaşımı kadar önemli bir konuda belirsizliğe yol açtığı düşünülse de, aslında bu alanda hakemlerce benimsenen belli başlı üç yöntem bulunur. Bu masraf paylaşımı yöntemleri farklı isimlendirmelere de tabi olmakla birlikte genel olarak; Sonuca Bağlı Masraf Paylaşımı (Costs Follow the Event), Orantılı Paylaşım ve Amerikan Kuralı olarak ifade edilir.
Sonuca Bağlı Masraf Paylaşımı
Sonuç odaklı bu yöntemde, tahkim yargılaması sonunda kaybeden taraf tüm masrafları karşılar[3]. Bu doğrultuda, uyuşmazlık lehine sonuçlanan tarafın yaptığı masraflar tazmin edilir[4]. İngiliz mahkemelerinde doğan ve gelişen bu yöntem Anglo-Sakson hukuk sisteminde geniş bir yere sahip olmakla birlikte, Amerika Birleşik Devletleri’nde benimsenmemiştir[5].
Tahkim sürecinde tercih edilen uygulamalara ilişkin bir araştırmaya (“Anket”) göre, incelenen tahkim yargılamalarının %50’sinde hakem heyetleri masraf paylaşımında Sonuca Bağlı Masraf Paylaşımı yöntemine başvurmuştur[6]. Anket’te Sonuca Bağlı Masraf Paylaşımı, Milletlerarası Ticaret Odası tahkiminde de en çok tercih edilen yaklaşım olarak ifade edilir[7].
Bununla birlikte, son yıllarda hakem heyetlerinin uyuşmazlığın kazananı veya kaybedeni olarak nitelendirilmenin göreceliliği ile yargılama sürecine tarafların iyi veya kötü etkisini de gözeterek Orantılı Paylaşım yöntemini benimsemeye yöneldikleri görülür.
Orantılı Paylaşım
Tahkim yargılamasında verilen karara bağlı olarak masrafların paylaştırılmasını benimseyen bir diğer sonuç odaklı yaklaşım, Orantılı Paylaşım/Masrafların Bölüştürülmesi yöntemidir. Bu yöntemin uygulanması halinde, masraflar esasa ilişkin kararda tarafların lehine ve aleyhine hükmedilen orana göre belirlenir.
Yukarıda anılan Anket kapsamında incelenen tahkim yargılamalarının %30’unda hakem heyetleri masraf paylaşımında Orantılı Paylaşım yöntemini benimsemiştir. Bu durum, tahkim yargılamasında Orantılı Paylaşım’ın, Sonuca Bağlı Masraf Paylaşımı’ndan sonra en sık kullanılan masraf paylaştırma yöntemi olduğunu gözler önüne serer.
Orantılı Paylaşım yönteminde, tarafların yargılama sonucundaki başarısının göreceliliği hesaba katıldığından daha adil bir sonuç verdiği savunulabilir. Zira, kimi yargılamalarda net bir “kazanan taraf” yoktur. Doktrinde, son derece karmaşık ve çetrefilli bir tahkim yargılaması sonunda talebi reddedilen Davacı veya aleyhine karar verilmekle birlikte Davacı’nın yargılamanın başında talep ettiği alacak miktarının çok daha azına hükmedilmesi halinde Davalı’nın “kaybeden” olarak değerlendirilmesinin hakkaniyete uygun düşmeyeceği isabetli biçimde ifade edilir[8].
Bu yöntemi benimseyenler, hakem kararında varılan sonucun kimi hallerde gerçek zararı karşılamadığından bahisle, Orantılı Paylaşım yönteminin uygulanmasının daha uygun olduğunu belirtir[9]. Buna karşılık, taraflarca makul düzeyin üzerinde yargılama masrafı talep edilmesi ihtimalinde, bu yöntemin sıkı sıkıya uygulanmasının da doğru sonuçlara yol açmayacağı ifade edilir[10].
Amerikan Kuralı
Tahkim masraflarının paylaşımında uygulama alanı bulan bir diğer yöntem; usuli masrafların taraflarca eşit paylaşımını, kalan masrafların ise aksi bir düzenleme veya anlaşma olmadıkça masrafı yapan üzerinde kalmasını öngören Amerikan Kuralı’dır. Yukarıda anılan diğer masraf paylaşımı yöntemlerinin aksine bu yaklaşımın benimsendiği hallerde masraf paylaşımı, yargılama sonunda verilen karardan bağımsızdır.
İngiliz Hukuku zamanla Sonuca Bağlı Masraf Paylaşımı yöntemine evrilirken, Anglo-Sakson Hukuku temelli bu yöntem, Amerikan hukuk sisteminde varlığını sürdürmüştür[11].
Amerikan Kuralı’nın savunucuları bu yöntemin tarafları ilerleyen süreçte masrafına kendileri katlanacağından hakem heyeti nezdinde farazi iddia ve savunmalarda bulunmaktan uzak tuttuğunu ifade eder. Benzer şekilde, bu yöntem ile kendi masraflarından sorumlu olacağının bilincinde olan kimselerin tahkim yoluna başvurmasının kolaylaştığı vurgulanır. Yukarıda anılan sonuç odaklı masraf paylaşımı yöntemlerinin uygulandığı hallerde, yargılamanın karşı tarafının yaptığı fahiş masrafların karşılanması ihtimalinin tarafların tahkim yoluna gitmesi önünde önemli bir engel olduğu ifade edilir[12].
Sonuç
Uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak tahkim yoluna başvurulan kimi hallerde taraflar fahiş yargılama masrafları ile karşı karşıya kalır.
Bu masrafların paylaşımında hakemlere tanınan geniş bir serbesti olmakla birlikte, uygulama alanı bulan belli başlı masraf paylaşımı yöntemleri vardır. Hakem heyetlerince en sık tercih edilen Sonuca Bağlı Masraf Paylaşımı yönteminde yargılama sonunda aleyhine karar verilen taraf masraflara katlanır. Amerikan Kuralı, tahkim yoluna başvururken ilerleyen süreçte karşılaşacağı masraflardan endişe edenlere kolaylık sağlarken, “Gerçek kazanan kim?” sorusunu gözeten Orantılı Paylaşım yöntemi daha orantısal bir sonuca varılmasına imkan tanır.
[1] Tahkim masraflarına ilişkin detaylı bilgi için bkz.: Ezgi Babur von Schwander, “Tahkimde Masraflar ve Masrafların Azaltılması”, Erdem & Erdem Hukuk Postası Temmuz 2017, Erişim için: http://www.erdem-erdem.av.tr/yayinlar/hukuk-postasi/tahkimde-masraflar-ve-masraflarin-azaltilmasi/.
[2] Micha Bühler, “Awarding Costs in International Commercial Arbitration: an Overview”, ASA Bulletin, Association Suisse de l"Arbitrage; Kluwer Law International 2004, Volume 22, Issue 2, s. 249.
[3] Gustav Flecke-Giammarco, “The Allocation of Costs by Arbitral Tribunals in International Commercial Arbitration”, in Jorge A. Huerta-Goldman , Antoine Romanetti , et al. (eds), WTO Litigation, Investment Arbitration, and Commercial Arbitration, Global Trade Law Series, Volume 43, Kluwer Law International 2013, s. 412, Erişim için: http://www.kluwerarbitration.com/document/KLI-Huerta-Ch13a.
[4] Jenny Power / Christian W. Konrad, “The Award - Costs in International Commercial Arbitration–A Comparative Overview of Civil and Common Law Doctrines”, in Christian Klausegger, Peter Klein , et al. (eds), Austrian Yearbook on International Arbitration, Volume 2007, Manz’sche Verlags- und Universitätsbuchhandlung 2007, s.263, Erişim için: http://www.kluwerarbitration.com/document/kli-ka-1006-212?q=%22The%20Award%20-%20Costs%20in%20International%20Commercial%20Arbitration%20%E2%80%93%20A%20Comparative%20Overview%20of%20Civil%20and%20Common%20Law%20Doctrines%22.
[5] Christopher Koch, “Is There a Default Principle of Cost Allocation in International Arbitration? – The Importance of the Applicable Provisions and Legal Traditions”, Journal of International Arbitration, Kluwer Law International 2014, Volume 31, Issue 4, s. 492, Erişim için: http://www.kluwerarbitration.com/document/kli-ka-joia-310404?q=%22%27Is%20There%20a%20Default%20Principle%20of%20Cost%20Allocation%20in%20International%20Arbitration%22.
[6] Queen Mary University and White & Case, “2012 International Arbitration Survey: Current and Preferred Practices in the Arbitral Process”, s. 40-41, Erişim için: http://www.arbitration.qmul.ac.uk/docs/164483.pdf.
[7] Flecke-Giammarco, s.412.
[8] Richard H. Kreindler, “Final Rulings on Costs: Loser Pays All?”, ASA Special Series, No. 26, s.11, Erişim için: www.transnational-dispute-management.com/article.asp?key=1505.
[9] Robert H. Smit, & Tyler B. Robinson, “Cost Awards in International Commercial Arbitration: Proposed Guidelines for Promoting Time and Cost Efficiency”, The American Review of International Arbitration vol. 20, no. 3 (2010): 267–283; Flecke-Giammarco, s.413.
[10] Koch, s. 493.
[11] Koch, s. 489.
[12] Kreindler, s.4.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
ICC Tahkim ve ADR Komisyonu (“Komisyon”), olası uyuşmazlıkların önlenmesi ve tüm paydaşların ilişkilerinin güçlendirilmesi amacıyla alternatif uyuşmazlık çözüm (“ADR”) mekanizmalarına ilişkin farkındalığı artırmak amacıyla yeni bir rehber ve rapor yayımladı. Uyuşmazlıkların Etkin Yönetimi Rehberi, en uygun...
Birleşme ve Devralmalar (“M&A”), şirketlerin veya varlıkların birleşme, devralma, varlık satın alma veya yönetimin devralması gibi çeşitli finansal işlemler yoluyla yeniden yapılandırılmasını ifade eder. Bu Hukuk Postası Makalesi, hakem heyetleri önüne gelen M&A uyuşmazlıklarını ele alır.
Tahkim uygulaması çerçevesinde esasa girme yasağı (revision au fond) mahkemelerin bir hakem kararını incelerken uyuşmazlığın esasına dair bir inceleme yapmayacakları anlamını taşır. Bu yasak en temelde iptal davaları ile tenfiz süreçlerinde karşımıza çıkar. Bir hakem kararına karşı başvurulabilecek tek kanun...
Türk hukukunda taraflar, üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri haklarla ilgili olarak doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların hakemler tarafından çözülmesi konusunda anlaşma yapabilir. Bununla birlikte, taşınmazın aynına ilişkin haklar ile iflas hukuku, aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklar gibi...
4 Eylül 2020 tarihinde, Milletlerarası Ticari Tahkim Konseyi (“ICCA”) çatısı altında bir çalışma grubu “Milletlerarası Tahkimde Fiziki Duruşma Hakkı Mevcut Mudur?” başlıklı bir araştırma projesine başladı. Covid-19 salgını nedeniyle birçok tahkim duruşması çevrimiçi olarak gerçekleştirildi...
Dubai Uluslararası Tahkim Merkezi, 25 Şubat 2022 tarihinde tahkim kurallarını değiştirdi. 2022 Tahkim Kuralları 2 Mart 2022 tarihinde yayınlandı ve 21 Mart 2022 tarihinde yürürlüğe girdi. Kurallar 21 Mart 2022’den sonra yapılan tahkim davalarına uygulanır, taraflarca aksi kararlaştırılmadığı takdirde tahkim...
Achmea’nın AB-içi yatırım uyuşmazlıklarında doğurduğu tartışma katlanarak devam ediyor. Son olarak Paris İstinaf Mahkemesi, Polonya aleyhine sonuçlanan yatırım tahkimlerinde verilen hakem kararlarının Achmea gözetilerek iptaline hükmetti...
Türk hukukunda hakem kararlarına karşı başvurulabilecek kanun yolu, iptal davası olarak düzenlenir. Yabancılık unsuru taşıyan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği tahkim yargılamalarında 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu (“MTK”) uygulama alanı...
Bilindiği üzere Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (ABAD) bir kararı sonrasında AB-içi uyuşmazlıkların tahkimde görülmesi ve özellikle Enerji Şartı Anlaşması (“EŞA”) altında tahkim konusunda sorunlar ortaya çıkmıştır...
Şirketler hukukunda tahkim uygulaması tahkime elverişlilik konusu başta gelmek üzere birçok açıdan tartışmalı unsurlar barındırır. Bu uyuşmazlıkların tahkime elverişli olduğunun kabul edildiği hukuk sistemlerinde dahi esas sözleşmeye tahkim şartının konulup konulamayacağı...
Yargılama süreçlerine doğrudan etkisi olan teknoloji kullanımındaki büyük artış tahkim için de yararlı oldu. Özellikle dijitalleşme ile tahkim yargılamasının şekli, tarafların gereksinimlerini de dikkate alarak, zaman ve maliyet verimliliğini arttıracak şekilde değişti. Bu doğrultuda ve COVID-19 pandemisine önlem...
Avrupa Birliği Adalet Divanı (“ABAD”), 6 Mart 2018 tarihinde oldukça tartışmalı bir karara imza attı.[1] 1991 tarihli Hollanda-Slovakya İkili Yatırım Anlaşması’nda yer alan tahkim klozunun Avrupa Birliği (“AB”) hukukuna aykırılığına hükmedilen Achmea kararı, yatırım tahkiminde uzun soluklu tartışmaları beraberinde...