İstanbul Tahkim Merkezi
Tahkim Merkezleri
Küreselleşme, sınır ötesi işlemler ve uluslararası uyuşmazlıklar, uyuşmazlıkların çözümü için güvenilir bir yönteme ihtiyacı doğurur ve gittikçe milletlerarası tahkimin önemini artırır. Tahkim masraflarının çok yüksek olmasına rağmen, kurumlar, mahkeme önünde yürütülecek dava sürecine, kendi ihtiyaçlarına daha uygun olduğunu düşündükleri tahkimi tercih etmektedir[1].
Her ne kadar kurumsal olmayan (ad hoc) tahkim geçerli ve başvurulan bir tercih olmayı sürdürse de, sözleşmelerin uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin hükümleri genelde uyuşmazlıkların kurumsal tahkime göre çözümleneceğini düzenler. En çok tercih edilen kurumlar, başta Milletlerarası Ticaret Odası (“ICC”) tahkimi olmak üzere Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (World Intellectual Property Organization “WIPO”) ve Amerikan Tahkim Örgütü (American Arbitration Association “AAA”) gibi kurumsal tahkimlerdir. Ayrıca, Londra Milletlerarası Tahkim Divanı (London Court of International Arbitration “LCIA”) ve Singapur Milletlerarası Tahkim Merkezi (Singapore International Arbitration Center) gibi tahkim kurumlarının sıklıkla tercih edilmeye başlanması da yeni tahkim merkezlerinin oluşmasına sebep olmuştur[2].
Özellikle tahkim masrafları, mesafe ve konum, bir alandaki uzmanlık veya ulusal mevzuatta yetkinlik gibi etkiler farklı farklı tahkim kurumlarının seçiminde belirleyicidir. Örneğin, Türk hukukunun İsviçre hukukuna benzerliği, Türk taraflarca tahkim yerinin İsviçre, hatta uygulanacak tahkim kurallarının “İsviçre Tahkim Kuralları” olarak belirlenmesinde etkendir[3]. Kurumsal tahkim seçiminde seçeneklerin artması, yalnızca Avrupa ve Amerika ile sınırlı olmaksızın, Singapur ve Hong Kong’da olduğu gibi Asya’da da, tahkim merkezlerinin oluşmasına yol açar. Devletler, jeopolitik önemlerini ve tahkime elverişli altyapılarını vurgulayarak kendi tahkim kurumlarının tanıtımını her geçen gün artırmaktadır.
Milletlerarası Finans ve Tahkim Merkezi olarak İstanbul
İstanbul yalnızca Türkiye’nin finans merkezi değildir; jeopolitik konumu ve gelişen ekonomisi sayesinde bulunduğu bölgedeki sınır ötesi işlemler bakımından öne çıkan, tanınmış ve kabul edilen bir merkez konumundadır. Yüksek Planlama Kurulu’nun 29 Eylül 2009 tarih ve 2009/31 sayılı kararı[4] ile, beklendiği üzere, İstanbul milletlerarası finansın merkezi olarak belirlenmiştir ve İstanbul Uluslararası Finans Merkezi’nin (“İFM”) kurulması öngörülmüştür[5]. İFM’nin temel yapıtaşlarından biri ve Ekim 2009 tarihli İFM Stratejisi ve Eylem Planı’nda belirlenen ikinci önceliği, bağımsız, özerk ve maliyet, hız ve kararların kesinleşme süreci gibi konularda milletlerarası alanda rekabet edebilecek düzeyde bir kurumsal tahkim merkezinin kurulmasıdır[6].
İstanbul Tahkim Merkezi Kanun Tasarısı
Kurumsal tahkim merkezi kurulması hedefi uyarınca, Bakanlar Kurulu Meclise 25 Mart 2013 tarihinde İstanbul Tahkim Merkezi Kanun Tasarısı’nı (“Tasarı”) [7] sunmuştur. Tasarı, Adalet Komisyonu’ndan çıkarak 15 Temmuz 2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi (“TBMM”) gündemine gelmiştir. Tasarı’nın kanunlaşma süreci ile ilgili kesin bir tahmin yapmak mümkün olmamakla ve siyasi gündemin gerisinde kalma riski bulunmakla beraber, İstanbul Tahkim Merkezinin 2015 yılında kurulması beklenmektedir.
Tasarı’nın hazırlık sürecinde çalışma grubu ICC, AAA ve LCIA de dâhil olmak üzere çok sayıda tahkim kurumunu incelemiş ve Alman Tahkim Derneği ile Çek Cumhuriyeti Ticaret ve Tarım Odası Tahkim Mahkemesi’ni model olarak belirlenmiştir. Tasarı, İstanbul Tahkim Merkezi’nin kuruluşunu, görevlerini, organlarını, yapısını düzenler ve ulusal ve milletlerarası uyuşmazlıklar için iki ayrı tahkim mahkemesinin kurulacağını öngörür.
Tahkim Kuralları
Tasarı, tahkim kurallarına veya İstanbul Tahkim Merkezi nezdinde uyuşmazlıkların nasıl çözüleceğine ilişkin hüküm içermez; yalnızca tahkim merkezinin yapısını düzenler. Tasarı uyarınca İstanbul Tahkim Merkezi’nin tahkim ve alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerine ilişkin kuralları belirleme ve tahkim ve alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerini tanıtma, teşvik etme ve destekleme görevleri vardır.
İstanbul Tahkim Merkezi’nin belirleyeceği tahkim kuralları Türkiye’de belirlenecek ilk kurumsal tahkim kuralları olmayacaktır. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (“TOBB”), İstanbul Ticaret Odası’nın (“İTO”) ve İzmir Ticaret Odası’nın da kurumsal tahkim kuralları bulunmaktadır. Ancak, her iki kurum da milletlerarası birer tahkim merkezi haline gelmemiştir. İTO tahkim kuralları, uyuşmazlığın taraflarından en azından birinin kendi üyesi olmasını arar, bu da kapsamının bölgesel olması sonucunu doğurmuştur. Ek olarak, bu kurallar uyarınca ancak ticari uyuşmazlıklar tahkime götürülebilir. Bu kurumlarda hakem olarak görev yapabilecek kişilerin sayısı da son derece sınırlıdır. Bu nedenlerle İstanbul Tahkim Merkezi’nin kurularak tahkim kurallarının oluşturulması önem arz eder.
Teşkilat
Tasarı uyarınca İstanbul Tahkim Merkezi, özel hukuk hükümlerine tabi bir tüzel kişi olarak kurulur. Merkez, genel kurul, yönetim kurulu, denetçi, danışma kurulu, milli ve milletlerarası tahkim divanları ile genel sekreterlikten oluşur.
Merkezin organlarının oluşumunun üzerinde durulması gerekir. Tasarı uyarınca İstanbul Tahkim Merkezi’nin genel kurulunun görevleri arasında yönetim kurulunu seçmek ve tahkim ve alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerine ilişkin uygulanacak kuralları ve bütçeyi onaylamak vardır.
Genel kurul toplamda 23 üyeden oluşur. Bu üyelerden altısı, hâlihazırda kurumsal tahkimi bulunan TOBB tarafından, üçü Yükseköğretim Kurulu’nca seçilir ve Adalet Bakanlığı, Sermaye Piyasası Kurulu, (eski adı ile) İstanbul Menkul Kıymetler Borsası ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun birer üye seçme hakkı vardır. Bu üye dağılımı, İstanbul Tahkim Merkezi’nin bağımsız ve özerk yapısına ilişkin şüphe doğurabilir niteliktedir zira birçok üye dolaylı olarak kamu tarafından belirlenir. Üstelik Tasarı’ya göre yalnızca beş üyenin hukukçu olması yeterlidir. Özellikle de genel kurulun, kuralları onaylama gibi yetkileri bulunduğu düşünüldüğünde, daha çok hukukçudan oluşması gerektiği görüşündeyiz.
Tahkim Merkezi Olmak için Gerekenler
Tasarı, İstanbul’un milletlerarası olarak kabul gören bir tahkim merkezi olabilmesi için ancak bir başlangıç noktası oluşturur. Tahkim kuralları da atılacak ilk adımlardan biridir. Nitekim uygulamada sıkça başvurulan kurumsal tahkim kuralları da birbirinden önemli ölçüde farklılık göstermez. İstanbul Tahkim Merkezi’nin benimseyeceği kuralların milletlerarası tahkime uygun olması ve kabul gören ve sürekli uygulanan kuralların göz ardı edilmemesi gerektiği aşikardır. Bununla beraber bir kurumsal tahkimin seçiminde, uygulanan kurumsal tahkim kurallarından ziyade tahkim yargılamasına bizzat etki eden, hakemlerin seçimi ve kararların tenfizi gibi konular belirleyicidir.
Bu nedenle, kurumun bağımsızlığı, bağımsız ve tarafsız hakemlerin atanması, uygulanacak hukukun tahkime elverişli olması ve yargının tahkime yaklaşımı önem kazanır.
4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu, büyük ölçüde tahkime dair UNCITRAL Model Kanunu’nu benimser. 1 Ekim 2011’de yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu da model kanun ile uyumludur. Türkiye, diğer tahkime ilişkin anlaşmaların yanı sıra 1957 tarihli Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizine İlişkin Birleşmiş Milletler New York Konvansiyonu’na taraftır. Mevzuattaki bu uyuma ek olarak güncel içtihat da tahkime elverişli bir altyapı hazırlar. Bununla beraber tenfiz engellerinden hakem kararının belirli bir sürede verilme zorunluluğu ve kamu düzeni ile farklı mahkeme ve Yargıtay dairelerinin içtihadındaki uyumsuzluk gibi sebepler Türkiye’nin tahkime elverişli bir ülke olarak kabul edilmesine gölge düşürmektedir. Bu nedenle içtihadın uyumlu hale getirilmesi İstanbul Tahkim Merkezi’nin milletlerarası bir tahkim merkezi olarak kabul edilmesi için son derece önem taşır.
Tasarı’nın gerekçesinde de vurgulandığı üzere, İstanbul Tahkim Merkezi’nin bağımsız ve özerkliği de milletlerarası bir tahkim merkezi olarak kabul görmesi için gereklidir. Yukarıda da kısaca incelendiği üzere, genel kurulun hâlihazırda öngörülen oluşumu, yabancıların uyuşmazlıklarının çözümü için İstanbul Tahkim Merkezi’ni seçme aşamasında kurumun bağımsız olmadığı şüphesine düşmeleri sonucunu doğurabilir. Bu nedenle bu yapının gözden geçirilmesi düşünülebilir. Ek olarak, tahkim konusunda tecrübe ve uzmanlık, tanıtım, tutarlılık ve devamlılık da vazgeçilmez ve zaruridir.
Sonuç
Milletlerarası tahkim gittikçe sınır ötesi işlemlerde uyuşmazlıkların çözümü için tercih edilen bir yöntem haline gelmektedir. ICC, AAA, LCIA ve diğer kurumsal tahkimler tercih edilmektedir. Masraflar, güvenilirlik, bağımsızlık, hakemlerin seçimi, uzmanlık, konum, tahkime elverişlilik ve birçok farklı etken sebebiyle sözleşme tarafları uyuşmazlıklarının bu kurumsal tahkimlere göre çözülmesine karar vermektedir.
İstanbul’u bölgesel ve küresel finansın merkezi haline getirme amacını içeren İFM’nin vizyonu kapsamında, İstanbul’da milletlerarası tahkimin merkezi olacak bir kurumun oluşturulması planlanmıştır. Bu amaca uygun olarak, TBMM’nin gündemine alınan Tasarı, İstanbul Tahkim Merkezi’nin kuruluşu ve yapısını düzenler. Tasarı’nın kanunlaşması halinde kurulacak olan İstanbul Tahkim Merkezi’nin görevleri arasında tahkim kurallarını oluşturmak ve tahkimi teşvik etmek bulunmaktadır.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
ICC Tahkim ve ADR Komisyonu (“Komisyon”), olası uyuşmazlıkların önlenmesi ve tüm paydaşların ilişkilerinin güçlendirilmesi amacıyla alternatif uyuşmazlık çözüm (“ADR”) mekanizmalarına ilişkin farkındalığı artırmak amacıyla yeni bir rehber ve rapor yayımladı. Uyuşmazlıkların Etkin Yönetimi Rehberi, en uygun...
Birleşme ve Devralmalar (“M&A”), şirketlerin veya varlıkların birleşme, devralma, varlık satın alma veya yönetimin devralması gibi çeşitli finansal işlemler yoluyla yeniden yapılandırılmasını ifade eder. Bu Hukuk Postası Makalesi, hakem heyetleri önüne gelen M&A uyuşmazlıklarını ele alır.
Tahkim uygulaması çerçevesinde esasa girme yasağı (revision au fond) mahkemelerin bir hakem kararını incelerken uyuşmazlığın esasına dair bir inceleme yapmayacakları anlamını taşır. Bu yasak en temelde iptal davaları ile tenfiz süreçlerinde karşımıza çıkar. Bir hakem kararına karşı başvurulabilecek tek kanun...
Türk hukukunda taraflar, üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri haklarla ilgili olarak doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların hakemler tarafından çözülmesi konusunda anlaşma yapabilir. Bununla birlikte, taşınmazın aynına ilişkin haklar ile iflas hukuku, aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklar gibi...
4 Eylül 2020 tarihinde, Milletlerarası Ticari Tahkim Konseyi (“ICCA”) çatısı altında bir çalışma grubu “Milletlerarası Tahkimde Fiziki Duruşma Hakkı Mevcut Mudur?” başlıklı bir araştırma projesine başladı. Covid-19 salgını nedeniyle birçok tahkim duruşması çevrimiçi olarak gerçekleştirildi...
Dubai Uluslararası Tahkim Merkezi, 25 Şubat 2022 tarihinde tahkim kurallarını değiştirdi. 2022 Tahkim Kuralları 2 Mart 2022 tarihinde yayınlandı ve 21 Mart 2022 tarihinde yürürlüğe girdi. Kurallar 21 Mart 2022’den sonra yapılan tahkim davalarına uygulanır, taraflarca aksi kararlaştırılmadığı takdirde tahkim...
Achmea’nın AB-içi yatırım uyuşmazlıklarında doğurduğu tartışma katlanarak devam ediyor. Son olarak Paris İstinaf Mahkemesi, Polonya aleyhine sonuçlanan yatırım tahkimlerinde verilen hakem kararlarının Achmea gözetilerek iptaline hükmetti...
Türk hukukunda hakem kararlarına karşı başvurulabilecek kanun yolu, iptal davası olarak düzenlenir. Yabancılık unsuru taşıyan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği tahkim yargılamalarında 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu (“MTK”) uygulama alanı...
Bilindiği üzere Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (ABAD) bir kararı sonrasında AB-içi uyuşmazlıkların tahkimde görülmesi ve özellikle Enerji Şartı Anlaşması (“EŞA”) altında tahkim konusunda sorunlar ortaya çıkmıştır...
Şirketler hukukunda tahkim uygulaması tahkime elverişlilik konusu başta gelmek üzere birçok açıdan tartışmalı unsurlar barındırır. Bu uyuşmazlıkların tahkime elverişli olduğunun kabul edildiği hukuk sistemlerinde dahi esas sözleşmeye tahkim şartının konulup konulamayacağı...
Yargılama süreçlerine doğrudan etkisi olan teknoloji kullanımındaki büyük artış tahkim için de yararlı oldu. Özellikle dijitalleşme ile tahkim yargılamasının şekli, tarafların gereksinimlerini de dikkate alarak, zaman ve maliyet verimliliğini arttıracak şekilde değişti. Bu doğrultuda ve COVID-19 pandemisine önlem...
Avrupa Birliği Adalet Divanı (“ABAD”), 6 Mart 2018 tarihinde oldukça tartışmalı bir karara imza attı.[1] 1991 tarihli Hollanda-Slovakya İkili Yatırım Anlaşması’nda yer alan tahkim klozunun Avrupa Birliği (“AB”) hukukuna aykırılığına hükmedilen Achmea kararı, yatırım tahkiminde uzun soluklu tartışmaları beraberinde...