Tahkim Yargılamasında Kanun Hükümlerinin Yanlış Yorumlanmasının Kamu Düzenine Aykırılık Teşkil Etmediğine İlişkin Bölge Adliye Mahkemesi Kararı
Giriş
Türk hukukunda hakem kararlarına karşı başvurulabilecek kanun yolu, iptal davası olarak düzenlenir. Yabancılık unsuru taşıyan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği tahkim yargılamalarında 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu (“MTK”) uygulama alanı bulur. Yargılama usulüne dair hükümler içeren MTK’da, hakem kararının hangi hallerde iptal edilebileceği özel olarak düzenlenir. Hakem kararının kamu düzenine aykırı olması, iptal sebeplerinden biridir. Kamu düzenine aykırılık, taraflarca ileri sürülmese dahi mahkeme tarafından re’sen dikkate alınır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2541 E. 2021/1346 K. sayılı ve 05.10.2021 tarihli kararı (“Karar”) ile, hakem kararında esasa uygulanan hukukun yanlış yorumlanmış olmasının, kararın kamu düzenine aykırı sayılması bakımından yeterli olmadığı sonucuna varmıştır.
Karara Konu Olay
Karar, taraflar arasında eser sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlığa ilişkindir. Yüklenici ödenmemiş alacağının tahsili için tahkim yoluna başvurmuş, eser sahibi ise ayıplı imal edilen işlerin bedeli, gönderilmeyen malzeme bedeli, sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan zarar tazminat talebiyle karşı dava açmıştır. Hakem heyeti nezdinde yapılan yargılama neticesinde, esas davanın kabulü ile karşı davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulmuştur. Eser sahibi, hakem heyetinin uyuşmazlığın esasına uygulanacak hukuku yanlış yorumladığı bu nedenle kararın kamu düzenine aykırı olduğunu iddia etmiş[1] ve MTK m. 15 uyarınca hakem kararının iptalini talep etmiştir.
Uyuşmazlığı inceleyen ilk derece mahkemesi, MTK m. 15’te iptal sebeplerinin sınırlı olarak sayıldığını ifade etmiştir. Mahkeme, hakem kararında maddi hukukun uygulanmasına ilişkin denetim yapılmasının mümkün olmadığı ve kararın kamu düzenine aykırı olup olmadığının tespiti işinin, hakemlerin maddi hukuku doğru olarak uygulayıp uygulamadıklarının irdelenmesi anlamına gelmediğini belirtmiştir. Bu kapsamda, karar içeriğinde kamu düzenine aykırı bir yön bulunmadığı sonucuna ulaşmış ve davanın reddine karar vermiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Tarafından Yapılan Değerlendirme
Davacı, istinaf başvurusunda ilk derece mahkemesi tarafından kamu düzenine aykırılık unsurunun yanlış yorumlandığını, olaya uygulanması gereken kanun hükümlerinin yanlış algılanıp yanlış yorumlanmasının kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğini ileri sürmüştür. Bu kapsamda davacı, salt eserin teslim edilmiş olmasından yola çıkılarak yüklenicinin tüm borçlarından kurtulduğu ve ifa şartını yerine getirdiği sonucuna varılmasının, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili maddelerine aykırı olduğu, ilgili maddelerinin yanlış yorumlanmasının kamu düzenine aykırılık anlamına geldiğini iddia etmiştir. Kamu düzenine dair itirazların yanı sıra, davacı taraf istinaf dilekçesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na (“HMK”) aykırılık itirazlarının kabul edilmemiş olmasının hatalı olduğu, görev belgesinde tahkim kurallarının uygulanacağının kabul edilmiş olmasının HMK'nın uygulanmayacağı anlamına gelmediği iddialarını ileri sürmüştür.
Uyuşmazlığı inceleyen Bölge Adliye Mahkemesi, iptali talep edilen hakem kararının kamu düzenine aykırılık teşkil edecek bir yönünün bulunmadığı, olaya uygulanan kanun hükümlerinin yanlış yorumlanmış olması halinde dahi ulaşılan sonucun kamu düzenine aykırılık teşkil etmedikçe, bu durumun kamu düzenine aykırılık olarak kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşmıştır. Bir başka ifadeyle Bölge Adliye Mahkemesi, kanun hükümlerinin yanlış yorumlanması ve uygulanmasının tek başına kamu düzenine aykırılık oluşturmadığı görüşündedir. Karara göre kamu düzenine aykırılıktan söz edebilmek için, kanunun yanlış uygulanması neticesinde oluşan sonucun kamu düzenine aykırı olması gerekir.
Bölge Adliye Mahkemesi, davacının diğer itirazlarını da yerinde bulmayarak istinaf başvurusunu reddetmiştir.
Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesi ilgili kararıyla kanun hükümlerinin yanlış yorumlanması ve uygulanmasının tek başına kamu düzenine aykırılık oluşturmadığına işaret etmektedir. Karar, soyut ve yoruma açık bir kavram olan kamu düzeninin Bölge Adliye Mahkemesi tarafından dar yorumlanması yönüyle dikkat çekicidir.
- Davacı, MTK m. 15 kapsamında başkaca aykırılık iddialarında da bulunmuştur ancak söz konusu iddialar bu Makalenin konusuyla doğrudan ilgili olmadığından burada yer verilmeyecektir.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
ICC Tahkim ve ADR Komisyonu (“Komisyon”), olası uyuşmazlıkların önlenmesi ve tüm paydaşların ilişkilerinin güçlendirilmesi amacıyla alternatif uyuşmazlık çözüm (“ADR”) mekanizmalarına ilişkin farkındalığı artırmak amacıyla yeni bir rehber ve rapor yayımladı. Uyuşmazlıkların Etkin Yönetimi Rehberi, en uygun...
Birleşme ve Devralmalar (“M&A”), şirketlerin veya varlıkların birleşme, devralma, varlık satın alma veya yönetimin devralması gibi çeşitli finansal işlemler yoluyla yeniden yapılandırılmasını ifade eder. Bu Hukuk Postası Makalesi, hakem heyetleri önüne gelen M&A uyuşmazlıklarını ele alır.
Tahkim uygulaması çerçevesinde esasa girme yasağı (revision au fond) mahkemelerin bir hakem kararını incelerken uyuşmazlığın esasına dair bir inceleme yapmayacakları anlamını taşır. Bu yasak en temelde iptal davaları ile tenfiz süreçlerinde karşımıza çıkar. Bir hakem kararına karşı başvurulabilecek tek kanun...
Türk hukukunda taraflar, üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri haklarla ilgili olarak doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların hakemler tarafından çözülmesi konusunda anlaşma yapabilir. Bununla birlikte, taşınmazın aynına ilişkin haklar ile iflas hukuku, aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklar gibi...
4 Eylül 2020 tarihinde, Milletlerarası Ticari Tahkim Konseyi (“ICCA”) çatısı altında bir çalışma grubu “Milletlerarası Tahkimde Fiziki Duruşma Hakkı Mevcut Mudur?” başlıklı bir araştırma projesine başladı. Covid-19 salgını nedeniyle birçok tahkim duruşması çevrimiçi olarak gerçekleştirildi...
Dubai Uluslararası Tahkim Merkezi, 25 Şubat 2022 tarihinde tahkim kurallarını değiştirdi. 2022 Tahkim Kuralları 2 Mart 2022 tarihinde yayınlandı ve 21 Mart 2022 tarihinde yürürlüğe girdi. Kurallar 21 Mart 2022’den sonra yapılan tahkim davalarına uygulanır, taraflarca aksi kararlaştırılmadığı takdirde tahkim...
Achmea’nın AB-içi yatırım uyuşmazlıklarında doğurduğu tartışma katlanarak devam ediyor. Son olarak Paris İstinaf Mahkemesi, Polonya aleyhine sonuçlanan yatırım tahkimlerinde verilen hakem kararlarının Achmea gözetilerek iptaline hükmetti...
Bilindiği üzere Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (ABAD) bir kararı sonrasında AB-içi uyuşmazlıkların tahkimde görülmesi ve özellikle Enerji Şartı Anlaşması (“EŞA”) altında tahkim konusunda sorunlar ortaya çıkmıştır...
Şirketler hukukunda tahkim uygulaması tahkime elverişlilik konusu başta gelmek üzere birçok açıdan tartışmalı unsurlar barındırır. Bu uyuşmazlıkların tahkime elverişli olduğunun kabul edildiği hukuk sistemlerinde dahi esas sözleşmeye tahkim şartının konulup konulamayacağı...
Yargılama süreçlerine doğrudan etkisi olan teknoloji kullanımındaki büyük artış tahkim için de yararlı oldu. Özellikle dijitalleşme ile tahkim yargılamasının şekli, tarafların gereksinimlerini de dikkate alarak, zaman ve maliyet verimliliğini arttıracak şekilde değişti. Bu doğrultuda ve COVID-19 pandemisine önlem...
Avrupa Birliği Adalet Divanı (“ABAD”), 6 Mart 2018 tarihinde oldukça tartışmalı bir karara imza attı.[1] 1991 tarihli Hollanda-Slovakya İkili Yatırım Anlaşması’nda yer alan tahkim klozunun Avrupa Birliği (“AB”) hukukuna aykırılığına hükmedilen Achmea kararı, yatırım tahkiminde uzun soluklu tartışmaları beraberinde...