Spor Tahkim Mahkemesi Kararlarının İptali
Spora ilişkin uyuşmazlıkların çözümünde “en üst” mahkeme olarak bilinen Spor Tahkim Mahkemesi (“CAS”), ihtilafların tahkim veya arabuluculuk yoluyla spor dünyasının özel ihtiyaçlarına uyarlanmış kurallar ile çözülmesini kolaylaştırmak amacıyla hizmet veren ve herhangi bir spor organizasyonundan bağımsız bir tahkim mahkemesidir. CAS’ın görevi spor ile doğrudan veya dolaylı olarak ilintili olan uyuşmazlıkları çözümlemek olduğundan CAS tarafından verilen tahkim kararlarının bir devlet mahkemesi kadar infaz gücü vardır. Nitekim Spora İlişkin Tahkim Kodu’nun (“CAS Kodu”) usul kuralları uyarınca CAS tarafından verilen bir hakem kararı, taraflara tebliğinden itibaren taraflar için nihai ve bağlayıcı niteliktedir[1].
CAS hakem kararlarına karşı başvuru yolları son derecede sınırlıdır. Bu yollardan birisi CAS’ın birinci derece mahkeme olarak görev yapması suretiyle olağan tahkim usulüyle[2] vermiş olduğu kararlara karşı tekrar CAS’a temyiz başvurusunda bulunmaktır. Ancak bu şekildeki temyiz başvurusu, yalnızca ilgili federasyon veya spor organının kuralları tarafından açıkça belirtilmişse mümkündür[3].
Bu durum haricinde, CAS tarafından verilen tüm hakem kararlarına karşı itiraz etmek, İsviçre’deki en yüksek yargı mercii olan Federal Mahkemesi (“İFM”) nezdinde CAS hakemleri tarafından verilmiş kararların kaldırılması talebiyle iptal davası açmak suretiyle mümkündür.
İptal Davası’nın İFM Tarafından Kabul Edilebilirlik Koşulları
Milletlerarası kararların iptalinde İFM, (i) kendisinin iptal talebine bakmaya yetkili olup olmadığını, (ii) iptali istenen kararın iptal edilebilecek bir karar niteliğinde olup olmadığını, (iii) kararın iptalini isteyen tarafın dava hakkının olup olmadığı ve son olarak (iv) iptal başvurusunun süresinde yapılıp yapılmadığı hususlarını inceler[4].
İFM’nin Yetkisi
CAS Kodu’nun R28 maddesi uyarınca CAS yargılamasında tahkim yeri (lex arbitri) İsviçre, Lozan olarak belirlenmiştir. Yargılama süresince duruşmaların İsviçre dışında gerçekleştirilmesi ve/veya nihai kararın İsviçre dışında alınmasını ise tahkim yerini değiştirmemektedir. Zira CAS tahkiminde, yargılama nerede yürütülürse yürütülsün tüm CAS yargılamasının aynı usule tabi olması ve bu usulün tarafların bulunduğu ülkeye göre değişiklik göstermemesi amaçlanmaktadır[5]. Bu nedenlerle tahkim yeri İsviçre olarak belirlendiğinden, CAS kararlarına karşı başvurulabilecek yargı yolları ile bu konudaki yetkili merciiler de İsviçre hukukuna göre belirlenmektedir[6]. Bir diğer deyişle CAS yargılaması neticesinde verilen hakem kararlarına karşı başvuru merciinin İsviçre Hukuku tarafından saptanması nedeniyle CAS tarafından verilen hakem kararlarına karşı İsviçre Milletlerarası Özel Hukuk Kanunu (İMÖHK) [7] uyarınca zorunlu olarak İFM’ye iptal davası açılacaktır.
İptali Talep Edilebilecek Kararlar
Kural olarak tahkim yargılamasını sonlandıran, nihai kararlar aleyhine İFM nezdinde iptal davası açılabilmekte olup; yargılamayı sonlandırmayan ara kararlar aleyhine kural olarak iptal davası açılamamaktadır. Ancak istisnai olarak (i) hakem heyetinin kendi yetkisi ve (ii) hakem heyetinin reddedilmesine ilişkin verilen ara kararlar hakkında İFM’de iptal davası açılabileceği kararlaştırılmıştır. Zira bu halde CAS hakem heyeti yargılamadan elini çekerek yargılamayı sonlandırmaktadır.
Bu doğrultuda öncelikle davanın reddine ilişkin verilen CAS kararlarına karşı iptal davası açılabilmektedir. CAS hakemleri tarafından bu şekilde esasa ilişkin verilen kararlara ilaveten yukarıdaki açıklamalar ışığında yargılamayı sona erdiren usule ilişkin kararların da iptal davasına konu olabileceği ifade edilebilir. Şöyle ki, davacı tarafın gerekli masrafı yatırmamasından dolayı CAS hakemleri tarafından bir davanın reddedilmesine ilişkin vermiş olduğu karar da iptal davasına konu olabilir[8].
Kararın İptalini Talep Edebilecek Kişiler
İsviçre Federal Mahkemesi Kanunu’nun (FMK) 76. maddesi uyarınca tahkim yargılamasında taraf olarak yer alan veya taraf olma imkânından yoksun bırakılmış kişiler ile iptal davasına konu karardan özel olarak etkilenen ve kararın değiştirilmesi/iptal edilmesinde korunmaya değer çıkarı olan kişiler iptal davası açabilirler.
Bu doğrultuda, öncelikle tahkim yargılamasına taraf olan kişilere iptal davası açma hakkı tanınmış, böylelikle davanın tarafı olmayan üçüncü kişilerin geç bir aşamada davaya müdahil olmaları ve davanın gidişatını değiştirme ihtimalleri engellenmiştir. Ancak davaya taraf olmamakla birlikte kararın iptal edilmesinde veya değiştirilmesinde hukuki yararı bulunan kişilerin de dava açmasına engel olunmamış, bu kişilerin hak kaybı yaşamalarının önüne geçilmiştir. Buna ilaveten iptal davası açan tarafın, dava açmakta hukuki yararının olduğunu kendisinin ortaya koyması gerekmektedir[9].
Süre
CAS Kodu, CAS Kalemi tarafından tebliğ edilen kararların kesin olduğunu ve kararlara karşı, kararın posta veya kurye ile tebliğinden itibaren 30 gün içinde İsviçre yasalarına göre belli durumlarda başvuru yolunun mevcut olduğunu öngörmektedir[10]. Bu doğrultuda FMK’nin 100. maddesi uyarınca CAS kararlarına karşı iptal davası 30 gün içinde açılabilmektedir. Bahsedilen 30 günlük süreyi kesen veya durduran istisnai nitelikteki sınırlı haller, yine FMK’nın ilgili maddelerinde sıralanmıştır.
İptal Davası Açma Hakkından Feragat
CAS hakem kararlarının iptaline ilişkin en çok tartışma yaratmış olan konulardan birisi de tarafların önceden İFM’ye başvuru haklarından feragat etmeleri hususudur. CAS Kodu uyarınca tarafların yerleşim yeri, mutat meskeni veya işyerlerinin İsviçre dışında olması halinde taraflar aralarındaki tahkim anlaşmasına açıkça koyacakları bir hüküm ile veya daha sonradan yapacakları yazılı bir anlaşma ile kararın kaldırılmasına ilişkin başvuru yapma hakkından feragat edebilirler[11]. Bu hüküm doktrinde tartışmaya neden olmuştur, zira hüküm mevcut hali ile taraflardan birinin merkezi İsviçre’de bulunan bir federasyon veya spor organı olan bir davada, davanın diğer tarafının sporcu olması halinde İsviçre’de ikamet edip/etmemelerine göre sporcular arasında bir ayrım meydana gelmesine neden olmaktadır. Şöyle ki, merkezi İsviçre’de bulunan spor federasyonlarının kendi statü/tüzük ve talimatları ile CAS Kararlarına karşı açılacak iptal davası açma hakkından feragati öngörmesi halinde, İsviçre’de bulunan profesyonel sporcuların faaliyetlerini gerçekleştirebilmek için bir ön koşul olarak, ilgili federasyonun talimatlarını kabul etmek suretiyle iptal davası açma hakkından feragat etmeleri söz konusu olacaktır.
Bahsi geçen tartışmalı ve sporcular arasında ayrıma neden olan CAS Kodu R46(3) ve R59(4) hükümleri, esasen İMÖHK’un 192. Maddesinin alınarak somutlaştırılmış halidir[12]. Ancak bu hükme rağmen İFM, 2007 yılında önüne gelen meşhur Guilermo Canas vs. ATP Tour iptal davasında[13], temyiz hakkından dolaylı bir şekilde feragat edilemeyeceğini, tarafların temyizi hariç tutma konusunda müşterek niyetlerini tartışmasız bir şekilde ortaya koymaları gerektiğini, İMÖHK madde 192’nin tarihsel anlamda sportif uyuşmazlıklarda uygulanmak üzere düzenlenmiş bir hüküm olmadığını, gelecekteki kararlara karşı temyiz hakkından feragat eden bir sporcunun bunu genellikle kendi özgür iradesi ile yapmadığını bu nedenle İMÖHK madde 192’nin prensip olarak bir sporcuya karşı def’i olarak kullanılmaması gerektiğini belirterek sporcunun feragatinin meşru olmadığını bu nedenle de temyiz talebinin kabul edilmemesi için bir sebep bulunmadığını ortaya koymuştur[14].
İptal Sebepleri
CAS tarafından verilen hakem kararlarına karşı İMÖHK madde 190/2 çerçevesinde
- Tek hakemin seçiminde veya hakem mahkemesinin oluşumunda usule aykırılık bulunması halinde (a bendi),
- Tahkim mahkemesinin hatalı bir şekilde yetkili veya yetkisiz olduğuna karar vermesi halinde (b bendi),
- Tahkim mahkemesinin kendisine arz edilen talepleri aşan konularda karar vermiş olması veya kendisine arz edilen talepler hakkında karar vermemiş olması halinde (c bendi),
- Tarafların eşitliği veya duyulma hakkına uyulmadığı hallerde (d bendi),
- Hakem kararının İsviçre kamu düzenine aykırı olması halinde (e bendi)
şeklinde belirtilen sınırlı sayıdaki gerekçeler ile İFM nezdinde iptal davası açılabilir. Bir diğer deyişle buradaki gerekçeler dışında bir sebebe dayanarak iptal davası açmak mümkün değildir. Şu kadar ki, hukukun yanlış uygulandığı gerekçesiyle dahi, davacı genel iyi niyet kurallarının ihlal edildiğini ispat etmedikçe, İFM’ye iptal davası açılması mümkün değildir[15]. Buna ilaveten Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerine dayanarak yapılan bir iptal başvurusu da İFM tarafından kabul edilebilir değildir[16].
İFM nezdinde bir CAS kararının başvurusu için her ne kadar İMHÖK m.190/2’de sıralanan iptal sebeplerinden bir veya birkaçının birlikte bulunması yeterli olsa da, İFM genellikle tahkim yanlısı bir tutum izlemekte ve ancak 190. maddenin ağır bir şekilde ihlal edildiği hallerde başvurucunun taleplerini kabul ederek iptal kararı vermektedir.
İFM’nin İnceleme Alanı ve İptal Davasının Sonucu
FMK hükümleri uyarınca İFM, davanın esasını incelemez. Bu doğrultuda İFM, davayı tekrar ele alıp, ilk derece mahkemesi gibi inceleme yapmaz, sadece ileri sürülen argümanların haklı nedenlere dayanıp dayanmadığını inceler. Böylelikle İMÖHK madde 190/2’de belirtilen iptal nedenlerinin temelini oluşturanlar haricinde İFM, tahkim heyetinin maddi vakalara ilişkin tespitlerini re’sen düzeltmez veya tamamlamaz. İFM, kendi yargılamasında, maddi vakaları CAS tarafından ortaya konulduğu şekli ile temel alır. Bu vakalar açıkça yanlış dahi olsalar veya FMK madde 95 uyarınca kanunları ihlal etmiş olsalar bile, İFM tarafından düzeltilmezler.[17] Bu durum tahkim heyetinin bariz hatalarına karşı başvuru yolunun bulunmaması, yeni maddi vakıaları İFM’ye taşıyamama ve tahkim mahkemesinin olası keyfi bir uygulamasına karşı herhangi bir başvuru yolu olmaması gibi sonuçlar doğurduğundan eleştirilmektedir. Bununla birlikte İFM’ye başvuru yolunun kısıtlanması ile keyfi iptal davalarının açılmasının engellenerek hem İFM’nin iş yükünün de ağırlaştırılmaması hem de gerçekten esaslı nedenleri olan tarafların iptal davası açmalarının sağlanması amaçlanmaktadır.
İFM, yukarıda bahsedilen incelemenin sonucunda ortalama 4-6 ay içerisinde iptali istenen kararın iptaline veya başvurucunun iptal talebinin reddine karar verir. FMK m. 77/2 uyarınca, hakem kararlarının iptaline ilişkin davalarda İFM’nin esas hakkında karar verme yetkisi bulunmadığı için İFM yalnızca kararın iptaline veya iptal talebinin reddine karar verebilir, bundan başka (örneğin davanın esasına ilişkin) bir hüküm tesis edemez. İFM’nin bu konuda verdiği kararlar kesindir. FMK’da bahsi geçen istisnai hallerde yargılamanın iadesi yoluna başvurulması haricinde İFM’nin CAS hakem kararlarına karşı verdiği kararlar nihai ve bağlayıcıdır.
Sonuç
CAS tahkiminin yerinin (lex arbitri) yargılama fiilen nerede yapılırsa yapılsın İsviçre olması nedeniyle hakem kararlarına karşı başvuru yolu İsviçre hukuku uyarınca belirlenmiş olup, bu başvuru yolu da somut olarak İsviçre Federal Mahkemesi nezdinde iptal davası açmaktır. CAS kararlarına karşı İFM’de iptal davası açılması, İFM’nin dosyayı inceleme süresi ve inceleme kapsamı dikkate alındığına esasen basit ve hızlı olması nedeniyle avantajlıdır.
İFM nezdinde görülecek olan iptal davasına ilişkin İsviçre hukukunun kuralları özellikle iptal sebepleri bakımından sıkı sıkıya uygulanmaktadır. Bununla birlikte, iptal davası açma hakkından feragat edilmesi hususunda olduğu gibi, spor yargılamasının ve spor hukukunun kendine özgü doğası gereği zaman zaman bu kuralların mahkeme içtihatları ile esnetilerek amacına ve ruhuna daha uygun şekilde somut olaya uygulandığı görülmektedir.
[1] Olağan tahkim usulü açısından CAS Kodu m. R46 ve temyiz tahkim usulü açısından CAS Kodu m. R59.
[2] Sözleşmeye dayalı ilişkilerden veya hukuka aykırı eylemlerden ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde CAS, birinci derece mahkeme gibi hareket eder ve bu uyuşmazlıkların çözümüne Olağan Tahkim Usulü kuralları uygulanır. Spor teşkilatlarının organlarınca verilen kararlara karşı yapılan başvurularda ise Temyiz Tahkim Usulü kuralları uygulanır.
[3] CAS Kodu m. R47.
[4] Rigozzi, Antonio: Challenging Awards of the Court of Arbitration for Sport Journal of International Dispute Settlement, Volume 1, Issue 1, 1 Şubat 2010, s. 217–265, (https://doi.org/10.1093/jnlids/idp010 Erişim tarihi: 08.01.2019).
[5] Ekşi, Nuray: Spor Tahkim Hukuku, Beta Yayınları, 2015, s. 544 vd.
[6] Kocasakal, Hatice: Sportif Uyuşmazlıkların Tahkim Yoluyla Çözümü ve Spor Tahkim Mahkemesi, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2013, s. 353.
[7] İsviçre Milletlerarası Özel Hukuk Kanunu İngilizce Tercümesi http://www.andreasbucher-law.ch/images/stories/pil_act_1987_as_from_1_1_2019.pdf (Erişim tarihi: 17.01.2019).
[8] Ekşi, s. 546.
[9] Mavromati, Despina; Reeb, Matthieu: The Code of the Court of Arbitration for Sport: Commentary, Cases and Materials, 2015, s. 564.
[10] CAS Kodu m. R46 ve m. R59.
[11] CAS Kodu m. R46 ve m. R59.
[12] Mavromati / Reeb, s. 561. http://www.kluwerarbitration.com/document/KLIKA-Mavromati-2015-R59 (Erişim tarihi: 17.01.2019).
[13] Tenisçi Guillermo Canas, 2005 yılında Acapulco turnuvasında idrarında yasaklanmış bir maddenin bulunmasından sonra merkezi Delawere’de bulunan Association of Tennis Professionals Tour (“ATP”) tarafından askıya alınmıştı. ATP Anti Doping Mahkemesi tarafından tenisçiye ceza verilmiş, bu ceza yasaklı maddenin Canas’a yanlışlıkla verildiğinin tespit edilmesi nedeniyle CAS tarafından azaltılarak onanmıştır. Davacı hem kendi adil yargılanma hakkının hem de İsviçre kamu düzeninin ihlal edildiği gerekçesiyle CAS kararının iptali için İFM’ye başvurmuştur.
[14] Erkiner, Kısmet: Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi XII Levha Yayınları 2. Baskı İstanbul, 2010, sf. 239 vd.; Kararın orijinal dili olan Fransızca metni için bkz. 4P.62/2004 du 1er décembre 2004, ASA Bull. 2005, s. 483.
[15] Mavromati / Reeb, s. 580.
[16] Mavromati / Reeb, s. 563
[17] Mavromati / Reeb, s. 562-563.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
ICC Tahkim ve ADR Komisyonu (“Komisyon”), olası uyuşmazlıkların önlenmesi ve tüm paydaşların ilişkilerinin güçlendirilmesi amacıyla alternatif uyuşmazlık çözüm (“ADR”) mekanizmalarına ilişkin farkındalığı artırmak amacıyla yeni bir rehber ve rapor yayımladı. Uyuşmazlıkların Etkin Yönetimi Rehberi, en uygun...
Birleşme ve Devralmalar (“M&A”), şirketlerin veya varlıkların birleşme, devralma, varlık satın alma veya yönetimin devralması gibi çeşitli finansal işlemler yoluyla yeniden yapılandırılmasını ifade eder. Bu Hukuk Postası Makalesi, hakem heyetleri önüne gelen M&A uyuşmazlıklarını ele alır.
Tahkim uygulaması çerçevesinde esasa girme yasağı (revision au fond) mahkemelerin bir hakem kararını incelerken uyuşmazlığın esasına dair bir inceleme yapmayacakları anlamını taşır. Bu yasak en temelde iptal davaları ile tenfiz süreçlerinde karşımıza çıkar. Bir hakem kararına karşı başvurulabilecek tek kanun...
Türk hukukunda taraflar, üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri haklarla ilgili olarak doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların hakemler tarafından çözülmesi konusunda anlaşma yapabilir. Bununla birlikte, taşınmazın aynına ilişkin haklar ile iflas hukuku, aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklar gibi...
4 Eylül 2020 tarihinde, Milletlerarası Ticari Tahkim Konseyi (“ICCA”) çatısı altında bir çalışma grubu “Milletlerarası Tahkimde Fiziki Duruşma Hakkı Mevcut Mudur?” başlıklı bir araştırma projesine başladı. Covid-19 salgını nedeniyle birçok tahkim duruşması çevrimiçi olarak gerçekleştirildi...
Dubai Uluslararası Tahkim Merkezi, 25 Şubat 2022 tarihinde tahkim kurallarını değiştirdi. 2022 Tahkim Kuralları 2 Mart 2022 tarihinde yayınlandı ve 21 Mart 2022 tarihinde yürürlüğe girdi. Kurallar 21 Mart 2022’den sonra yapılan tahkim davalarına uygulanır, taraflarca aksi kararlaştırılmadığı takdirde tahkim...
Achmea’nın AB-içi yatırım uyuşmazlıklarında doğurduğu tartışma katlanarak devam ediyor. Son olarak Paris İstinaf Mahkemesi, Polonya aleyhine sonuçlanan yatırım tahkimlerinde verilen hakem kararlarının Achmea gözetilerek iptaline hükmetti...
Türk hukukunda hakem kararlarına karşı başvurulabilecek kanun yolu, iptal davası olarak düzenlenir. Yabancılık unsuru taşıyan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği tahkim yargılamalarında 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu (“MTK”) uygulama alanı...
Bilindiği üzere Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (ABAD) bir kararı sonrasında AB-içi uyuşmazlıkların tahkimde görülmesi ve özellikle Enerji Şartı Anlaşması (“EŞA”) altında tahkim konusunda sorunlar ortaya çıkmıştır...
Şirketler hukukunda tahkim uygulaması tahkime elverişlilik konusu başta gelmek üzere birçok açıdan tartışmalı unsurlar barındırır. Bu uyuşmazlıkların tahkime elverişli olduğunun kabul edildiği hukuk sistemlerinde dahi esas sözleşmeye tahkim şartının konulup konulamayacağı...
Yargılama süreçlerine doğrudan etkisi olan teknoloji kullanımındaki büyük artış tahkim için de yararlı oldu. Özellikle dijitalleşme ile tahkim yargılamasının şekli, tarafların gereksinimlerini de dikkate alarak, zaman ve maliyet verimliliğini arttıracak şekilde değişti. Bu doğrultuda ve COVID-19 pandemisine önlem...
Avrupa Birliği Adalet Divanı (“ABAD”), 6 Mart 2018 tarihinde oldukça tartışmalı bir karara imza attı.[1] 1991 tarihli Hollanda-Slovakya İkili Yatırım Anlaşması’nda yer alan tahkim klozunun Avrupa Birliği (“AB”) hukukuna aykırılığına hükmedilen Achmea kararı, yatırım tahkiminde uzun soluklu tartışmaları beraberinde...