Milletlerarası Tahkimde İhtiyati Tedbir Kararına İtiraz Halinde Devlet Mahkemelerinin Yetkisi
Giriş
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 12.10.2022 tarihli kararıyla1 tahkim anlaşması bulunan uyuşmazlıklarda ihtiyati tedbir kararına itiraz halinde devlet mahkemelerinin yetkili olduğuna karar verdi.
Tahkime tabi olan ve yabancılık unsuru içeren bir uyuşmazlıkta ihtiyati tedbir kararına karşı yapılan itirazın, kararı veren ilk derece mahkemesi tarafından mı, asıl uyuşmazlığın görüldüğü hakem heyeti tarafından mı değerlendirilmesi gerektiği konusunda Bölge Adliye Mahkemelerinin farklı dairelerinin çelişkili kararları bulunuyordu.2 Bu çelişkilerin giderilmesi amacıyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu 01.07.2022 tarih ve 2022/51 sayılı kararı ile Yargıtay’a başvurdu.
Çelişkili Kararlar
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi Kararı
45. Hukuk Dairesi’nin kararına konu uyuşmazlıkta ilk derece mahkemesinin tedbir kararı vermesini takiben uyuşmazlığa konu sözleşmede belirtildiği gibi Milletlerarası Ticaret Odası kapsamında tahkime başvurulmuştur. İhtiyati tedbir talebine itiraz edilmesi üzerine yerel mahkeme söz konusu itirazın hakem heyeti tarafından değerlendirilmesi gerektiğine karar vermiştir. 45. Hukuk Dairesi ise ihtiyati tedbir kararına karşı yapılan itirazın, kararı veren ilk derece mahkemesi tarafından mı, asıl uyuşmazlığın görüldüğü hakem heyeti tarafından mı değerlendirilmesi gerektiğini incelemiştir.
Yapılan incelemede 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) ihtiyati tedbir ve tahkim ile ilgili düzenlemeleri değerlendirilmiştir. Söz konusu yasal düzenlemelere göre (i) bir Türk mahkemesi tarafından verilen ihtiyati tedbir kararına karşı yapılan itirazı asıl davaya bakan Türk mahkemesi değerlendirir ve (ii) 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu (“MTK”) çerçevesinde tanımlanan yabancılık unsuru içermeyen ve tahkim yerinin Türkiye olduğu uyuşmazlıklar hakkında hakem heyeti mahkemenin verdiği tedbir kararını değiştirebilir ve kaldırabilir.
45. Hukuk Dairesi (i) Türk mahkemesince verilen bir tedbir kararının yabancılık unsuru olan bir tahkim yargılamasında hakem heyeti tarafından kaldırılmasının Türk mahkemelerinin karar verme yetkisine müdahale niteliği taşıyacağına, (ii) HMK’nın söz konusu düzenlemelerinin somut olaya uygulanamayacağına ve (iii) tedbir kararına karşı itiraza ilk derece mahkemesince bakılması gerektiğine karar vermiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi Kararı
15. Hukuk Dairesi’nin kararına konu uyuşmazlıkta Cezayir hukuku uygulanmasına rağmen uyuşmazlığa konu teminat mektuplarının Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti'nde açılacak dava süresince davalı tarafından paraya çevrilmemesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini istenmiştir. Yerel mahkeme tarafından kabul edilen bu tedbir kararına karşı davalı tarafından itiraz edilmiştir. Yerel mahkeme itirazı reddetmiştir. Bu karara karşı davalı istinaf yoluna başvurmuştur.
İstinaf incelemesinde 15. Hukuk Dairesi (i) MTK m. 6 kapsamında taraflardan birinin tahkim yargılamasından önce veya tahkim sırasında mahkemelerden ihtiyati tedbir talep edebileceğine, mahkemenin bu yönde bir karar vermesinin tahkim anlaşmasına aykırılık oluşturmayacağına bu durumun yasal düzenleme gereği olduğuna ve (ii) 15. Hukuk Dairesi önüne gelen ilk derece mahkemesinin ret kararından önce tahkime başvurulduğu için tedbire itirazın davanın esasını inceleyecek olan hakem heyetince karara bağlanması gerektiğine karar vermiştir.
Yargıtay İncelemesi
Yukarıda belirtildiği üzere 45 ile 15. Hukuk Daireleri’nin kararları arasındaki çelişki nedeniyle konu Yargıtay’a taşınmıştır. Yargıtay söz konusu uyuşmazlığı incelerken ihtiyati tedbir kurumunun tahkim yargılamasındaki önemi ve mahkemelerin sınırlı yetkisine değinmiştir. İhtiyati tedbirin kapsamında olduğu geçici koruma tedbirleri bu sınırlı yetkinin kapsamındadır.3 Yargıtay’a göre geçici hukuki koruma önlemleri talepleri için kime başvurulacağı ortaya çıkabilen sorunlardan biridir. Uygulamada da sıklıkla karşılaşılan bir durumdur.
Geçici hukuki koruma önlemlerine ilişkin düzenlemeler HMK ile MTK’da farklılık göstermektedir. HMK kapsamında hakem heyetine mahkemeler tarafından verilen geçici hukuki koruma önlemlerini değiştirme ve kaldırma yetkisi verilmişken MTK’da bu yönde bir yetki düzenlenmemiştir. 2011 yılında HMK’nın 11’inci kısmında tahkime ilişkin düzenlemelerde genel olarak MTK esas alınmışsa da geçici hukuki koruma önlemlerine ilişkin olarak bir ayırma gidilmiştir. Yargıtay’a göre bu farkın nedenini milli ve milletlerarası tahkimin farklılık gösteren özellikleri oluşturur. Aynı zamanda daha sonra MTK’da yapılan değişikliklerde de bu fark giderilmediğinden bu ayrımın bilinçli yapıldığı düşünülmektedir.
15. ve 45. Hukuk Daireleri’nin kararlarına ilişkin uyuşmazlığın giderilebilmesi için Yargıtay öncelikle hangi kanunun uygulama alanı bulacağını değerlendirmiştir. MTK m.1 uyarınca yabancılık unsuru taşıyan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği veya MTK’nın taraflar ya da hakem veya hakem heyetince seçildiği uyuşmazlıklar hakkında MTK uygulanır. Hukuk Daireleri arasındaki ihtilafa konu uyuşmazlıklarda her ne kadar yabancılık unsuru olsa da tahkim yeri Türkiye olarak belirlenmediğinden ve MTK’nın uygulanması için öngörülen diğer koşullar da gerçekleşmediğinden aslen MTK uygulanmayacaktır. Fakat MTK m.1’e geçici hukuki koruma tedbirlerine ilişkin bir istisna getirilmiştir. Bu istisnaya göre tahkim yeri Türkiye olmasa bile yabancılık unsuru içeren tahkimlere MTK m. 6 uygulanacaktır. Söz konusu uyuşmazlıklarda da yabancılık unsuru bulunduğundan Yargıtay MTK m. 6’nın uygulanacağını tespit etmiştir.
MTK m. 6’da Türk Mahkemeleri tarafından verilen geçici hukuki koruma tedbirlerine karşı yapılan itirazlara bakmaya yetkili makam hakkında açık bir düzenleme yoktur. Yargıtay bu kapsamda milletlerarası tahkimin genel niteliği, geçici hukuki koruma önlemlerinin vasfı ile MTK m.6’nın içeriğini birlikte değerlendirilerek bir sonuca varılması gerektiğini ifade etmiştir.
MTK m.6 uyarınca hakem veya hakem heyeti, cebrî icra organları tarafından icrası ya da diğer resmî makamlar tarafından yerine getirilmesi gereken ihtiyatî tedbir veya ihtiyatî haciz kararı veremez. Yine MTK m. 6 kapsamında hakem veya hakem heyetinin, üçüncü kişileri bağlayan ihtiyatî tedbir veya ihtiyatî haciz kararı vermesi mümkün değildir.
Hukuk Daireleri arasındaki ihtilafa konu uyuşmazlıklarda banka teminat mektubunun paraya çevrilmesinin önlenmesine ilişkin karar verilmesi söz konusudur ve dolayısıyla bankaya ilişkin de bir karar verilmektedir. Yargıtay’a göre tahkim anlaşmasının tarafı olmayan ve üçüncü kişi olan bankaya yönelik karar verilmesi de MTK m. 6 ile tahkimin nispilik ilkesine aykırılık oluşturacaktır.
MTK m.6 uyarınca “tahkim yargılaması öncesi veya tahkim yargılaması sırasında taraflardan birinin istemi üzerine mahkemece verilen ihtiyatî tedbir ya da ihtiyatî haciz kararı, hakem veya hakem kurulu kararının icra edilebilir hale gelmesiyle ya da davanın hakem veya hakem kurulu tarafından reddedilmesi halinde kendiliğinden ortadan kalkar.” Söz konusu hükmün gerçekçesine bakıldığında açıkça tahkim yargılaması öncesinde ve tahkim yargılaması sırasında mahkemece verilen ihtiyati tedbir ya da ihtiyati haciz kararının, hakem veya hakem heyeti kararıyla ortadan kaldırılamayacağı, tahkim davasının hakem veya hakem heyetince reddedilmesi ya da hakem kararının icra edilebilir hale gelmesiyle ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kararının kendiliğinden ortadan kalkacağı belirtilmiştir. Yargıtay bu madde ve gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde hakem veya hakem heyetinin mahkeme tarafından verilen tedbir kararının değiştirilmesi veya ortadan kaldırılması konusunda yetkisinin bulunmadığını belirtmiştir.
Yargıtay aynı zamanda HMK kapsamında ihtiyati tedbirde görevli mahkemenin dava açılmadan önce esas hakkında görevli ve yetkili mahkeme sonra ise asıl davanın görüldüğü mahkeme kuralının burada uygulanamayacağını belirtmiştir. MTK m. 17 maddesine göre MTK’da düzenlenen konularda aksine hüküm bulunmadıkça HMK hükümlerinin uygulanmayacağı düzenlenmiştir. Yargıtay’a göre bu konuda aksine bir hüküm olmadığından HMK’nın bu konudaki hükmü burada uygulanmayacaktır.
Sonuç
Sonuç olarak, Yargıtay, tahkim anlaşmasının varlığına rağmen yabancılık unsuru içeren bir uyuşmazlıkta Türk mahkemelerinden ihtiyati tedbir istenebileceğine ve Türk mahkemelerinin bu tür ihtiyati tedbirlere ilişkin kararlarına yapılan itirazların tahkimde dava açılıp açılmadığına bakılmaksızın Türk mahkemelerince değerlendirilebileceğine karar vermiştir.
- Yargıtay 6. HD., E. 2022/3529 K. 2022/4699 T. 12.10.2022.
- İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi'nin 2017/825 Esas sayılı dosyasında verilen karar ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi'nin 2020/2281 Esas sayılı dosyasından verilen karar arasında çelişki bulunmaktadır.
- Erdem Kamiloğlu, Mehveş / Erdem, Orhan Emin: “Milletlerarası Tahkim Yargılamasında Mahkemelerin Yetkisinin Kapsamı ve Sınırları”, Prof. Dr. H. Ercüment Erdem’e Armağan Cilt 1, İstanbul 2023s. 675-681.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Tarafların tahkim yolunu seçmesinin en önemli nedenlerinden birisi de hakemlerini özgürce seçebilme olanağıdır. Taraflara tanınan bu özgürlük, tahkimi, tarafların yargılamayı yürütecek hakimleri belirlemek yetkisinden yoksun oldukları, devlet mahkemeleri önündeki yargılamalardan da ayırır...
Uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözümlenmesine ilişkin irade açıklaması tahkim sözleşmesinin temel kurucu unsurudur. Geçerli bir tahkim sözleşmesinden bahsedilebilmesi için tarafların tahkim iradelerinin ihtilafa yer vermeyecek şekilde ortaya çıkması gerekir...
Hollanda Tahkim Enstitüsü Vakfı (NAI) yeni tahkim kurallarını yayınladı . 1 Mart 2024 itibarıyla yürürlükte olan 2024 NAI Tahkim Kuralları, bu tarih veya sonrasında açılan tahkim yargılamalarında uygulanır. Bu makalede 2024 NAI Tahkim Kuralları ile gelen temel yenilikler ele alınacaktır...
Ticari hayatı dönüştüren internet kendine has uyuşmazlıkları beraberinde getirir. İnternet sitelerine erişimi kolaylaştıran alan adları, kimi zaman bilinçli olarak tanınmış bir markayla karıştırılacak benzerlikte kayıt ettirilir. Marka hakkı sahibi bu gibi kötü niyetli kayıt hallerinde yerel mahkemeye alternatif olarak alan...
ICC Tahkim ve ADR Komisyonu (“Komisyon”), olası uyuşmazlıkların önlenmesi ve tüm paydaşların ilişkilerinin güçlendirilmesi amacıyla alternatif uyuşmazlık çözüm (“ADR”) mekanizmalarına ilişkin farkındalığı artırmak amacıyla yeni bir rehber ve rapor yayımladı. Uyuşmazlıkların Etkin Yönetimi Rehberi, en uygun...
Birleşme ve Devralmalar (“M&A”), şirketlerin veya varlıkların birleşme, devralma, varlık satın alma veya yönetimin devralması gibi çeşitli finansal işlemler yoluyla yeniden yapılandırılmasını ifade eder. Bu Hukuk Postası Makalesi, hakem heyetleri önüne gelen M&A uyuşmazlıklarını ele alır.
Tahkim uygulaması çerçevesinde esasa girme yasağı (revision au fond) mahkemelerin bir hakem kararını incelerken uyuşmazlığın esasına dair bir inceleme yapmayacakları anlamını taşır. Bu yasak en temelde iptal davaları ile tenfiz süreçlerinde karşımıza çıkar. Bir hakem kararına karşı başvurulabilecek tek kanun...
Türk hukukunda taraflar, üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri haklarla ilgili olarak doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların hakemler tarafından çözülmesi konusunda anlaşma yapabilir. Bununla birlikte, taşınmazın aynına ilişkin haklar ile iflas hukuku, aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklar gibi...
4 Eylül 2020 tarihinde, Milletlerarası Ticari Tahkim Konseyi (“ICCA”) çatısı altında bir çalışma grubu “Milletlerarası Tahkimde Fiziki Duruşma Hakkı Mevcut Mudur?” başlıklı bir araştırma projesine başladı. Covid-19 salgını nedeniyle birçok tahkim duruşması çevrimiçi olarak gerçekleştirildi...
Dubai Uluslararası Tahkim Merkezi, 25 Şubat 2022 tarihinde tahkim kurallarını değiştirdi. 2022 Tahkim Kuralları 2 Mart 2022 tarihinde yayınlandı ve 21 Mart 2022 tarihinde yürürlüğe girdi. Kurallar 21 Mart 2022’den sonra yapılan tahkim davalarına uygulanır, taraflarca aksi kararlaştırılmadığı takdirde tahkim...
Achmea’nın AB-içi yatırım uyuşmazlıklarında doğurduğu tartışma katlanarak devam ediyor. Son olarak Paris İstinaf Mahkemesi, Polonya aleyhine sonuçlanan yatırım tahkimlerinde verilen hakem kararlarının Achmea gözetilerek iptaline hükmetti...
Türk hukukunda hakem kararlarına karşı başvurulabilecek kanun yolu, iptal davası olarak düzenlenir. Yabancılık unsuru taşıyan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği tahkim yargılamalarında 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu (“MTK”) uygulama alanı...
Bilindiği üzere Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (ABAD) bir kararı sonrasında AB-içi uyuşmazlıkların tahkimde görülmesi ve özellikle Enerji Şartı Anlaşması (“EŞA”) altında tahkim konusunda sorunlar ortaya çıkmıştır...
Şirketler hukukunda tahkim uygulaması tahkime elverişlilik konusu başta gelmek üzere birçok açıdan tartışmalı unsurlar barındırır. Bu uyuşmazlıkların tahkime elverişli olduğunun kabul edildiği hukuk sistemlerinde dahi esas sözleşmeye tahkim şartının konulup konulamayacağı...
Yargılama süreçlerine doğrudan etkisi olan teknoloji kullanımındaki büyük artış tahkim için de yararlı oldu. Özellikle dijitalleşme ile tahkim yargılamasının şekli, tarafların gereksinimlerini de dikkate alarak, zaman ve maliyet verimliliğini arttıracak şekilde değişti. Bu doğrultuda ve COVID-19 pandemisine önlem...
Avrupa Birliği Adalet Divanı (“ABAD”), 6 Mart 2018 tarihinde oldukça tartışmalı bir karara imza attı.[1] 1991 tarihli Hollanda-Slovakya İkili Yatırım Anlaşması’nda yer alan tahkim klozunun Avrupa Birliği (“AB”) hukukuna aykırılığına hükmedilen Achmea kararı, yatırım tahkiminde uzun soluklu tartışmaları beraberinde...