HUKUK POSTASI 2011
202
kuralı uyarınca bir çözüm bulunması savunulmuştur. Buna göre, sözleş-
menin kurulmasından sonra değişen durumlarda sözleşmenin ifa edilme-
sini talep etmek dürüstlük kuralına aykırı düşüyorsa, borçlu sözleşmenin
uyarlanmasını veya feshini isteyebilecektir.
Uyarlamanın koşulları, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 17.05.2001
tarihli, 2001/4384 esas ve 2001/5327 karar sayılı kararında, aşağıdaki şe-
kilde sayılmıştır:
“Uyarlamanın anlatılan hukuki tanımından sonra şimdi, sözleş-
meye müdahale için, gerekli olan esaslara değinelim;
Sözleşme kurulduktan sonra ifası sırasında ortaya çıkan olaylar
olağan üstü ve objektif nitelikte olmalıdır. Örneğin para değeri-
nin aşırı derecede düşmesi (enflasyon) gibi...
Yine değişen hal ve şartlar nedeniyle tarafların yüklendikleri
edimler arasındaki denge aşırı ölçüde ve açık biçimde bozulmuş
olması şarttır. Ne varki değişen hal ve şartlara rağmen aşağıdaki
hallerden biri mevcutsa sözleşmenin değiştirilmemesi kaçınılmaz
olacaktır.
Sözleşmede veya yasada değişen hal ve şartlara dair bir kayıt
veya hüküm bulunmaması gerekir. Nitekim sözleşmedeki bir ka-
yıtla değişen hal ve şartların rizikosunu üstlenen kimse, doğruluk
ve dürüstlük kuralına dayanarak sonradan bu rizikodan kendisi-
ni kurtaramaz.
Uyarlama isteyen davacının değişen hal ve şartların ortaya çık-
masına kendi kusuru ile sebebiyet vermemelidir. Değişen hal ve
şartlar taraflar bakımından önceden öngörülebilir (tahmin) edi-
lebilir veya beklenebilir nitelikte olmamalıdır veya olaylar ön-
görülebilir nitelikte olmakla beraber bunların sözleşmeye olan
etkilerinin kapsam ve biçim bakımından bu derece tahmin edil-
memelidir. İlaveten edimler henüz ifa edilmemiş olmalıdır. Dava-
cı değişen hal ve şartlara rağmen edimini “ihtirazı kayıt” koy-
maksızın ifa etmişse uyarlama talep edemez.”
Söz konusu karada sayılan şartlar, Yargıtay’ın diğer birçok kararın-
da da tekrar edilmiş, yerleşik içtihat haline gelmiştir. Uyarlama davaları,