ne olursa olsun uygulanabilir, dolayısıyla doğrudan uygulanan bir ku-
ral olmasıdır
4
.
İkinci şart, üçüncü devletin hukuku ile somut uyuşmazlık arasında
sıkı ilişki bulunmasıdır. Sıkı ilişki açısından, hangi hallerde bu bağlan-
tının bulunacağı madde metninde belirtilmediğinden hâkimin takdir
yetkisi devreye girer
5
.
Roma Konvansiyonu ve Roma I Tüzüğü
MÖHUK madde 31’in kaynağı Roma Konvansiyonu madde
7/1’dir. Roma Konvansiyonu’nun ilgili hükmü şu şekildedir: “
Bu Kon-
vansiyon uyarınca belirli bir devletin hukuku uygulanırken, uyuşmazlık
ile sıkı bağlantılara sahip olan diğer bir ülkenin, sözleşmeye uygulan-
ması gereken hukuk ne olursa olsun uygulanacak nitelikteki emredici
hükümlerine de etki tanınabilir. Bu emredici hükümlere etki tanınıp ta-
nınmayacağının belirlenmesinde, onların niteliği, konusu ve uygulan-
ması veya uygulanmamasının yol açacağı sonuçlar dikkate alınır
.”
Roma Konvansiyonu’nun yerini, MÖHUK’un yürürlüğe girmesin-
den bir süre sonra Roma I Tüzüğü almıştır. Roma I Tüzüğü’nde doğ-
rudan uygulanan kural tanımı yapılır. Zira Roma Konvansiyonu’nda
doğrudan uygulanan kuralları ifade ederken emredici kural kavramına
yer verilmesi bu kuralların iç hukuk açısından emredici kurallardan
farkı konusunda tereddüte neden olmuştur
6
. Roma I Tüzüğü madde 9/1
uyarınca doğrudan uygulanan kurallar, “
bir devletin, politik, sosyal ve-
ya ekonomik organizasyonu gibi kamusal çıkarlarının korunması için
uyulması hayati önem taşıyan, bu nedenle uygulama alanına giren tüm
uyuşmazlıklara, bu Tüzüğe göre sözleşmeye uygulanması gereken hu-
kuk ne olursa olsun, uygulanması zorunlu olan, emredici kurallar
” ola-
rak tanımlanır.
Sonuç
Uluslararası hukukta iç hukuktan esinlenilerek ortaya çıkan emre-
dici kurallar yukarıda da belirtildiği üzere sözleşme özgürlüğünü sınır-
364
HUKUK POSTASI 2015
4
ÖZDEMİR KOCASAKAL,
s. 77.
5
ÖZDEMİR KOCASAKAL,
s. 77.
6
ÖZDEMİR KOCASAKAL,
s. 79.