Türk Hukukunda Alacakların Tahsili Açısından
Doğrudan İflas Yolları
*
Av. Süleyman Sevinç
Giriş
Borçlu aleyhinde alacaklı tarafından açılacak iflas davası, borçlu-
ya karşı yapılan takipten sonra açılabileceği gibi bazı sebeplerin varlı-
ğı halinde herhangi bir takip yapılmasına gerek kalmadan da açılabilir.
Doğrudan iflas halleri olarak ifade edilen sebepler genel itibariyle, İc-
ra ve İflas Kanunu (“İİK”) m. 177 ve m. 178’de sayılmıştır. Ancak di-
ğer bazı düzenlemelerde de borçlu aleyhine doğrudan iflas davası açıl-
ması ihtimali öngörülmüştür.
Doğrudan İflas Davası Açılabilecek Haller
İİK m. 177/1, alacaklı tarafından borçlunun doğrudan iflasının ta-
lep edilebileceği 4 hali düzenlemektedir. Bu hallerden ilki, borçlunun
yerleşim yerinin belirli olmaması durumudur. Hükümde bahsedilen
“yerleşim yeri” kavramı, medeni hukukta yer alan anlamından daha
geniş bir anlam ifade etmekte ve kişinin ikamet ettiği yeri de kapsa-
maktadır. Dolayısıyla, borçlunun fiili veya geçici yerleşim yeri bulun-
ması halinde bu koşulun varlığından söz edilemeyecektir. Bunun yanı
sıra, hükümde yurtiçi veya yurtdışı yerleşim yeri gibi bir ayrıma gidil-
mediğinden, borçlunun yurtdışında yerleşim yeri bulunması halinde de
söz konusu koşul karşılanmamış olacaktır. Alacaklının, bu hususları
yaklaşık ispat ölçüsünde ispatlaması gerekmektedir. Hükümde bahse-
dilen bu ilk sebep, yalnızca gerçek kişi borçlular açısından söz konu-
sudur; zira tüzel kişilerin yerleşim yerleri belirli olup esas sözleşmele-
rinde yer almaktadır.
İİK m. 177/1’de yer alan ve alacaklıya doğrudan iflas davası açma
imkânı veren ikinci hal ise, borçlunun taahhütlerinden kurtulmak ama-
366
HUKUK POSTASI 2015
*
Eylül 2015 tarihli Makale