Previous Page  264 / 476 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 264 / 476 Next Page
Page Background

dıkları ifadeler, hukuki ilişkinin niteliğinin tespitinde önemli olmakla

beraber yorum faaliyetinin gerekliliğini ortadan kaldırmamaktadır.

Bu iki sözleşme arasında yapılacak ayrımda kullanılabilecek diğer

kriterler, sözleşmede kullanılan klozlardır. Şöyle ki, sözleşmelerde

kullanılacak bazı klozlar kefalet sözleşmesinin varlığına işaret edebile-

cek iken diğer bazı klozlar, garanti sözleşmesinin varlığına işaret ede-

bilir. Örneğin, önce kefil yerine asıl borçlunun takip edilmesine yöne-

lik def’iden, önce rehnin paraya çevrilmesi def’inden veya rücu hak-

kından feragate ilişkin sözleşme maddeleri, mevcut teminat ilişkisinin

bir kefalet ilişkisi olarak değerlendirilmesini gerektirebilir. Zira anılan

def’i hakları sadece kefalet sözleşmesinde bulunur ve bu def’ilerden

feragata ilişkin hükümlerin ancak kefalet sözleşmesinde bulunulabile-

ceği kabul edilebilir. Bununla birlikte asıl borçlu ile kefil arasında bir

teselsül doğurulmuş olmasına ilişkin şart da teminatın bir kefalet ola-

rak değerlendirilmesine sebep olabilir. Bununla beraber, teminat söz-

leşmesinde, asıl borcun doğduğu asıl sözleşmeye atıf yapılması da ke-

falet sözleşmesinin varlığına işaret edebilir; zira kefalet sözleşmesi asıl

sözleşmenin fer’i niteliğinde iken garanti sözleşmesi asıl borcu doğu-

ran sözleşmeden bağımsız bir sözleşme niteliğindedir.

Bunun yanında, ilk talepte ödeme, şartsız ve gayri kabili rücu borç

altına girme, alacağa itiraz hakkını bulunmaması gibi klozlar ise söz-

leşmenin bir garanti sözleşmesi olarak nitelendirmesi sonucunu doğu-

rabilir.

Sonuç

Görüldüğü üzere, garanti ve kefalet sözleşmeleri, birbiriyle karış-

tırılmaya müsait, ancak birbirinden ayırt edilmesi bir o kadar da önem-

li olan iki farklı sözleşmedir. Bu ayrımın yapılmasında yukarıda işaret

edilen kriterler kullanılabilir. Ancak, anılan bu kriterlerin hiçbirisi söz-

leşmenin niteliğini belirlemeye tek başına yeterli değildir. Ayrıca her

hukuki ilişkinin kendine özgü şartlarının bulunması da kaçınılmazdır.

Bu nedenle, bir teminat ilişkisinin garanti veya kefalet sözleşmesi olup

olmadığı her durumda ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

250

HUKUK POSTASI 2012