Tebliğ”) ciro hesaplanmasına ilişkin hükümlere atıfta bulunul-
duğu görülür. Ancak CezaYönetmeliği ciro kavramı yerine “net
satış” ve “gayri safi gelir” gibi birçok kavrama yer verir.
2010/4 sayılı Tebliğ ve bu Tebliğ’e dayanılarak hazırlanan Bir-
leşme ve Devralmalarda İlgili Teşebbüs, Ciro ve Yan Sınırlama-
lar Hakkında Kılavuz incelendiğinde, sadece “ciro” teriminin
kullanıldığı görülür. Bu kapsamda, mevzuatlar arasında yekne-
saklığın sağlanması için Ceza Yönetmeliği Taslağı’nda yer alan
ifadelerin de uyumlaştırılması ve sadece “ciro” teriminin kulla-
nılması yerinde olurdu.
Bu kapsamda, Rekabet Kanunu’nun 16ncı maddesinin de buna
uygun olarak değiştirilmesi ve Rekabet Kanunu Tasarısı’nda da
aynı ifadenin benimsenmesi gerekir.
Ağırlaştırıcı Unsurlara İlişkin Yenilikler
Genel Olarak
Ceza Yönetmeliği’nde ağırlaştırıcı hallere en önemli durumlar ör-
nek gösterilir ancak başkaca ağırlaştırıcı haller olabileceği öngörülür.
Başka bir anlatımla, Ceza Yönetmeliği’nde ağırlaştırıcı sebepler için
sınırlayıcı bir sayım yoktur.
Ancak bu sistem Ceza Yönetmeliği Taslağı’nda değiştirilir ve sı-
nırlayıcı bir sayıma gidilir. Bu kapsamda üç adet ağırlaştırıcı neden sa-
yılır. Bu nedenler (1) ihlalde lider olmak veya ihlale zorlamak, (2) Ku-
rul tarafından verilen taahhütlere uymamak ve (3) ihlali tekrarlamaktır.
Yeni düzenlemenin doğru olduğunu düşünüyorum. Zira Türk ceza
hukukunda cezayı hafifletici ve ağırlaştırıcı nedenler kanunda açıkça
sayılır. Nitekim kanunda açıkça yazılmış olmadıkça cezalar ne arttırı-
labilir, ne eksiltilebilir, ne de değiştirilebilir (TCK m. 61/10). Aksi bir
düzenleme “suçta ve cezada belirlilik” ilkesine aykırılık oluşturur.
Ağırlaştırıcı nedenlerin açıkça belirlenmemiş olması, cezada keyifliğe
neden olabilir.
“Tekerrür” Hükmü
Ceza Yönetmeliği Taslağı’nda, gerekçeli kararın tebliğinden itiba-
ren aynı teşebbüs tarafından sekiz yıl içinde yeniden bir rekabet ihlali
204
HUKUK POSTASI 2014