da”
oluşacak yıllık gayri safi gelirin dikkate alınacağı belirtilir.
Ancak AB düzenlemesi incelendiğinde, dikkate alınacak gelirin
rekabet ihlalinin gerçekleştiği son yıla ilişkin olması gerektiği
görülür. Bu düzenlemenin daha adil olduğu kuşkusuzdur. Zira
teşebbüs veya teşebbüs birliğine verilecek idari para cezası an-
cak bu şekilde gerçekleştirilen rekabet ihlaliyle orantılı olabilir.
•
Hukuki Yaptırımlar.
Tasarı’da her türlü rekabete aykırılığın (re-
kabet ihlali, hâkim durumun kötüye kullanılması ve birleşme ile
devralmalar yoluyla rekabetin ihlal edilmesi) sonucunun geçer-
sizlik olduğu belirtilir. Rekabet Kanunu’nda ise geçersizlik sa-
dece rekabet ihlali için düzenlenir. Geçersizlik yaptırımının tüm
rekabete aykırılıklar için düzenlenmesi doğrudur. Zira, yukarı-
da açıklandığı üzere, geçersizlik “mutlak butlan” şeklinde anla-
şılmalıdır. Başka bir anlatımla, yapılan anlaşma, davranış veya
birleşme veya devralma işlemi baştan itibaren yapılmamış sa-
yılmalıdır. Her türlü rekabete aykırılıkta, rekabetçi piyasanın
korunması için, rekabetin eski haline tesisi gerekir.
Tasarı’nın gerekçesinde, rekabetin eski haline tesisi için Borçlar
Kanunu’nun genel hükümlerinin uygulanacağı belirtilir.
Sonuç
Tasarı’ya AB rekabet hukukundaki düzenlemelerin ve ayrıca ikin-
cil mevzuat ile getirilen yeniliklerin eklendiği görülür. Bununla bera-
ber, başlıca aşağıdaki konulara dikkat çekilebilir:
• Tasarı’da yer alan madde gerekçeleri menfi tespit kurumunun
kaldırılması gibi bazı durumlarda çok yetersizdir. Oysa gerekçe
maddenin yorumlanması için çok önemlidir.
• AB rekabet hukuku ile Türk rekabet hukuku arasında hala fark-
lılıklar mevcuttur. Örneğin, idarî para cezasının hesaplanmasın-
da dikkate alınacak ciro iki hukuk sisteminde de farklıdır. Bu
farklılıkların giderilmesi gerekir.
• Kurul’a “yapısal tedbir” öngörme yetkisi tanınır ve böylece ih-
lal halinde rekabetin nasıl yeniden tesis edileceği belirlenir.
• Rekabet Kanunu ile ikincil mevzuat arasında terim birliği sağ-
lanmalıdır.
200
HUKUK POSTASI 2014