rak yorumlanması kuvvetle muhtemeldir: Örneğin, sürekli satış ve da-
ğıtım ilişkisi içeren bir sözleşmede, ürünlerin mülkiyeti bir sağlayıcı-
dan bir aracıya geçiyorsa, bu sözleşme bir distribütörlük/bayilik söz-
leşmesi olarak değerlendirilirken; ürünlerin mülkiyeti sağlayıcıda kalı-
yor ise, bu takdirde bir acentelik sözleşmesinin varlığından söz edile-
bilir.
Fesih
Franchise sözleşmeleri belirli süreli veya belirsiz süreli olarak dü-
zenlenebilir. Belirsiz süreli bir franchise sözleşmesinde, sözleşme (i)
makul bir önel verilmek sureti ile fesih ihbarı ile veya (ii) haklı sebep-
lerin varlığı (ör: franchise alanın sözleşmeye aykırılığa rağmen bu ay-
kırılığı makul bir sürede telafi etmemesi) halinde feshedilebilir. Franc-
hise veren ve franchise alan arasında feshe ilişkin sözleşmesel bir dü-
zenlemenin olmaması halinde, ilgili taraf, fesih talep ettiği tarihten ön-
ce feshi ihbar ile uygun bir önel vermelidir. Doktrinde TTK’nın acen-
telik sözleşmelerine ilişkin hükümlerinin, franchise sözleşmelerinin
feshine de uygulanması yönünde bir eğilim söz konusudur. Yargıtay
“makul feshi ihbar öneli süresi” ile ilgili suskun kalmaktadır. Ancak
belirsiz süreli acentelik sözleşmeleri bakımından bu süre üç ay olarak
belirlenmiştir. Ancak uygulamada franchise sözleşmeleri bakımından
feshi ihbar önelinin altı aydan daha az olmaması gerektiğini savunan
görüşler de bulunmaktadır
3
.
Belirli süreli franchise sözleşmesi, taraflar kendiliğinden yenileme
hususunda özel bir düzenleme öngörmediği sürece, sözleşme süresinin
sonunda sona erer. Ancak her durumda, taraflar sözleşmenin feshine
ilişkin olarak “haklı sebeplerin varlığına” dayanabilirler.
Taraflardan birinin sözleşmeyi haksız olarak feshetmesi halinde,
diğer taraf maddi (ör: doğrudan maddi zararlar, kazanç kaybı, stokta
kalan ürünlerin iadesi, vs.) ve/veya manevi (ör: ticari itibar kaybı) gibi
ispatlayabildiği zararlarını talep edebilir.
268
HUKUK POSTASI 2012
3
GÜRZUMAR
, s. 169-172;
DURUKAN Tülin
; Franchising Sistemleri ve Türk Uygulaması,
Asil Yayımları, Istanbul – 2006; s. 127-128.