HUKUK POSTASI 2011
260
şı hukuken daha zayıf durumdadır. O nedenle, bu kimselerin, daha güçlü
olanlara karşı korunmaları gereklidir. Bu amaçla, tacirler veya kamu tüzel
kişileri ile bu nitelikte olmayan kimseler arasındaki yetki sözleşmesine,
örneğin bir gerçek kişi tüketici ile bir tacirin, yetki sözleşmesi yapmaları-
na engel olunmak istenmiştir.
Buna göre, tacirler veya kamu tüzel kişileri ile bu nitelikte olmayan
kimseler yetki sözleşmesi yapamayacaklardır. Ayrıca bu kapsamda be-
lirtmek gerekir ki, tacirler veya kamu tüzel kişileri dışındaki diğer kimse-
lerin, kendi aralarında yetki sözleşmesi yapmaları da kabul edilmemiştir.
HMK 17. maddesi metni ve madde gerekçesi birlikte incelendiğinde
aşağıda açıklanan sonuçlara ulaşılmaktadır.
1. HMK yürürlüğe girdikten sonra yetki sözleşmeleri ancak tacirler
veya kamu tüzel kişileri arasında yapılabilecektir. Tacirler veya
kamu tüzel kişileri ile bu nitelikte olmayan kimseler arasında yetki
sözleşmesi yapılamayacaktır. Tüketiciler ile satıcılar veya hizmet
sunucu şirketler arasında akdedilen, tüketicinin üzerinde herhangi
bir değişiklik yapılmasını talep hakkı olmadan mecburen imzala-
dığı sözleşmelerde yetki şartı yer alamayacaktır.
2. Tacirlerin ve kamu tüzel kişilerinin, hukukumuzda tartışmalı olan,
münhasır yetki sözleşmesini de yapabilecekleri kabul edilmiştir.
Taraflar, yetki sözleşmesinde, aksini kararlaştırmadıkça, dava
sadece sözleşmeyle belirlenen mahkemede veya mahkemelerde
açılabilecektir. Bu durumda, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça,
yapılan yetki sözleşmesi, münhasır yetki sözleşmesi şeklinde ola-
caktır. Mevcut uygulamada ise münhasır yetki sözleşmesi Yargı-
tay tarafından kesinlikle kabul edilmemektedir.
3. Taraflar yetki sözleşmesi ile birden fazla yetkili mahkeme karar-
laştırabileceklerdir. Bu husus da hâlihazırda Yargıtay tarafından
kesinlikle kabul edilmemektedir. Yargıtay’a göre geçerli bir yetki
şartından bahsedebilmek için yalnız bir yer mahkemesinin yetkili
kılınması gerekir. Birden fazla mahkeme yetkili kılınamaz.