teyit edebilir. Kısacası, herhangi bir yetkisiz temsil durumunda, tescil
edilmiş iç yönerge sayesinde şirket korunacaktır.
Ne var ki, iç yönerge sistemi, yönetim kurulunu sorumluluk açısın-
dan rahatlatan bir araç değildir. TTK m. 371/7. fıkrada yer alan ifade
iç yönerge suretiyle yetkilendirilen kişilerin yönetim kurulu ile müte-
selsilen sorumlu olduğunu belirtmektedir. Bunun anlamı, şirket ile
yaptığı bir sözleşmeden dolayı, şirket bir zarara uğrarsa, ortaklar veya
alacaklılar bu işlem nedeniyle iç yönergede belirlenen söz konusu iş-
lemde imzası bulunan yetkililere başvurabileceği gibi, dilerse işlemde
imzası bulunmayan; ama temsil yetkisi bulunan yönetim kurulu üyele-
rine de başvurabilir. Bu noktada, yönetim kurulu üyesi sorumluluğunu
ilgili yetkiliyi seçmede, bu kişiye talimat verme ve gözetmede özen
gösterdiğini ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir
4
.
Sonuç
İşin özü, yönetim ve temsil yetkilerinin devrine dönük şirkette öz-
gün bir değerlendirmede bulunularak, mevcut imza sirkülerinizin iç
yönerge sistemi çerçevesinde dikkate alınmasında büyük fayda vardır.
Böylelikle hem şirketin kurumsallaşmasına dönük bir aşama kat edile-
bilir; hem de aile şirketleri bakımından kuşaklar arası devrin kolaylaş-
masını da sağlayacak bir ön çalışma yapılmış olur. Tabi, bu çalışmanın
mutlaka sorumluluk hukuku gözetilerek yapılması gereklidir. Yoksa ti-
careti kolaylaştırmak için düzenlenen basit bir imza sirküleri mahiye-
tinde konuya yeterince önem verilmediği takdirde, şirket için istenme-
yen sonuçlar meydana gelebileceği gibi yetkisini devreden yönetim
kurulu üyeleri bakımından da önemli bir sorumluluk doğabilir.
40
HUKUK POSTASI 2015
4
Bununla beraber, doktrinde m. 371/7 uyarınca getirilen sorumluluk düzeninin m. 553 ile
bertaraf edilmeyeceği de vurgulanmaktadır.
Akdağ Güney
s. 22 6552 sayılı Torba Kanun ile
TTK m. 371’e Eklenen 7. Fıkraya İlişkin Değerlendirmeler
www.arslanlibilimarsivi.com.