HUKUK POSTASI 2013
68
Dolayısıyla, üye olarak atanan kişinin göreve başlayabilmesi için tescil ve
ilan edilmesi şart değildir. Bununla birlikte yönetim kurulu üyeleri TTK
m. 354/1(g) uyarınca sicile tescil ve ilan edilir. Ancak bu tescil kurucu
değil (tescil, yönetim kurulu üye atamasının geçerliğini etkilemez), açık-
layıcıdır
2
. Tescil ve ilanın buradaki işlevi üçüncü kişilerin bilgilenmesini
sağlamaktır
3
.
Her ne kadar tescilin kurucu olmadığı kabul edilse dahi, ticaret sicilin-
de tescil ve ilan edilen hususlarda, örneğin şirketi temsil ve ilzam edecek
kişiler, meydana gelen değişikliklerin de tescil ve ilan edilmesi gerekir.
Ancak bu durum dahi, üçüncü kişilerle yapılacak işlemlere yöneliktir. Zira
yönetim kurulu üyeliğinde meydana gelen değişikliği tescil ve ilan ettirme-
yen şirket adına eski yönetim kurulu üyelerinin yapacağı işlemlerden şirket
sorumlu olacaktır; meğer ki üçüncü kişinin müspet vukfu ispatlansın.
Buna rağmen, yukarıda anılan Bakanlık Görüşü, TTK m. 363 uyarın-
ca atanan yönetim kurulu üyelerinin, yapılacak yeni üye atamalarına katı-
labilmek için tescil edilmesi gerektiğini belirtir ve tescile kurucu bir işlev
yükler. Bu tutumun kanun ve doktrin ile uyumlu olmadığı söylenebilir.
Bu durumda ortaya çıkan bir diğer sorun, TTK m. 363 uyarınca ata-
nan ve genel kurul tarafından onaylanan, ancak ilgili genel kurul kararı
henüz tescil edilmeyen bir yönetim kurulu üyesinin, TTK m. 363 uyarınca
yapılacak yeni üye atamalarına ilişkin kararlara katılıp katılamayacağıdır.
Genel kurul tarafından onaylanan bir üyenin, tıpkı genel kurul tarafından
atanan üye gibi değerlendirilmesi gerekir. Bakanlık Görüşü bu konuda
açık değil ise de, bu durumda dahi tescilin varlığını araması, kendi görüşü
açısından tutarlı olacaktır.
2
Poroy, Reha/Tekinalp, Ünal/Çamoğlu, Ersin
; Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, İstanbul
2005, no. 557;
Pulaşlı, Hasan
, Şirketler Hukuku Şerhi, Ankara 2011, s. 898;
Akdağ Güney,
Necla
; Anonim Şirket Yönetim Kurulu, İstanbul 2012, s. 15.
3
Bununla birlikte, TTK m. 359, tüzel kişi yönetim kurulu üyesi ile birlikte temsilcisinin sicile
tescilini zorunlu kılar. Bu madde uyarınca gerçekleşecek tescilin niteliği doktrinde tartışma-
lıdır. Madde metninde bu konuda bir açıklık bulunmasa dahi maddenin gerekçesi buradaki
tescilin kurucu olduğunu ifade eder. Gerekçeden hareket eden bir görüşe göre, TTK m. 359
uyarınca gerçekleşecek tescil kurucudur. Bkz.
Pulaşlı
, s. 898;
Kırca, İsmail
; Anonim Şirket-
lerde Tüzel Kişilerin Yönetim Kurulu Üyeliği, Batider 2012/2, s. 53. Diğer bir görüşe göre
ise, tescilin kurucu olabilmesi için maddenin bu kurucu niteliği açıkça öngörmesi gerekir ve
maddede açıkça öngörülmemesi nedeniyle tüzel kişi temsilcisinin sicile tescilinin kurucu
olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Bkz.
Akdağ Güney
, s. 17.