verilebileceğini düzenler. “Belirleyici etki”nin tanımı verilmemekle
beraber, Kurul kararlarında, “belirleyici etki”yi haiz kişilerin, aykırı
davranış kapsamında yazışma veya görüşmeleri yapan kişiler olarak
yorumlandığı görülür. Bununla beraber, “belirleyici etki” kriterinin
Ceza Yönetmeliği’nde tanımlanması uygun olurdu. Nitekim belirlilik
ilkesi gereği, hangi fiillerin ceza gerektirdiğinin yönetici ve çalışanlar
tarafından bilinmesi gerekir.
2006 tarihli Duyuru sadece teşebbüs ve teşebbüs birliklerine yöne-
lik idarî para cezalarını düzenler. Gerçek kişilere verilecek idarî para
cezaları her üye devlette ayrı ayrı düzenlenir. Bu sebeple, Ceza Yönet-
meliği bu konuda AB mevzuatına bir aykırılık oluşturmaz.
Teşebbüslere Verilecek İdarî Para Cezasının Belirlenmesi
İdarî para cezası belirlenirken, tıpkı AB’de olduğu gibi, önce temel
para cezası saptanır, sonra da hafifletici ve ağırlaştırıcı sebepler dikka-
te alınarak, temel para cezası indirilir veya arttırılır.
Temel Para Cezası
• Ceza Yönetmeliği’nin 4. maddesinde, Rekabet Kanunu’nun 16.
maddesine paralel olarak, temel para cezasının,
“nihaî karar-
dan bir önceki mali yıl sonunda oluşan veya hesaplanması
mümkün olmazsa nihai karar tarihine en yakın mali yıl sonun-
da oluşan [...] yıllık gayri safi gelirlerinin yüzde onunu”
aşa-
mayacağı öngörür. Bu düzenleme iki konuda AB mevzuatına
aykırılık teşkil eder:
➢
Cezanın hesaplanmasında, teşebbüsün toplam yıllık gayri
safi gelirinin mi yoksa soruşturmaya konu faaliyete ilişkin
yıllık gayri safi gelirinin mi dikkate alınacağı ne Rekabet
Kanunu’nda, ne de Ceza Yönetmeliği’nde açıklanır. Oysa
2006 tarihli Duyuru’da, idarî para cezasının belirlenmesinde
dikkate alınacak cironun
“ihlalin gerçekleştiği ilgili ürün
pazarındaki”
ciro olduğu belirtilir. Bu sebeple, Ceza Yönet-
meliği AB mevzuatına açıkça aykırıdır.
Bununla beraber, Kurul da Ceza Yönetmeliği’ndeki bu hu-
kuk boşluğunu AB mevzuatına uygun olarak doldurmaz.
Nitekim Kurul, idarî para cezasının belirlenmesinde, teşeb-
REKABET HUKUKU
119