Marka Hakkına Tecavüzün Bir Görünümü: Markanın Ticaret Unvanı Olarak Kullanılması
Giriş
Daha önce tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış markanın üçüncü kişiler tarafından ticaret unvanı olarak kullanılmasının marka hakkına tecavüz olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği konusunda mevzuat ve yargı kararları uyarınca değişmeler gözlenmektedir. Markanın üçüncü kişiler tarafından ticaret unvanı olarak kullanılması 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (“KHK”) döneminde ancak markasal kullanıma yol açtığı takdirde marka hakkına tecavüz olarak değerlendirilirken; 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (“SMK”) kapsamında tecavüzün gündeme gelebilmesi için markasal kullanım şartı aranmamıştır. Söz konusu değişimin Yargıtay’ın önüne gelen uyuşmazlıklara karşı yaklaşımı bakımından da bir değişiklik yarattığı izlenmektedir. Makalemiz kapsamında, (i) markadaki işaretin ticaret unvanı olarak kullanılması halinde gündeme gelen karıştırılma ihtimali ve markasal kullanım kavramları değerlendirilecek, (ii) KHK dönemi ve SMK düzenlemeleri ele alınacak, (iii) son olarak konu hakkında verilmiş güncel tarihli bir Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı irdelenecektir.
Karıştırılma İhtimali ve Markasal Kullanım
Bilindiği üzere, tescilli bir marka ile aynı veya benzer olan ve bu nedenle bağlantı ihtimali de dahil olmak üzere, ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması marka hakkına tecavüz oluşturmaktadır. Bu çerçevede tecavüzün meydana geldiğinden bahsedebilmek için, söz konusu kullanımın markanın tescilli olduğu mal veya hizmet ile aynı veya benzer alanda gerçekleşmesi gerekmektedir. İşte, bu şekilde karıştırılma ihtimali1 bulunan hallerin hem bir tescil engeli oluşturduğu hem de marka hakkına tecavüze yol açtığı bilinmektedir.
Karıştırılma ihtimaline yol açacak şekilde, bir işaretin adeta bir marka gibi kullanılması ise “markasal kullanım” olarak ifade edilmektedir.2 Markasal kullanıma dair tespit, ortalama bir tüketici esas alınarak yapılmaktadır. Sözgelimi, ortalama bir tüketici, bir işaretle karşı karşıya geldiğinde, o işareti ilgili mal ve hizmetin markası gibi algılıyorsa markasal kullanım gündeme gelmektedir.
Markadaki İşaretin Ticaret Unvanında Kullanılması: KHK Dönemi ve SMK
Genel olarak marka mal veya hizmetler üzerinde ayırt edicilik sağlarken, ticaret unvanı onu kullanan tacirler üzerinde ayırt edicilik sağlamaktadır.3 Bazı hallerde, marka olarak tescil edilmiş bir işaretin, söz konusu markanın tanınırlığından istifade etmek isteyen teşebbüsler tarafından ticaret unvanı olarak kullanılmak istendiği görülmektedir.4 556 sayılı KHK döneminde bir marka ile aynı işareti içeren bir ticaret unvanının salt ünvan olarak kullanımı marka hakkına tecavüz olarak görülmemekte, ünvanın markasal bir şekilde kullanılması hâlinde marka hakkına tecavüzden söz edilebileceği kabul edilmekteydi.5
6769 sayılı SMK’nın getirmiş olduğu yeniliklerden biri, markanın ticaret unvanı olarak kullanılmasının marka hakkına tecavüz olarak değerlendirilmesi için markasal kullanımın şart olmaktan çıkarılmasıdır.6 Diğer bir ifade ile SMK m. 7/3-e uyarınca marka hakkına tecavüzün gündeme gelebilmesi için, ticaret unvanı olarak kullanmak yeterlidir, söz konusu kullanımın markasal kullanım düzeyine ulaşması aranmamaktadır.7 Sonuç olarak, yukarıda tanımlanan “markasal kullanım” derecesine varan kullanımlar, marka hakkına tecavüz belirlemesi bakımından bir şart olmaktan çıkmıştır.
Kanuni düzende meydana gelen bu değişim karşısında öğretide8, markadaki işaretin ticaret unvanı olarak kullanımının doğrudan marka hakkına tecavüz olarak kabul edilmemesi gerektiği, markanın fonksiyonlarından birine zarar verilip verilmediğinin ve ticaret unvanını aşan bir kullanıma mahal verilip verilmediğinin irdelenmesi gerektiği ifade edilmiştir.9 Öğretide bir görüş ise ikili bir değerlendirme yaparak tecavüzün varlığı için, (i) ticaret unvanının marka gibi, yani işlevine aykırı olarak kullanılması gerektiğini; (ii) buna karşılık hizmet markalarında ticaret unvanının işlevine uygun kullanımının dahi karışıklığı engellemeyeceğinden marka gibi kullanımın aranmaması gerektiğini belirtmektedir.10 Yargıtay’ın ise öğretide dile getirilen çekinceleri ve mehaz düzenlemeleri dikkate alarak bir uygulama geliştirdiği, salt ticaret unvanı kullanımını marka hakkına tecavüz olarak değerlendirmediği aşağıda değinilecek olan Hukuk Genel Kurulu kararından anlaşılmaktadır.
Markadaki İşaretin Ticaret Unvanında Kullanımı Hakkında Güncel Hukuk Genel Kurulu Kararı
KHK döneminde Yargıtay’ın istikrar kazanmış yaklaşımına göre, tescil edilmiş bir markanın sonradan, aynı veya benzer ibareler içerecek şekilde ticaret unvanı veya işletme adı olarak kullanılması “markasal kullanım” düzeyine ulaşmışsa marka hakkına tecavüzün varlığından söz edilmekteydi.11 6769 sayılı SMK ile birlikte, Yargıtay da içtihat değişimine giderek, markasal kullanımı zorunlu bir unsur olarak görmemeye başlamıştır. Bu doğrultuda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun (“HGK”) 08.02.2023 tarihli ve 2021/446 E., 2023/61 K. sayılı kararı ile yapmış olduğu değerlendirmeler 6769 sayılı SMK ile getirilen yeni yaklaşımın uygulandığını açık bir şekilde göstermektedir.
HGK kararına konu olayda, davacılara ait markalarda esas unsur olan “MESA” ibaresi, davalının ticaret unvanında kullanılmıştır. Bu kapsamda HGK tarafından öncelikle davalının faaliyet gösterdiği hizmet sektörünün davacıların markalarının kapsamındaki hizmet sınıfları ile benzer olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle, davacılara ait marka ile davalıya ait ticaret unvanı arasında, sunulan hizmetin kaynağı hakkında karışıklık söz konusu olabileceği değerlendirilmiş; sunulan hizmetin diğerlerinden ayırt edilmesi işlevini haiz olma ihtimalinin bulunması nedeniyle davalıya ait ticaret unvanının, hizmet sunumu sırasında marka gibi algılanma ihtimali yanında davacılara ait tescilli markaların işlevlerine zarar verme ihtimali bulunduğu ifade edilmiştir.
Karar kapsamında önemli bir diğer nokta, marka hakkına tecavüzün gündeme gelebilmesi için Özel Daire tarafından bir şart olarak değerlendirilen markasal kullanım HGK tarafından zorunlu bir şart olarak değerlendirilmemiştir. HGK, hem SMK m. 7/3-e’nin açık ifadesinden hem de mehaz düzenlemelerden hareketle marka hakkına tecavüzün söz konusu olabilmesi için ticaret unvanının markasal kullanımının zorunlu olmadığını vurgulamıştır. Bu doğrultuda, tecavüz iddiasının söz konusu olduğu markaların işlevlerinin zarar görme ihtimallerinin mevcudiyeti durumunda da marka hakkına tecavüzden söz edilebileceği ifade edilmiştir.
Ek olarak karar kapsamında, marka hakkına tecavüz için tescilli markadaki işaretin “ticaret alanında” ticaret unvanı olarak kullanılmış olması aranmıştır. “Ticaret alanında” kullanma ise, markadaki işaretin ekonomik kazanç elde etmek amacıyla kullanılması olarak ifade edilmiştir. Diğer bir ifade ile, bir marka ile aynı ibareyi içeren ticaret unvanının marka hakkına tecavüz teşkil etmesi için marka tescili kapsamındaki mal veya hizmetlerin ekonomik kazanç elde etme amacına yönelik olarak ticari alanda kullanılması gerektiği belirtilmektedir. Bu açıklamalardan hareketle ünvanın ticaret alanında kullanımının, ünvanın markasal kullanımını da içine alan ancak ondan daha geniş kapsamlı bir kullanım şekli olduğu vurgulanmaktadır.
Sonuç olarak, davalının faaliyet alanı olan hizmet sektörü ile davacıların markaları kapsamındaki hizmet sınıflarının benzer olduğu, davacılara ait markalardaki esas unsur olan “MESA” ibaresinin, markaların tescilli olduğu hizmetlerdeki faaliyetlerde davalı tarafından ticaret unvanında aynen kullanımın, SMK m. 29/1-a ve SMK m. 7/3-e gereğince davacıların marka haklarına tecavüz teşkil ettiği tespit edilmiş; davalının bu eyleminin, davacılar tarafından marka haklarına dayalı olarak yasaklanabileceği belirtilmiştir.
Sonuç
6769 sayılı SMK ile getirilen yeni düzende “markasal kullanım”, markadaki işaretin ticaret unvanında kullanılması halinde tecavüzden bahsedilip bahsedilemeyeceği bakımından bir şart olmaktan çıkarılmıştır. Hal böyle olmakla birlikte, öğretide, ticaret unvanı kapsamında markadaki işaretin kullanılmasının marka hakkına kategorik anlamda bir tecavüze yol açmadığı değerlendirilmektedir. Bu doğrultuda, makalemizde değinilen HGK kararı kapsamında marka hakkına tecavüz için tescilli markadaki işaretin “ticaret alanında” ticaret unvanı olarak kullanılmış olması gerektiği değerlendirilmiştir.12 Sonuç olarak, SMK ile getirilen yeni düzenlemenin, ticaret unvanı karşısında marka hakkına sağlanan koruma bakımından daha geniş bir alan yarattığı söylenebilecektir.
- Tekinalp, Ünal: Fikri Mülkiyet Hukuku, 5. Baskı, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2012, s. 436.
- Tekinalp, a.g.e., s. 433.
- Ticaret unvanı ve marka için birbirinden farklı işlevler tanımlanmış olsa da bu iki adın birbirine üstünlüğü bulunmadığından, öncelik hakkının belirlenmesi gerektiği hakkında bkz.: Bozgeyik, Hayri: Marka Hakkının Korunması, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2019, s. 101.
- Bu tür tescillere “fırsatçı tesciller” (opportunistic company name registrations) adı verildiği ve bu konuda KHK döneminde yapılmış değerlendirme ve öneriler hakkında bkz.: Aydoğan, Fatih: “Markanın Ticaret Unvanına Karşı Korunması, Mevcut Hukukî Durum – Değişiklik (Madde) Önerisi – İtiraz Yolu Ve/Veya Alternatif Çözüm Yolu Önerisi”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, C. LXXI, S. 2, 2013, sS. 27-50.
- “Ticaret unvanının içerisinde yer alan “Korkmaz Ticaret” ibaresi aynı zamanda işletmenin tabelâ ve panolarında, iş evrakında ve kartvizitlerinde de kullanmakta ise bu durum markasal kullanım oluşturur ve salt ticaret unvanının kullanımı olarak kabul edilemez. Ticaret unvanının bu şekildeki kullanımı aynı kelimeleri içeren önceki tarihli markaya tecavüz oluşturur.” Yargıtay 11. HD, 20.11.2017, E. 2016/3885, K. 2017/6316, karar için bkz.: Bektaş, İbrahim: “Yargıtay Kararları”, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, C. XXXIV, S. 1, s. 207-209, ss. 181-252.
- Çolak, Uğur: Türk Marka Hukuku, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2018, s. 554-556.
- Yeni düzenleme 2015/2436 sayılı Avrupa Birliği Marka Direktifleri’ne uygun olarak kaleme alınmıştır.
- Öğretideki farklı görüşler hakkında bkz.: Yasaman, Zeynep (Yasaman H. / Ayoğlu / Yusufoğlu Bilgin / Kartal / Yüksel): Yasaman Sınai Mülkiyet Kanunu Şerhi, Cilt: II, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2021, s. 1750.
- Rauf Karasu (Suluk / Nal), Fikri Mülkiyet Hukuku, 4. Baskı, Seçkin Yayıncılık, 2020, s. 214; Çolak, a.g.e., s. 555-556.
- Uzunallı, Sevilay: Marka Hukuku, 2. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2021, s. 177-178.
- KHK dönemine dair Yargıtay’ın yaklaşımını ortaya koyan karar incelemesi için bkz.: Berzek, Ayşe Nur: “Ticaret Ünvanı - Marka Benzerliği ve Terkin Sonucu”, Prof. Dr. Hamdi Yasaman’a Armağan, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2017, ss. 131-135; Durceylan, Mekin: Marka Hakkına Tecavüz Halleri, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2022, s. 125.
- Güncel tarihli bir HGK kararında da uyuşmazlık tarihi nedeniyle KHK’nın uygulandığı ve bu nedenle “markasal kullanım” şartının aranmaya devam edildiği görülmektedir: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 15.11.2023 tarihli ve 2022/621 E., 2023/1097 K. sayılı kararı, lexpera.com.tr (Erişim Tarihi: 28.04.2024).
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.