Fikri Mülkiyet Hukuku Açısından NFT’ler
Giriş
Liberal ekonomik ve hukuk sisteminin temelinde yer alan kavram ve değerlerden birisi olan mülkiyet hakkı, kişinin eşya ile arasındaki sahiplik ilişkisini düzenler. Mülkiyetin konusu olan eşyanın kapsamı, medeniyetin ve teknolojinin gelişimi ile birlikte 17. yüzyılda insanın entelektüel üretimini de içerisine almış ve böylece fikri mülkiyet kavramı doğmuştur.
Bugün fikri mülkiyet, insanın her türlü entelektüel çıktısı üzerinde sahip olduğu mülkiyet hakkını ifade eder. Bu hakkın varlık kazanması için entelektüel aktivite yeterli olup kitap gibi bir maddi varlığa bürünmesi ya da ticari marka gibi bir sicile tescil edilmesine gerek yoktur. Fikri mülkiyetin işbu tescil gerektirmeksizin varlık kazanabilmesi, fikri mülkiyete karşı yapılacak tecavüzlerin engellenmesi veya hak sahipliğinin ispat edilebilmesi konusunda zorluklar yaratır. Zira, kişilerin fikri ürünleri üzerinde mülkiyet hakkı kurmak için bu fikri çıktıyı bir sicile tescil ettirme zorunluğu olmadığından, fikir – eser hırsızlığında, kişinin fikri/eseri ilk üreten olduğunu ispat etmesi kolay değildir. Ulusal ve uluslararası uygulamada; kişiler fikri ürünün sahibi olduğunu ispat edebilmek için çok çeşitli metotlar tercih etmiştir. Notere tescil, e-posta gönderilmesi, elektronik kayıt altında tutma, zaman damgası oluşturma, eseri meslek birliklerine bildirme bunların başında gelir ve her birisi ispat hukuk açısından geçerli sayılabilecek yöntemlerdir.
NFT’ler ve Eser Sahipliğini İspat İşlevi
Açılımı Non-Fungible Token, olan ve gayrimisli kripto varlık(jetonu) olarak da çevrilebilen NFT’ler -daha geniş başlıkta kripto varlıklar- hayatımızdaki pek çok işlemi radikal bir şekilde değiştirmeye başlamıştır. Bu radikal değişikliğin en yoğun yaşandığı alanlardan birisi ise NFT’ler yoluyla dijital sanat eserleri ve ispat işlevi gören işlemlerdir. Nitekim token olarak tabir edilen ve blok zincir üzerinde çalışan bu elektronik varlıkların kopyalanamaz -isteğe göre- çoğaltılamaz olması nedeniyle sahiplik ilişkisini yüksek bir güvenilirlik ile ortaya koyar. Bir dijital sanat eseri veya dijital ortamda yer alan fikri ürünün NFT olarak oluşturulması, ona değiştirilemez ve kopyalanamaz bir dijital kimlik kazandırmakta ve sahibine de son derece güçlü bir ispat vasıtası kazandırır. NFT’ler, piyasalarda o denli güçlü bir güven yaratmıştır ki bugün pek çok dijital sanat eserinin NFT olarak ticareti gerçekleştirilir. Hatta, Mike Winkelmann (Beeple)’ın “Everydays: The First 5000 Days” isimli NFT eseri 69.3 Milyon Dolar ile dikkat çekici bir rakama satılmıştır.
NFT’nin dijital dünyada gösterdiği bu sağlam varlığı ona olan ilgiyi de günden güne artırır. NFT’nin ispat kuvvetli içerisine yerleştirilen varlık ile sınırlıdır. Dolayısı ile satın alınan NFT’nin tam olarak neyi temsil ettiği dikkatle incelenmesi gerekir. Bir NFT her zaman eserin tamamını değil, onun limitli bir kullanımını veya lisansını içeriyor olabilir. Bu halde NFT’nin mülkiyeti ispat kuvveti ancak içerisinde yer alan bu varlık ile sınırlı olacaktır.
NFT’lerin Devrinin Fikri Mülkiyete Olan Etkisi
NFT’ler, basitçe, kendisini temsil eden varlığı tevsik etmeye hizmet eder. Dolayısı ile NFT’ye ispat işlevi ötesinde transferine bağlı olarak bir hak devri fonksiyonu kazandırmak, birtakım hukuki problemlere yol açabilecektir. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (“FSEK”) eseri meydana getiren kişinin eser sahibi olacağını belirtmiş ve o esere ilişkin maddi ve manevi hakların sahibinin de eser sahibi olacağını düzenlemiştir. FSEK m. 17 ve m.18 düzenlemeleri eserin fiziken (ya da dijital olarak) vücut bulduğu ürün ile fikri mülkiyete ait mali ve manevi hak kavramlarını birbirinden ayırır. Gerçekten de bir yağlıboya tablo satıldığında, satın alan tabloya ilişkin pek çok hakkı devralmakta ancak hala eser sahibinin tablonun orijinali üzerinde kullanma hakkı mevcuttur veya malik eseri tahrif edemeyecek, değiştiremeyecektir. Veya bir başka örnekte, bir kitapevinden alınan bir kitap, kitap malikine o edebi eser üzerindeki hakları devretmeyecektir. Tıpkı bu örneklerde olduğu gibi NFT eserlerin devri konusunda da bu devrin neyi kapsadığı tartışma konusu olmaktadır.
NFT’ler temel olarak bünyesinde üç unsur barındırırlar. Bunlar; metadata, identifier ve koddur (akıllı sözleşme). İşte NFT’nin temsil ettiği varlığın niteliği ve kapsamı bu akıllı sözleşme adı verilen kod içerisinde gizlidir. NFT’nin devrinin hangi hakları kapsadığının tespiti için bu akıllı sözleşmenin içeriğinin titizlikle incelenmesi gerekir. Zira, her NFT’nin eserin kendisini temsil ettiğini söylemek son derece güçtür. Kimi NFT’ler eserin sınırlı bir kullanımını içerdiğinden devralan da bu sınırlara tabi olur. Ya da eğer NFT’ye konu olan eser bir blok zincir üzerinde yer almayan “zincir dışı” bir eser ise NFT’nin bu eserin telif haklarını kapsadığını, devrinin de eserin telif haklarının devri anlamına geleceğini söylemek güçtür.
NFT eğer gerçekte hak sahibi olmayan birisi tarafından zincir dışı olarak tabir edilen bir esere ilişkin oluşturulmuş ise bu NFT’nin devrinin ilgili fikri mülkiyetin devri anlamına gelmeyeceği, telif haklarını kazandırmayacağı da açıktır. Bu bağlamda NFT sadece içeriğindeki akıllı sözleşmenin emsalsizliği güvencesi olacaktır. Bunun dışında var olmayan bir hukuki hakkı ihdas etme gücü yoktur.
Sonuç
NFT’ler sahip oldukları benzersiz ve çoğaltılamaz yapıları sayesinde bünyesinde barındırdıkları akıllı sözleşmelerin kopyalanmasının önüne geçme ve varlığını ispat açısından son derece işlevsel araçlardır. Fikri mülkiyetin tescil zorunluğu olmaması ve entelektüel üretimin aidiyetinin ispatında yaşanan zorlukları kolaylaştıracağı kaçınılmazdır. Özellikle eser sahipliğinin ispatından herhangi bir yasal şekil şartı da öngörülmediğinden, fikri üretimlerin bir blokzincir üzerine kodlanarak NFT haline getirilmesi mahkemeler nezdinde de kabul görecektir. Ancak, NFT’den eser sahipliğini ispat işlevi dışında fikri mülkiyetin ve telif haklarının tüm sorunlarını çözmesini de beklememek gerekir. Nitekim NFT’ler yalnızca içeriğindeki akıllı sözleşmenin emsalsizliğini tevsik eder ve bu akıllı sözleşme eğer telif hakları konusunda bir kısıt içeriyorsa veya NFT gerçekte eser sahibi olmayan kişilerce oluşturulduysa veya zincir dışı dijital olmayan bir eserden bahsediyorsak bu durumda NFT’nin devrinin ilgili eserin maddi ve manevi haklarının devrini gerçekleştirmesi mümkün olmayacaktır.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Eser sahibi ile yaratıcı faaliyetinin bir ürünü olan eseri arasındaki ilişki manevi haklar ile korunur. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda (“FSEK”) düzenlenen eser sahibinin eser üzerindeki manevi hakları, eserin topluma arz yetkisi, eser sahibinin adının belirtilmesi yetkisi...
Yargıtay tüm kararlarda inceleme yaparken markanın benzerliği ile ilgili kriterleri somut olaylar özelinde değerlendirmiş ve kriterlerin ne şekilde tatbik edileceğini gösterirken, karıştırılma ihtimali kavramının da sınırının belirlenmesine yardımcı olmuştur. Bu makalede; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2022 yılında...