Eser Sahibinin Manevi Haklarının Devredilemezliği Kuralı
Eser sahibi ile yaratıcı faaliyetinin bir ürünü olan eseri arasındaki ilişki manevi haklar ile korunur. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda (“FSEK”) düzenlenen eser sahibinin eser üzerindeki manevi hakları, eserin topluma arz yetkisi, eser sahibinin adının belirtilmesi yetkisi, eserde değişiklik yapılmasını menetme hakkı ve eser sahibinin malik ve zilyede karşı haklarından oluşur. Kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olan manevi haklar, eser sahibi tarafından herhangi bir kişiye devredilemez, ancak manevi hakları kullanma yetkisi verilebilir. Bu makalede Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 4.6.2018 tarihli ve 2016/11693E. 2018/4232K. sayılı kararı üzerinden eser sahibinin eser üzerindeki manevi hakları ile bu haklara özgü devredilemezlik kuralı incelenir.
Yargıtay Kararı İncelemesi
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 4.6.2018 tarihli ve 2016/11693E. 2018/4232K. sayılı kararına, eser sahibinden devraldığı mali ve manevi hakları ile davacıya ait marka hakkına davalı tarafından tecavüz edildiğini ileri süren davacının, bu tecavüzün tespiti ve önlenmesi talepleri ile maddi ve manevi tazminat istemi konu olmuştur. Davacı, sipariş üzerine eser sahibi sanatçılar tarafından oluşturulan çanta, kalem, defter, tişört gibi ürünler üzerinde yer verilen sekiz adet grafik tasarımı şeklindeki güzel sanat eserine ilişkin mali ve manevi tüm fikri mülkiyet haklarını ilgili sanatçılardan devraldığını; davalının söz konusu güzel sanat eserlerini tabak, kase, bardak ve çikolata ambalajlarında izinsiz kullanıldığını; bu sebeple davacının eser sahibi sanatçılardan devraldığı mali ve manevi haklarına tecavüz ettiğini, haksız kazanç ve ticari itibar elde ettiğini; davacının eserlere verdiği isimlerin değiştirildiğini; davacıya ait markaların da izinsiz olarak kullanıldığını; manevi zarar gördüğünü ileri sürerek eser ve marka hakkına tecavüzün tespiti, men'i, ref'i, kal'i ile maddi ve manevi tazminat taleplerinde bulunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi, dava konusu ürünlerin FSEK madde 4/6 kapsamında güzel sanat eseri niteliği taşıdıklarını; eser sahiplerinin mali haklarını davacıya devrettiklerini; davalının bu eser niteliğindeki tasarımları alarak tabak, kase, bardak gibi ürünler üzerinde ve çikolata ambalajında kullandığını; davacıya ait tescilli markanın da bu ürünler üzerinde yer aldığını belirterek davanın kısmen kabulüne, davacının eserlerden doğan mali ve manevi haklarına davalının tecavüzünün tespitine, men'ine, ref'ine, eserin manevi hakkına bağlı olarak manevi tazminatın davalıdan tahsiline, ayrıca davacının marka hakkına tecavüz ettiğinin tespitine, tecavüzün men'ine, durdurulmasına, marka hakkına tecavüz ve marka hakkının ihlali sebebiyle maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar vermiştir. İlk derece mahkemesinin kararı davalı tarafından temyiz edilmiştir.
07.05.2009 tarih ve 2007/10504E. ve 2009/5482K. sayılı ilamına atıfta bulunan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, FSEK madde 1/B(b) ve madde 8 uyarınca, eser sahiplerinin eserleri meydana getiren gerçek kişi sanatçılar olduğunu; tüzel kişiliği haiz davacının eser sahibi olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını; FSEK madde 13 vd. maddeleri uyarınca bir eser üzerindeki mali ve manevi hakların eser sahibine ait olduğunu; davacının taraf olduğu devir sözleşmesi kapsamında eser üzerindeki mali hakları kullanma yetkisine sahip olduğunu; ancak eser üzerindeki manevi hakların eseri meydana getiren gerçek kişilerce kullanılabileceğini; bu sebeple, davacı şirketin manevi haklarının ihlal edildiğinden söz edilemeyeceğini ifade ederek manevi tazminat talebinin kabulünü doğru görmemiş ve davalı yararına kararı bu yönden bozmuştur.
Eser Sahibinin Manevi Hakları
Eser sahibi ile meydana getirdiği eser arasındaki manevi ilişkinin korunmasını sağlayan manevi haklar şunlardan oluşur:
- Topluma arz yetkisi (hakkı): Bir eserin topluma sunulup sunulmamasını, yayımlanma zamanını ve şeklini münhasıran eser sahibi belirler. Eserin topluma sunum veya yayımlanma şekli, eser sahibinin şeref ve itibarını zedeleyecek nitelikte ise eser sahibi, başkasına yazılı izin vermiş olsa bile eserin gerek aslının gerek işlenmiş şeklinin topluma sunulmasını veya yayımlanmasını menetme hakkına sahiptir. Eser sahibinin menetme yetkisinden feragat ettiğine ilişkin sözleşme maddeleri hükümsüzdür (FSEK m. 14).
- Adın belirtilmesi yetkisi (hakkı): Bir eserin, eser sahibinin ismi ile veya isimsiz olarak topluma tanıtılması ya da yayımlanması konusunda karar verme yetkisi münhasıran eser sahibine aittir (FSEK m. 15).
- Eserde değişiklik yapılmasını menetme hakkı: Eser sahibinin izni olmadıkça bir eserde veya eser sahibinin isminde kısaltma, ekleme veya başka değiştirmeler yapılamaz. Eser sahibi, başkasına yazılı izin vermiş olsa bile şeref ve itibarını zedeleyen veya eserin nitelik ve özelliklerini bozan her türlü değiştirmeyi menetme hakkına sahiptir. Eser sahibinin menetme yetkisinden feragat ettiğine ilişkin sözleşme maddeleri hükümsüzdür (FSEK m. 16).
- Eser sahibinin zilyet ve malike karşı hakları: Eser sahibi, eserin aslının maliki ve zilyedinden, eserin aslından geçici bir süreliğine yararlanmayı talep etme hakkına sahiptir. Eserin tek ve özgün olması halinde eser sahibi, kendisine ait çalışma ve sergilerde kullanmak amacıyla, eseri, eserin aslının maliki ve zilyedinden isteyebilir (FSEK m. 17).
Devredilemezlik Kuralı
Bir eserin, eser sahibinin kreatif faaliyetinin sonucunda meydana gelmesi ve eser sahibinin hususiyetini taşıması sebebiyle, kanun koyucu eser sahibi ile eseri arasındaki ilişkiye manevi boyutta koruma sağlamak istemiştir. Eser sahibinin bir hakkını devretmesi halinde, devredilen hak eser sahibinin malvarlığından çıkar ve devralan hak sahibinin malvarlığına girer. Devralan hak sahibi, devraldığı hakka ait bütün haklara sahip olur. Eser sahibinin bir hakkına ilişkin lisans vermesi halinde ise lisans verilen hak eser sahibinin malvarlığında kalmaya devam eder. Bu sebeple, eser sahibinin eserden ekonomik olarak faydalanmasını sağlayan mali haklar devredilebilirken, eser sahibi ile tinsel bağı olan manevi haklar devredilemezler.[1] Nitekim, FSEK madde 48’de eser sahibinin eser üzerindeki mali haklarını diğer bir kimseye devredebileceği ya da mali haklarını kullanma yetkisi (lisans) verebileceği düzenlenirken, FSEK’te eser sahibinin manevi haklarını devredileceğine ilişkin hiçbir hüküm bulunmaz.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yukarıda incelenen kararında, dava konusu fikri mülkiyet hakkı devir sözleşmesinin hem mali hem de manevi hakları kullanma yetkisini kapsadığı anlaşılır. Burada dikkat çeken husus, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin manevi hakların devredilemezliğinin ötesinde manevi hakları kullanma yetkisinin dahi devredilemeyeceğini ifade etmesidir. Manevi hakların devredilemezliğine ilişkin bir karşıt görüş bulunmazken manevi hakları kullanma yetkisinin devrinin mümkün olup olmadığı konusunda farklı kararlar mevcuttur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 28.05.2008 tarihli 2008/368E. ve 2008/393K. sayılı kararında, FSEK madde 14, 15, 16 ve 17’de sayılan eser sahibinin manevi haklarının, eser ile sahibi arasındaki bağ nedeniyle eser sahibinin kişiliğine bağlı olarak oluşan ve herkese karşı ileri sürülebilen mutlak ve inhisari yetkilerden olduğunu, eser sahipliğinden kaynaklanan manevi hakların ölüme bağlı tasarruflara konu olamayacağını, sağlararası işlemlerle devredilemeyeceğini, ancak manevi hakları kullanma yetkisinin devredilebileceğini belirtmiştir.
Manevi hakları kullanma yetkisinin de devredilebileceğine ilişkin FSEK’te bir hüküm bulunmazken, FSEK madde 14/2’de “eserin umuma arz edilmesi veya yayımlanma tarzı, sahibinin şeref ve itibarını zedeleyecek mahiyette ise eser sahibi, başkasına yazılı izin vermiş olsa bile eserin gerek aslının gerek işlenmiş şeklinin umuma tanıtılmasını veya yayımlanmasını menedebilir” düzenlemesi, FSEK madde 16/2’de de benzer şekilde, “kanunun veya eser sahibinin müsaadesiyle bir eseri işleyen, umuma arz eden, çoğaltan, yayımlayan, temsil eden veya başka bir suretle yayan kimse” düzenlemesi yer alır. Bu hükümlerde eser sahibine tanınan izin yetkisi sebebiyle, eser sahibinin eser üzerindeki manevi hakları kullanma yetkisini herhangi bir kişiye verebileceği çıkarımında bulunulur. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da manevi hakları kullanma yetkisinin devredilebileceğini kabul eder.
Sonuç
Eser sahibinin eser üzerindeki manevi hakları, eserin topluma arzı yetkisi, eser sahibinin adının belirtilmesi yetkisi, eserde değişiklik yapılmasını menetme hakkı ve eser sahibinin eserin aslının malikine ve zilyedine karşı ileri sürebileceği haklarından oluşur. Eser sahibine sıkı sıkıya bağlı olan manevi haklar, eser sahibi tarafından herhangi bir kişiye devredilemez. Manevi hakların devrine olanak sağlanmazken, herhangi bir kişiye manevi hakları kullanma yetkisi verilmesini mümkün kılınmıştır. Kullanma hakkı yetkisi verilmesiyle manevi haklar eser sahibinin malvarlığında kalmaya devam eder ve hak sahibi manevi haklardan yararlanma yetkisine sahip olur.
- Tekinalp, Ünal: Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku, Vedat Kitapçılık, 2012, s. 164.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Yargıtay tüm kararlarda inceleme yaparken markanın benzerliği ile ilgili kriterleri somut olaylar özelinde değerlendirmiş ve kriterlerin ne şekilde tatbik edileceğini gösterirken, karıştırılma ihtimali kavramının da sınırının belirlenmesine yardımcı olmuştur. Bu makalede; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2022 yılında...
Liberal ekonomik ve hukuk sisteminin temelinde yer alan kavram ve değerlerden birisi olan mülkiyet hakkı, kişinin eşya ile arasındaki sahiplik ilişkisini düzenler. Mülkiyetin konusu olan eşyanın kapsamı, medeniyetin ve teknolojinin gelişimi ile birlikte...