Halka Açık Anonim Şirketlerde Kâr Payı Dağıtımı
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ("TTK") uyarınca anonim şirketlerin pay sahiplerine tanınan başlıca mali haklardan biri olan kâr payı hakkı, kişilerin şirketlere ortak olma motivasyonunu artırarak şirketlere sermaye sağlanmasını ve böylelikle ticari hayatın sürekliliğini sağlar. Diğer yandan, halka açık şirketlerin özel olarak düzenlendiği 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ("SerPK"), halka açık şirketlerin işlem gördüğü sermaye piyasasının güvenilir ve şeffaf bir ortamda işlemesi ve yatırımcıların hak ve menfaatlerinin korunması için konuya ilişkin özel düzenlemeler getirir.
Bu hukuk postası makalesinde kâr payı dağıtımına ilişkin TTK"da düzenlenen genel hükümlere kısaca değinilir ve SerPK ile ikincil mevzuat kapsamında halka açık şirketlerin kâr payı dağıtımına ilişkin temel prensipler ele alınır. Kâr payı avansı ve buna ilişkin düzenlemeler bu makalede değerlendirilmemiştir.
TTK Uyarınca Kâr Payı Dağıtımına İlişkin Temel Esaslar
Anonim şirketlerin iki organından biri olan genel kurul; TTK m. 408 uyarınca yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr payları ile kazanç paylarının belirlenmesine ve yedek akçenin kullanılmasına ilişkin karar almaya yetkilidir. Kâr payı ancak net dönem kârından ve serbest yedek akçelerden dağıtılabilir. Bu nedenle kanuni ve esas sözleşmede öngörülen yedek akçeler ayrılmadıkça pay sahiplerine dağıtılacak kâr payı belirlenemez. Yıllık kârın yüzde beşi, ödenmiş sermayenin yüzde yirmisine ulaşana dek kanuni yedek akçe olarak saklanır; esas sözleşme ile daha yüksek bir oranın belirlenmesi mümkündür (birinci tertip kâr payı/birinci temettü). Bu sınıra ulaşıldıktan sonra TTK m. 519/2’de belirtilen tutarlar da kanuni yedek akçeye eklenir (ikinci tertip kâr payı/ikinci temettü). Genel kurul kâr dağıtımına karar verdiği anda pay sahibinin alacak hakkı muaccel hale gelir ve bu hak şirketten talep edilebilir[1].
Esas sözleşmede aksine bir hüküm yoksa kâr payı kural olarak pay sahibinin sermaye payı için şirkete yaptığı ödemelerle orantılı olarak hesaplanır. Ancak TTK m. 478 uyarınca kâr payında imtiyaz tanınması mümkündür.
Halka açık olmayan şirketlerde kâr payı ödemesinin zorunlu olup olmadığına ilişkin tartışmalar bulunmakla birlikte, TTK m.519(2)’de geçen "Pay sahiplerine yüzde beş oranında kâr payı ödendikten sonra (...)" hükmü uyarınca bu ödemenin zorunlu olduğu görüşü hâkimdir[2]. Aksini savunan görüşler mevcut olsa da, yukarıda anlatıldığı üzere pay sahiplerinden topladığı sermayeyi işleterek ticari kazanç elde eden ve bunun karşılığında pay sahiplerine kâr payı dağıtarak sürekliliğini sağlayan anonim şirketler için kâr payı dağıtımının zorunlu olduğu görüşü baskındır. Nitekim TTK m. 531 uyarınca pay sahipleri tarafından şirketin haklı sebeple feshi talep edildiği takdirde, hâkimler "duruma uygun düşen bir çözüm" getirmek için genel kurulun yerine geçerek kâr payının dağıtılmasına karar verebilir.
Sermaye Piyasası Mevzuatı Kapsamında Kâr Payı Dağıtımı
Sermaye Piyasası Kanunu
Halka açık anonim şirketlerde kâr payı dağıtımı, öncelikli olarak SerPK m. 19’da düzenlenmiştir. Buna göre halka açık şirketler, kârlarını genel kurulları tarafından belirlenecek kâr dağıtım politikaları çerçevesinde ve ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak dağıtır. Anılan maddenin gerekçesi incelendiğinde, halka açık anonim şirketlerin esas sözleşmelerinde birinci temettü oranının gösterilmesi zorunluluğu yerine şirketlerin belirleyeceği kâr dağıtım politikaları çerçevesinde kârlarını dağıtabilecekleri ve böylelikle, kâr payına ilişkin herhangi bir kısıtlama getirilmeyerek şirketlere esneklik sağlandığı belirtilmiştir[3]. Burada belirtmek gerekir ki aşağıda incelenen Kâr Payı Tebliği ile payları borsada işlem gören ve görmeyen halka açık şirketler için ayrı düzenlemeler getirilmiştir. Bu nedenle bu bölümde yapılan açıklamanın, payları borsada işlem gören halka açık şirketler için geçerli olduğu ve payları borsada işlem görmeyen şirketler için Kâr Payı Tebliği"nde özel bir düzenleme olduğu not düşülmelidir.
SPK; halka açık şirketlerin kâr dağıtımı politikalarına ilişkin olarak benzer nitelikteki şirketler bazında farklı esaslar belirleyebilir. SerPK"nın gerekçesi incelendiğinde, "söz konusu serbestinin kötüye kullanımını engellemek ve piyasanın ihtiyaçları doğrultusunda karar alınabilmesini sağlamak amacıyla SPK"ya sektör ve şirket bazında farklı esaslar belirleme yetkisi verildiği" belirtilmiştir. Bu düzenleme doğrultusunda, SPK"nın şirketler özelinde kâr payı dağıtımına ilişkin talimat verebilmesi amaçlanmıştır[4].
SerPK m. 19(2) uyarınca kanunen ayrılması gereken yedek akçeler ve esas sözleşmede pay sahipleri için belirlenen kâr payı ayrılmadıkça; başka yedek akçe ayrılmasına, ertesi yıla kâr aktarılmasına ve intifa senedi sahiplerine, yönetim kurulu üyelerine ve ortaklık çalışanlarına kârdan pay dağıtılmasına karar verilemeyeceği gibi, belirlenen kâr payı ödenmedikçe bu kişilere kârdan pay dağıtılamaz. SerPK kapsamında yedek akçeler konusunda özel bir hüküm bulunmaz ve ilgili mevzuat ile esas sözleşme hükümlerine atıf yapılır.
Ayrıca, SerPK m. 136(5) uyarınca payları halka arz yoluyla satılan bankaların dağıtacakları temettüye ilişkin esaslar özel mevzuata tabidir. Bankaların finansal piyasalardaki güven ve istikrar açısından rolü göz önünde bulundurularak özellikle halka açık bankaların dağıtacağı temettü için bankacılık mevzuatındaki özel hükümlere atıf yapılır.
SerPK kapsamında kâr payı dağıtımı konusunda özel bir toplantı ve karar nisabı öngörülmediğinden SerPK m. 29(3) atfı ile TTK m. 418"deki olağan toplantı ve karar nisapları uygulanır.
Kâr Payı Tebliği
II-19.1 sayılı Kâr Payı Tebliği ("Tebliğ"), SerPK m.19’a dayanılarak hazırlanmış ve 23.01.2014 tarihli ve 28891 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Tebliğ"in amacı; ortaklıkların kâr payı dağıtımında, kâr payının korunmasında ve kâr dağıtım politikasının belirlenmesinde uyacakları usul ve esasları düzenler.
Tebliğ m.4’te, halka açık anonim şirketlerin belirleyeceği kâr payı politikalarına ilişkin asgari hususlar belirtilmiştir. Bu doğrultuda, halka açık şirketlerin kâr dağıtım politikalarında kâr payı dağıtıp dağıtmayacaklarının ve kâr payının ödenme şekli ile zamanının belirtilmesi gerekir. Payları borsada işlem gören şirketlerin kâr dağıtımına ilişkin yönetim kurulu önerisi, şekli ve içeriği SPK tarafından belirlenen kâr dağıtım tablosu ile birlikte SPK"nın özel durumların kamuya açıklanmasına ilişkin düzenlemeleri çerçevesinde kamuya duyurulur.
Halka açık şirketlerin kâr dağıtım politikalarında değişiklik yapmak istemeleri halinde, bu değişikliğe ilişkin yönetim kurulu kararının özel durum açıklaması kapsamında kamuya duyurulması gerekir. Kâr dağıtım politikalarının hukuki niteliğine ilişkin tartışmalar olmakla birlikte, bir görüşe göre bu politikanın açıklanması pay sahipleri için talep hakkı doğuran bir irade beyanı olarak nitelendirilir[5]. Başka bir görüş ise anılan politikaları yalnızca ileriye dönük bir tasavvurdan ibaret görmektedir[6].
İmtiyazlı pay sahiplerine, intifa senedi sahiplerine, yönetim kurulu üyelerine, ortaklık çalışanlarına ve pay sahibi dışındaki kişilere kârdan pay verilebilmesi için ortaklık esas sözleşmesinde hüküm bulunması zorunludur.
Payları borsada işlem görmeyen şirketlere ilişkin hükümler, Tebliğ m.7 uyarınca özel olarak düzenlenir. Böylece payları borsada işlem gören ve görmeyen şirketlerin kâr payı dağıtımı ayrı usullere tabi tutulmuştur. Payları borsada işlem görmeyen şirketler için kâr payı dağıtım oranı, Tebliğ hükümleri uyarınca belirlenen bağışlar eklenmiş net dağıtılabilir dönem kârının yüzde yirmisinden az olamaz. Payları borsada işlem görmeyen şirketlerin kâr payını tam ve nakden dağıtmaları zorunludur.
Payları borsada işlem görmeyen şirketler, hesaplanan kâr payı tutarının genel kurula sunulacak son yıllık finansal tablolara göre sermayenin yüzde beşinden daha düşük olması veya söz konusu finansal tablolara göre net dağıtılabilir dönem kârının 100.000 TL’nin altında olması durumunda, ilgili hesap dönemi için kâr payı dağıtmayabilir. Bu durum, dağıtmama nedeni ile birlikte SPK"nın özel durumların kamuya açıklanmasına ilişkin düzenlemeleri çerçevesinde kamuya duyurulur.
Özetle; yukarıda anılan istisnai durumun saklı kalması kaydıyla payları borsada işlem görmeyen halka açık şirketler, bağışlar eklenmiş net dağıtılabilir dönem kârının en az %20’sini kâr payı olarak dağıtmak zorundadır.
Kâr Payı Rehberi
Tebliğ m. 13 uyarınca SPK, kâr payı dağıtımına konu edilebilecek kaynaklar ile şirketlerin kâr payı dağıtımına ilişkin bir rehber hazırlayarak kamuya duyurur ve bu rehberi gerektiğinde günceller.
SPK’nın yayımlamış olduğu güncel Kâr Payı Rehberi; kâr payı dağıtımına ilişkin genel esasları, yukarıda bahsedilen kâr payı dağıtım tablosunun matbu formunu ve buna ilişkin açıklamaları içerir. Anılan rehber, mevzuatta öngörülen yükümlülüklere ilişkin detaylı açıklamalar sunar ve örnek şablonlar ile uygulamaya yardımcı olur.
Sonuç
Halka açık şirketlerin kâr payı dağıtımı, ilgili TTK hükümlerinin yanı sıra SerPK ile II.19-1 sayılı Kâr Payı Tebliği’nde düzenlenmekte olup payları borsada işlem gören ve görmeyen halka açık şirketler için farklı düzenlemeler getirilmiştir. Halka kapalı şirketlerden farklı olarak, halka açık anonim şirketlerin kendi kâr payı politikalarını belirlemelerine olanak sağlanmış ve şirketlere esneklik tanınmıştır. Payları borsada işlem gören halka açık şirketlerin esas sözleşmelerinde birinci temettü oranı belirtilmemiş ve birinci temettü dağıtımı öngörülmemişse kâr payı dağıtmalarının zorunlu olmadığı savunulur. Ancak payları borsada işlem görmeyen halka açık şirketler, Tebliğ m.7’de öngörülen koşullarda kâr payı dağıtmakla yükümlüdür.
- Poroy/Tekinalp/Çamoğlu: Ortaklıklar Hukuku I, 2014, s. 630.
- Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, s. 623.
- SerPK m. 19"un Gerekçesi - https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem24/yil01/ss337.pdf (Erişim tarihi: 09.12.2019).
- Karacan, Ali İhsan; Erişir Karacan, Esra: Halka Açık Şirketlerde Kâr Payı Dağıtımı, 2016, s. 198.
- Karacan / Erişir Karacan, s. 221.
- Çonkar, Dr. M. Halil: Halka Açık Anonim Ortaklıklarda Kâr Payı Hakkına İlişkin Bazı Meseleler, 2017, s. 672.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Okumakta olduğunuz bu makale, Erdem & Erdem Exlibris ile çok daha sürdürülebilir bir platforma kavuşmuşken Avrupa Birliği’nin menkul kıymetler piyasaları düzenleyicisi olan Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Otoritesi de (“ESMA”) sürdürülebilirliğe katkıda bulunan bir çalışma yayımladı. 2023-2028 stratejisi...
Halka açık olmayan anonim şirketlerin borsanın girişim sermayesi pazarında (“GSP”) işlem görmek üzere sermaye artırımı yoluyla ihraç edilecek paylarının halka arz edilmeksizin nitelikli yatırımcılara satışı Payları Girişim Sermayesi Pazarı’nda İşlem Görecek Ortaklıklara İlişkin Esaslar Tebliği (II-16.3) (“Tebliğ”) ile...
1987 yılında Birleşmiş Milletler Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından “Ortak Geleceğimiz” (Our Common Future) başlıklı bir rapor yayımlandı. Raporda küresel çevre problemlerinin sebeplerine dikkat çekilirken sürdürülebilirlik kavramı “bugünün ihtiyaçlarının, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını...
İsviçre Finansal Piyasalar Denetleme Kurumu (“FINMA”), 19 Mart 2023 tarihli kararı ile Credit Suisse’in UBS Group AG (“UBS”) ile birleşmesini onaylarken aynı zamanda Credit Suisse’in ihraç ettiği, toplam değeri yaklaşık 17 milyar İsviçre Frangı’nı bulan ve AT1 olarak anılan ilave ana sermaye tahvillerinin kayıtlardan...
Uzun zamandır beklenen Sermaye Piyasası Kurulu’nun (“Kurul”) III – 35/A.2 seri numaralı Kitle Fonlaması Tebliği (“Tebliğ”), 27 Ekim 2021 tarihli ve 31641 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi...
Günümüzün önemli yapılandırılmış finansman ürünlerinden biri olan ipotek teminatlı menkul kıymetler, temelini 18.yüzyıl Prusya’sının Pfandbrief’inden alır. Yedi Yıl Savaşı’nın ardından Kral II. Friedrich, mali gücü savaşlar sonucunda yıpranmış toprak sahibi soyluların malvarlıklarındaki likiditeyi artırmak amacı ile...