Previous Page  252 / 449 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 252 / 449 Next Page
Page Background

BORÇLAR HUKUKU

237

ğünden yararlanmak anlamsız olacaktır. Böyle bir durumda, öngörüleme-

yen durum kısmî ifadan sonra ortaya çıkmış ise aşırı ifa güçlüğü, henüz

ifa edilmemiş kısım üzerinden değerlendirilecektir.

Borçlunun Hakları

Aşırı ifa güçlüğünü tespiti üzerine, TBK m.138’e göre, borçluya iki

temel imkân tanınmıştır:

Sözleşmenin Yeni Koşullara göre Uyarlanmasını İsteyebilir

Bu hak yalnızca mahkemeye başvurularak dava yolu ile kullanılır.

Borçlu, hâkimden uyarlama talep edecek, ancak sözleşmenin uyarlanma-

sı mümkün değil ise diğer hakkını kullanabilecektir. Hâkim, somut olayı

kendiliğinden araştıracak, uyarlama mümkün ise yöntem ve miktarı yine

serbestçe belirleyecektir. Tabi ki bunun tespitinde tarafların arasındaki

çıkar dengesine dikkat etmelidir.

Sözleşmenin Uyarlanması Mümkün Değil ise Dönme Hakkını Kul-

lanabilir

Şayet bu sürekli bir borç ilişkisi doğuran sözleşme ise TBKm.138/1’in

son cümlesinde belirtildiği gibi fesih söz konusu olacaktır. Sözleşmeden

dönmenin mahkeme dışı bir beyan ile de gerçekleşmesi mümkün gözükse

de, uyuşmazlık mahkemeye taşındığında hâkimin bakacağı ilk müessese

uyarlama olacaktır, eğer uyarlama mümkün ise dönme geçersiz sayıla-

caktır. Bu sebepledir ki bu hakkın mahkeme yolu ile kullanılması önerilir.

Sonuç

Sözleşme kurulurken mevcut koşullar öngörülemez şekilde sonra-

dan değişerek tarafların edimleri açısından dengeyi sarsabilir ve taraflar

açısından aşırı ifa güçlüğü doğabilir; bu durum Türk hukukunda da be-

nimsenen ahde vefa (

pacta sunt servanda

) ilkesinin her zaman için adil

olmadığına işaret edebilir.

Böyle durumlarda, değişen koşullar sonucu bozulan risk paylaşımı

dengesi yeniden sağlanmalıdır; bu sebeple de sözleşmenin uyarlanması

müessesesi gündeme gelmektedir.