HUKUK POSTASI 2013
94
sine aykırılık oluşturmaz. Tek borç ilkesi, paysahipliği statüsünden kay-
naklanan yükümlülükleri sınırlamakla birlikte, paysahiplerinin kendileri
bakımından bağlayıcı olan yükümlülükler altına girmelerini engellemez.
Böylece paysahipleri, borçlar hukukuna tabi olan ve paysahipleri arasın-
da bağlayıcı olan yükümlülükler altına girebilecektir.
SHA, geçerli ve tarafları arasında bağlayıcı olup, üçüncü kişiler veya
şirket bağlamında hak veya yükümlülük oluşturmaz. Şirket, sözleşme-
nin hukuki sonuçları bakımından üçüncü kişi konumunda olup, sözleşme
anonim şirket kapsamı dışında kalmakta ve ne şirkete ne de şirket organ-
larına karşı ileri sürülmesi mümkün olmamaktadır
7
.
Sözleşmenin ifasına ilişkin talepler, sözleşmenin şirket veya şirket or-
ganlarına karşı ileri sürülememesine bağlı olarak değişecektir. SHA’nın
ifasına ilişkin olarak, bazı durumlarda, sözleşme hükmünün ifası şirket
organlarının yetki alanı ile ilişkili olabilmektedir. Bu durumda söz konu-
su hükmün ifası, üçüncü kişi konumunda olan şirket organlarından talep
edilemeyecektir.
SHA’nın İhlal Edilmesinin Sonuçları
Özel niteliği ve şirket düzlemi ile arasındaki yakın ilişki nedeniyle,
SHA’nın ihlal edilmesinin sonuçlarının incelenmesi gerekir.
Ele alınması gereken ilk husus, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda
düzenlenen yaptırımların SHA’yı ihlal eden taraf bakımından, söz ko-
nusu ihlalin yaptırımı olarak uygulanması meselesidir. Türk doktrininde
savunulan görüşe göre, bu yaptırımlar kanunla düzenlenen durumlar ba-
kımından öngörülmüş olup sadece bu durumlara ilişkin olarak geçerlidir.
Bu nedenle, SHA’yı ihlal eden taraf bakımından uygulanmaları da müm-
kün olmayacaktır
8
.
Bu tespitin ışığında, SHA’nın ihlali sonucunda uygulanacak yaptırım-
lar, borçlar hukuku kapsamındaki yaptırımlar olacaktır. Bu yaptırımlar;
aynen ifa, tazminat, sinallagmatik sözleşmeler bakımından sözleşmeden
dönme, ve korporatif nitelikli sözleşmeler bakımından da sözleşmenin
7
Okutan Nilsson
, s. 278. Öte yandan, son zamanlarda doktrinde bu sert ayrımın eleştirildiği
görüşler ortaya çıkmaktadır.
8
Okutan Nilsson
, s. 344.