rasını karşılaştırmaları ancak belli ölçüler ve sınırlar dâhilin-
de mümkündür. Dolayısıyla bu hususta tarafların tasarruf yet-
kileri sınırsız değildir. Kaldı ki kiracı, kiralayanın talep ettiği
kira bedelini de ödemek zorunda değildir.”(Yargıtay 3.
H.D.’nin 2.12.2004 tarihli, 2004/13018 E., 2004/13409 K. sa-
yılı kararı)
Kira bedelinin tespiti, devletin sosyal politikasını ilgilendirmekte
olup, tarafların bu konuda serbestçe tasarruf etmeleri mümkün değildir.
Bu nedenle, kira bedelinin tespiti davalarının tahkime elverişli olmadı-
ğı söylenebilir.
Yargıtay ayrıca, kiralanan taşınmazın tahliyesine ilişkin uyuşmaz-
lıkların da tahkime elverişli olmadığı yönünde kararlar vermektedir
3
.
Yargıtay kararlarında, tahliye davalarında sulh hukuk mahkemelerinin
görevli olduğuna ilişkin görev kuralının mevcut olması ve konunun ka-
mu düzenini ilgilendirmesi bakımından uyuşmazlığın hakemler tara-
fından çözümlenmesinin mümkün olmadığını belirtmektedir.
Tacirler Arasında Akdedilen Kira Sözleşmeleri
6570 sayılı Kanun, kiracının daha güçsüz olan taraf olması nede-
niyle, kiracıyı korumaya yönelik hükümler içermektedir. Bilindiği gi-
bi bu kanun; konut ve işyeri kiraları arasında, veya tacirler ve tacir ol-
mayanlar arasında akdedilen kira sözleşmeleri arasında herhangi bir
ayrım yapmamaktadır. Ancak, iki tarafını da tacirlerin oluşturduğu ki-
ra sözleşmelerinde, taraflardan birinin daha güçsüz olduğunu söyle-
mek mümkün değildir.
Almanya ve İsviçre gibi bazı Avrupa ülkelerinde, sadece konut ki-
ralarına ilişkin uyuşmazlıkların milletlerarası ticari tahkimin dışında
tutulmasının söz konusu olduğu belirtilmektedir
4
. Söz konusu ayrımın
yerinde olduğunu söylemek mümkündür. Gerçekten de, ticari kullanım
için yapılan ve taraflarını tacirlerin oluşturduğu kira sözleşmelerinde,
tarafların herhangi birinin diğerine oranla daha güçsüz konumda ve ko-
runmaya muhtaç olması söz konusu değildir.
200
HUKUK POSTASI 2012
3
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 10.07.1970 tarihli, 3170 E., 3032 K. sayılı kararı.
4
HUYSAL
, s. 134.