Nişanlanmaya Şekil Şartı Mı Geldi?
Giriş
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin verdiği iki karar uyarınca “nişanlanma”nın geçerliliği belli bir şekle uyularak yapılmasına bağlıdır. Oysa her iki karar da Türk özel hukukunun temel prensiplerine aykırıdır. Aşağıda önce nişanlanmanın şekli ile ilgili genel kurallara, akabinde de bu kararlara değinilecektir.
Genel Olarak Hukuki İşlemlerde Şekil
Bilindiği üzere, Türk özel hukukunda temel prensiplerden biri sözleşme özgürlüğü prensibidir. Sözleşme özgürlüğü prensibinin alt kollarından biri “şekil serbestîsi”dir. Gerçekten de, Türk Borçlar Kanunu’nun “Genel Hükümler” kısmında yer alan “Sözleşmelerin Şekli” kenar başlıklı 12. maddeye göre “sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir”.
Nişanlanmanın Şekle Tabi Olup Olmaması
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, kanunda aksi öngörülmedikçe, hukuki işlemlerle ilgili bir geçerlilik şeklinin varlığında söz edilemez. Türk Medeni Kanunu’nda nişanlanmanın bir erkekle kadın arasında karşılıklı evlenme vaadiyle olduğu belirtilmiş, bu vaadin ne şekilde yapılacağına dair ise hiçbir şekil şartı aranmamıştır. Doktrinde de nişanlanmanın şekle tabi olmadığı açıkça ve tereddütsüz bir şekilde kabul edilmektedir.
Örnek olarak, Erdem’e göre, “Nişanlanma, tarafların karşılıklı olarak evlenmeyi vaat etmesi, yani taraflardan birinin evlenme teklifini diğer tarafın kabul etmesi ile gerçekleşir. Nişanlanma için kanunda özel bir şekil aranmış değildir. Tarafların evlenme konusundaki iradeleri açık (sözle veya yazıyla) olabileceği gibi örtülü (özellikle iradeyi ortaya koyan davranışlarla) de olabilir. Nişan töreni, yüzük takılması gibi durumlar, sadece tarafların bu konudaki iradelerini göstermeleri açısından dikkate alınır.”[1]
Yine, Dural/Öğüz/Gümüş’e göre, “Evlenme vaadini içeren irade açıklaması, sözle veya yazıyla, açık olarak yapılmış olabileceği gibi, bu arzuyu açıklayan bir davranışla da yapılmış olabilir. Kadın ve erkeğin, hiçbir şey söylemeden nişan yüzüğü takmak için ellerini uzatmaları, evlenme vaadini içeren bir davranıştır. Bunun gibi, bazı kanaat verici davranışlar da evlenme vaadinin varlığı hususunda bir irade karinesi teşkil edebilir. Taraflar arasında uzun süreli, cinsel ilişkiyi içeren birlikteliğin varlığı böyle yorumlanabilir.”[2]
Aynı yazarlara göre, tarafların nişanlanmanın geçerliliğini bir şekle, örneğin – aşağıdaki Yargıtay kararlarında arandığı gibi – bir tören yapılmasına bağlamalarına da bir engel yoktur. Bu, TBK m. 17 anlamında “iradî şekil”dir. Ama bilinmelidir bu halde dahi, tören yapmaktan vazgeçerek hiçbir şekle tabi olmayan bir nişanlanma da gerçekleştirebilirler[3].
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin Nişanlanma İle İlgili Kararları
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 5.3.2018 tarihli ve 12231/2059 sayılı kararına konu olan olayda, Davacı, Davalı’dan, nişanın bozulması sebebiyle maddî ve manevî tazminat talebinde bulunmuştur. Yüksek Mahkeme ise bu kararı şu gerekçe ile reddetmiştir:
“Mahkemece, uyuşmazlığın TMK"nın 121. maddesine dayalı nişanın bozulması nedenine dayalı olduğu belirtilerek, davanın esası hakkında karar verilmiştir.
Nişan; evlenme yaşına gelmiş kız ve erkeğin aileleri ile yakın dostları tarafından yörenin örf ve adetleri doğrultusunda evleneceklerine dair bir çeşit söz vermedir.
Nişanlanma, bir aile hukuku sözleşmesi olup, TMK"nın 118’inci maddesinde düzenlenmiş ve şekil şartı koyulmamıştır. Nişanın hukuken geçerli olması için belli bir ritüel içinde yapılmış olması, nişanın duyurulması (ilan edilmesi) ve aile bireylerinin şahitliği çerçevesinde yapılması gerekmektedir.
Davacı dava dilekçesinde nişanın bozulması nedeni ile kişilik haklarının zedelendiğini iddia ederek, maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuş ise de; taraflar arasında geleneksel anlamda nişan merasimi bulunmadığı gibi, bu husus davacının da kabulündedir.
Somut olayda; taraflar belirli aralıklarla gayri resmi şekilde bir araya gelmiş olup, bu durumda nişandan ve yasal olarak korunması gereken bir birliktelikten söz edilmesi mümkün değildir. Dosya kapsamından tarafların nişanlanmadıkları anlaşıldığına göre, taraflar arasındaki ilişkinin aile hukuku prensiplerine göre değil, borçlar hukuku kurallarına, özellikle de haksız eyleme dair hükümlere göre değerlendirilmesi gerekmektedir.”
Aynı Daire, 4.10.2018 tarihli ve 22515/9548 sayılı kararında da aynı sonuca varmıştır.
Burada hemen belirtmek gerekir ki, kararlardan hiçbirinden, tarafların nişanlanmayı iradî bir şekil şartına tabi tuttukları sonucu çıkarılamaz. Görüldüğü üzere, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi önce nişanlanmanın, bir aile hukuku sözleşmesi olduğunu ve TMK m. 118’de nişanlama ile ilgili bir şekil şartı öngörülmediğini açıkça ifade etmiş; ancak, “nişanın hukuken geçerli olması için belli bir ritüel içinde yapılmış olması, nişanın duyurulması (ilan edilmesi) ve aile bireylerinin şahitliği çerçevesinde yapılması gerekmektedir” diyerek nişanlanmayı bir şekil şartına tabi kılmıştır.
Sonuç
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin nişanlanmanın geçerliliğini nişanlanmanın belli bir ritüel içinde yapılmış olmasına, ilan edilmesine, aile bireylerinin şahitliğine bağlayan kararı, Türk özel hukukundaki ana kural olan şekil serbestisi kuralına – kanunda nişanlanmayı şekle bağlayan bir hüküm bulunmadığı için – açıkça aykırıdır.
[1] Mehmet Erdem: Aile Hukuku, İstanbul 2019, s. 24.
[2] Mustafa Dural/Tufan Öğüz/Mustafa Alper Gümüş: Türk Özel Hukuku, Cilt III, Aile Hukuku, İstanbul 2019, s. 16.
[3] Dural/ Öğüz/ Gümüş, s. 18.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu (“İBBGK”) 2021/5 E. 2023/2 K. sayılı 28.04.2023 tarihli İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı’yla (“Karar”) hukuk davalarında hükümde kanun yolu süresinin hatalı olarak uzun gösterilmesi halinde, hatalı gösterilen süre içerisinde yapılan kanun yolu başvurusunun...
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Macaristan Hükümeti Arasında 06/04/2023 Tarihinde İmzalanan Spor Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanması Hakkında 14.09.2023 tarihli ve 7611 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı 15.09.2023 tarihli ve 32310 sayılı Resmî Gazete’de yayımlandı...
Miras hukukumuzun temeli sayılabilecek olan tereke kavramı, bir kimsenin ölümü sonrasında kendisine ait olan mal, hak ve borçlarının tamamını işaret eden bir kavramdır. Tarih içerisinde insanoğlu kimi zaman dini inanışları gereği geride kalan ve değer atfettiği eşyaları ile gömülürken zaman ilerledikçe terekenin...
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Madencilik Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanması Hakkında 21.07.2023 tarihli ve 7393 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı 22.07.2023 tarihli ve 32256 sayılı Resmî Gazete’de yayımlandı...
Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığı, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası A.Ş. (TKYB) ve Alman Kalkınma Bankası (KfW) Arasında 06.04.2023 Tarihinde İmzalanan Hibe Anlaşması 04.07.2023 tarihli ve 32238 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı...
Miras sözleşmeleri miras bırakanın mirasçısı ya da üçüncü kişiyle gerçekleştirdiği ölüme bağlı tasarruf içeren sözleşmelerdir. Ölüme bağlı tasarruf, miras bırakanın ölümünden sonra hüküm doğurmasını istediği emirlerini içeren bir hukuki işlemdir. Ölüme bağlı tasarruf kavramı iki anlamda kullanılır; maddi...
2023 Yılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşmasının Onaylanması Hakkında 06.06.2023 tarihli ve 7302 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı 07.06.2023 tarihli ve 32214 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı...
28 Nisan 2023 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin (“AYM”) 22.02.2023 tarihli, E.: 2022/155-K.: 2023/38 sayılı kararı (“Karar”) ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (“TMK”) kadının evlendiğinde eşinin soyadını almasını zorunlu kılan 187. maddesinin birinci cümlesi kaldırıldı. Bu çalışmada...
Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı ile Alman Kalkınma Bankası (KfW) Arasındaki Temiz Enerji ve Enerji Verimliliği Önlemleri Projesine Dair 19/3/2018 tarihli Finansman Anlaşması Hakkında Ayrı Anlaşmaya İlişkin Ekli Tadilat Mektubunun Onaylanması Hakkında Karar (Karar Sayısı: 7158) 25 Nisan 2023...
Kuzey Atlantik Antlaşması’na Finlandiya Cumhuriyeti’nin Katılımına İlişkin Protokolün Onaylanması Hakkında 01.04.2023 tarihli ve 7025 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı 02.04.2023 tarihli ve 32151 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı...
Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği Arasında Türkiye Cumhuriyeti’nin Gümrük Alanında İşbirliğine İlişkin Birlik Programı olan ‘Gümrükler’e Katılımı Konusunda Anlaşmanın 1 Ocak 2021 Tarihinden Geçerli Olmak Üzere Onaylanması Hakkında 08.03.2023 tarihli ve 6913 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı 09.03.2023 tarihli...
5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun Geçici 14’üncü Maddesinin Dördüncü Fıkrasında Yer Alan İstisnanın, Kurumların 31.12.2022 tarihli Bilançolarında Yer Alan Yabancı Paralar İtibarıyla da Uygulanması Hakkında 25.01.2023 tarihli ve 6728 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı 26.01.2023 tarihli ve 32085 sayılı Resmi...
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Geçitkale Hava Meydanı Enerji Nakil Hatlarının Deplase Edilmesine İlişkin Protokolün Onaylanması Hakkında Karar (Karar Sayısı: 6647) 06 Ocak 2023 tarihli ve 32065 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi...
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında 14 Nisan 2022 Tarihinde İmzalanan İktisadi ve Mali İş birliği Anlaşması- Ek Anlaşma’nın Onaylanması Hakkında 23.11.2022 tarihli ve 6416 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı 24.11.2022 tarihli ve 32023 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlandı...
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Nijerya Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanması Hakkında 19.10.2022 tarihli ve 6238 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı 20.10.2022 tarihli ve 31989 sayılı Resmî Gazete’de yayımlandı...
Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA II) Kapsamında Akdedilen 2015 Yılı Türkiye İçin Yıllık Eylem Programına Ait Finansman Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına İlişkin Olarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Avrupa Komisyonu Arasında 12.08.2022 ve 31.08.2022 tarihli Mektupların Teatisi Yoluyla İmzalanan...
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı Arasında OECD Ankara Çok Taraflı Vergi Merkezi’nde Çok Taraflı Vergi Programının Uygulanması Hakkında Mutabakat Muhtırasının 1 Ocak 2022 Tarihinden Geçerli Olmak Üzere Onaylanması Hakkında 15.09.2022 tarihli ve...
Sosyal medyanın modern bir kitle iletişim aracına dönüşmesi ile birlikte, reklamcılık ve pazarlama kavramları da yeni bir boyut kazanmıştır. Sosyal medya üzerinden takipçi kitlelerini "etkileyerek" çeşitli ürün ve hizmetleri tanıtan influencer'lar (diğer bir deyişle, sosyal medya etkileyicileri), yeni nesil reklam...
6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci Maddesinin Birinci Fıkrasında Yer Alan Gecikme Zammı Oranının, Her Ay İçin Ayrı Ayrı Uygulanmak Üzere %2,5 Olarak Belirlenmesi Hakkındaki 20.07.2022 tarihli ve 5801 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı 21.07.2022 tarihli ve...
Avrupa Birliği Sığınmacı Mali İmkânı İkinci Dönemi (FRIT-II) Kapsamında İşgücü Piyasasına Geçişin Desteklenmesi Projesi’ne İlişkin Olarak Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası Arasında...
2022 Yılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşmasının Onaylanması Hakkında 23.05.2022 tarihli ve 5596 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı 24.05.2022 tarihli ve 31845 sayılı Resmî Gazete’de yayımlandı...
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fildişi Sahili Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanması Hakkında 23.04.2022 tarihli ve 5520 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı 24.04.2022 tarihli ve 31819 sayılı Resmî Gazete’de yayımlandı...
Anayasa Mahkemesi 29.09.2021 tarihli ve 2018/357 başvuru numaralı kararında (“Karar”) yaptığı inceleme sonucunda, başvurucunun toplu konut yapımı amacıyla kamulaştırılan taşınmazlarının kamulaştırma amacına uygun olarak kullanılmaması...
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (“TMK”) 101. maddesinde tanımlandığı üzere, vakıflar; gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluklarıdır. Vakıflar “ideal amaçlı” tüzel kişilerdir. Bir başka deyişle, vakıflar kazanç paylaşma amacı...