Kur Farklarında KDV
Giriş
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun (“KDVK”) 24. maddesinde, yurt içi hizmet veya mal teslimlerine ilişkin vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirlerin de KDV matrahına dâhil olduğu düzenlenir. Anılan madde kapsamında 7161 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesinde, kur farklarının KDV’ye tabi olduğuna dair bir düzenleme yer almamaktaydı. Bu durum da uygulamada İdare’nin ve mükelleflerin konuya ilişkin farklı uygulamalarına ve vergi ihtilaflarına sebebiyet vermekteydi. Konuya ilişkin açılan davalarda ise genel olarak mükellefler lehine hüküm tesis edilmiş; yani kur farklarının KDV’ye tabi tutulamayacağı yönünde karar verilmişti. Ancak 7161 sayılı Kanun ile Kanun Koyucu söz konusu yargı kararlarının aksine bir düzenleme getirerek yurt içi teslimlerde kur farklarının da KDV matrahına dâhil olduğunu düzenledi.
Bu kapsamda bu makale, kur farklarının KDV karşısındaki durumunu 7161 sayılı Kanun öncesi ve sonrası dönemler ile ilgili yargı kararları kapsamında ele alır.
7161 Sayılı Kanun Öncesi Dönem
7161 sayılı Kanun öncesinde KDV Kanunu’nun 24’üncü maddesinde, aşağıda yazılı unsurların da KDV matrahına dahil olduğu hüküm altına alınmaktaydı:
- Teslim alanın gösterdiği yere kadar satıcı tarafından yapılan taşıma, yükleme ve boşaltma giderleri.
- Ambalaj giderleri, sigorta, komisyon ve benzeri gider karşılıkları ile vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi unsurlar.
- Vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerler.
Dolayısıyla, anılan hüküm kapsamında yurt içi teslimler açısından KDV Kanunu’nun matrah ve matraha dahil unsurları belirleyen hükümlerinde kur farkları ile ilgili özel bir düzenleme yer almamaktaydı. Bu durum da, ilgili maddeler çerçevesinde kur farklarının KDV karşısındaki konumunun belirlenmesine ilişkin olarak farklı görüş ve uygulamaların ortaya çıkmasına neden olmaktaydı. Vergi İdaresi’nin 105 seri no.lu KDV Genel Tebliği ve ardından yayımlanan KDV Genel Uygulama Tebliği’ndeki görüşü ise, bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edildiği işlemlerde, bedelin kısmen veya tamamen vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihten sonra ödenmesi halinde, satıcı lehine ortaya çıkan kur farkı esas itibarıyla vade farkı mahiyetinde olduğu, bu nedenle matrahın bir unsuru olarak KDV’ye tabi tutulması gerektiği yönündeydi.
Yargının Görüşü
Yargı organları verdikleri kararlarda genel olarak;
- Kur farkının KDV’ye tabi olduğu yönünde açık bir yasal düzenleme bulunmaması,
- Kur farkının ekonomik konjonktür gereği negatif de çıkmasının mümkün olması nedeniyle vade farkı olarak kabul edilmesin mümkün olmadığı,
gerekçeleriyle kur farklarının KDV’ye tabi tutulamayacağı yönünde hüküm tesis etmişlerdi.
Öte yandan, Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nin, kur farklarının KDV’ye tabi tutulması gerektiğini düzenleyen bölümünün iptali istemiyle açılan davada da öncelikle Danıştay 4. Dairesi tarafından iptal isteminin reddi yönünde hüküm tesis edilmişti.
Danıştay 4. Dairesi’nin yukarıda belirtilen kararını temyizen inceleyen Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu ise, 13 Aralık 2017 tarih ve E:2017/548, K:2017/606 sayılı kararı ile;
- Matraha dahil edilmesi gereken gelir unsurlarının sayıldığı KDVK’nın 24’üncü maddesinin (c) fıkrasında, kur farkına yer verilmemiş olması,
- Tebliğ ile katma değer vergisi matrahına ilişkin hükümlerin yorum yoluyla genişletilmesinin, vergilendirmenin temel öğelerinin kanunla belirlenmesi gerekliliğini de kapsayan verginin kanuniliği ilkesine aykırılık oluşturması,
gerekçeleri ile Danıştay 4. Dairesi’nin kararını bozdu.
7161 Sayılı Kanun
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun yukarıda detaylarına yer verilen 13 Aralık 2017 tarih ve E:2017/548, K:2017/606 sayılı kararından sonra, kur farklarının KDV matrahına dâhil edilmesi mümkün gözükmüyordu. Ancak beklentilerin aksine ve Danıştay Dava Daireleri Kurulu’nun söz konusu kararı hilafına, 7161 sayılı Kanun ile, yurtiçi teslim ve hizmetlerde KDV matrahına dâhil olan unsurların sayıldığı KDVK’nın 24’üncü maddesine kur farkı ibaresi eklendi. Dolayısıyla, kanunen kur farklarının KDV matrahına dâhil olduğu düzenlenmiş oldu. Bu düzenleme neticesinde de, Danıştay Dava Daireleri Kurulu’nun kararı bir anlamda etkisiz hale getirildi.
Sonuç
7161 sayılı Kanun ile yapılan düzenleme neticesinde KDV Kanunu’nun 24’üncü maddesine kur farkları ibaresi eklenmiştir. Bu kapsamda, gelinen noktada yurt içi teslimlerde kur farklarının da KDV matrahına dahil olduğu açıktır. Bununla birlikte, 7161 sayılı Kanun öncesinde konuya ilişkin mükellefler lehine tesis edilen kararlar ve özellikle Danıştay Dava Daireleri Kurulu’nun tesis etmiş olduğu karar dikkate alındığında, anılan yargı kararlarını etkisiz hale getirecek kanuni düzenlemeler yapılmasının verginin kanuniliği ilkesini zedelediği düşünülür.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
06.02.2023 Tarihinde Meydana Gelen Depremin Yol Açtığı Ekonomik Kayıpların Telafisi İçin Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi İhdası İle Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında 7456 sayılı Kanun (“7456 sayılı Kanun”) 15.07.2023 tarihli ve 32249 sayılı Resmî Gazete’de yayımlandı...
İdari para cezaları için genel usul kanunu olan 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun (“Kanun”) bazı maddelerinin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla, Hazine ve Maliye Bakanlığı (“Gelir İdaresi Başkanlığı”) tarafından hazırlanan B Seri 18 Sıra No.’lu Tahsilat Genel Tebliği...
12 Mart 2023 tarih ve 32130 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7440 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (7440 sayılı Kanun) m. 20 ile şirket birleşmelerinde “borcun aşağı itelenmesi”ne (debt push down) ilişkin yeni ve önemli bir vergisel düzenleme...
19.07.2019 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan 7186 sayılı Kanunu m. 17 ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’na (“BK”) eklenen geçici m. 32 ile finansal güçlük içinde bulunan ancak finans sektörüne olan borçlarının yeniden yapılandırılması yoluyla faaliyetine devam etmesi olanaklı bulunan firmalara...
09.11.2022 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 7420 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ("7420 Sayılı Kanun") ile vergi mevzuatında önemli değişiklikler ve düzenlemeler yapıldı. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’na...
Serbest Bölgeler, ihracata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmek, doğrudan yabancı yatırımları ve teknoloji girişini hızlandırmak, işletmeleri ihracata yönlendirmek ve uluslararası ticareti geliştirmek amacıyla kurulan bölgelerdir. Sayılan amaçların gerçekleştirilebilmesi amacıyla...
15 Nisan 2022 tarih ve 31810 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7394 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun...
Son yıllarda ekonomideki artan dijitalleşme ile birlikte birçok yeni iş modeli ortaya çıkmış ve geleneksel iş modelleri büyük ölçüde değişime uğramıştır. Söz konusu değişim ile birlikte uluslararası işletmelerin elde ettiği gelirlerin vergilendirilmesi konusunda...
22.01.2022 tarih ve 31727 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7351 sayılı Kanun ile (“7351 Sayılı Kanun”) vergi mevzuatında esaslı değişiklikler yürürlüğe girdi. Vergi mevzuatına yönelik değişikliklerin yanı sıra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun...
Sosyal medya, dijital dünya ve internet teknolojisinin gelişmesi ile birlikte ortaya çıkmış ve günümüzde tüm dünyayı önemli ölçüde etkilemiştir. Yeni medyanın baş aktörlerinden biri de sosyal medya içerik üreticileridir. Söz konusu kişiler, sosyal paylaşım ağları üzerinden reklam gelirleri...
1990’lı yıllarda global ekonomi açısından önemli gelişmeler yaşandı. 1900’ların ikinci yarısına geçilirken, Amerika Birleşik Devletleri Merkez Bankası’nın faizleri yükseltmesi ve sıcak paranın yönünü Doğu Asya ülkelerinden batıya çevirmesi, 1998 yılında Asya ülkelerinde yaşanan ekonomik kriz neticesinde...