Davacı ise, icra inkâr tazminatı ve takibin devamı talepli bir itirazın ip-
tali davası açmıştır.
Davayı inceleyen ilk derece mahkemesi, davalının ipotek vererek
borca kefil olması gerçeğini göz önünde bulundurarak, takibin genel
haciz yöntemiyle değil, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılması
gerektiğinden bahisle, diğer davalılar için takibin devamına hükmede-
rek, ipotek veren davalı için davanın kısmen reddine karar vermiştir.
Davacı banka bu hükmü temyiz etmiştir. Bunun üzerine Yargıtay, ipo-
tek akit tablosuna eklenen kefalet hükmünün akıbetine ilişkin bir karar
vermiştir.
Genel İşlem Koşulları Çerçevesinde Yapılan Değerlendirme
TBK 21 uyarınca ipotek sözleşmesinde ipotek verenin müşterek
borçlu ve kefil olarak da sorumlu olduğunu öngören klozların geçerli-
liği, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin (bankanın) karşı ta-
rafa bu klozlar hakkında açıkça bilgi verip içeriklerini öğrenme imkâ-
nı tanıdığını ispatlamasına bağlıdır. Karşı tarafın menfaatine aykırı ola-
rak eklenen hükümler, sözleşmenin niteliğine ve özelliğine yabancı ad-
dolunarak yazılmamış sayılacaklardır
1
.
Yargıtay, ipotek sözleşmesi çerçevesinde ipotek verenin ayrıca
müteselsil kefil olma taahhüdünü bankaların ipotek verene tek taraflı
olarak dayatmış olduğu bir hüküm olarak değerlendirerek, genel kredi
sözleşmelerine eklenen söz konusu hükümlerin genel işlem şartları
kapsamında denetime tabi tutulmasına imkân tanımıştır.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, ipotek akit tablosunda ipotek veren
davalının ayrıca müteselsil kefil olduğuna ilişkin konulan kaydın ipo-
tek sözleşmesinin niteliğine ve özelliğine uygun düşmediğini belirte-
rek bu kaydı genel işlem koşulları kapsamında değerlendirmiştir. Bu
doğrultuda TBK m. 21/II uyarınca, akit tablosunda ipotek verenin ipo-
tek limiti kadar müşterek borçlu ve kefil olduğu kaydını yazılmamış
sayılma müeyyidesine bağlanması gerektiğini belirtmiştir.
248
HUKUK POSTASI 2014
1
Yeni Borçlar Kanununun Getirdiği Başlıca Değişiklikler ve Yenilikler,
Prof. Dr. Turgut. Öz
,
s. 8, İstanbul 2012.