Diğer taraftan, şekil ve hükümleri kanunda zaten belirlenmiş söz-
leşmelerden olan aval ilişkisinde, bu maddenin uygulanıp uygulanama-
yacağı konusu tartışmalı idi. Bu konuda iki görüş vardı. İlk görüşte
olan yazarlar, aval ilişkisinde de bu hükmün uygulanması gerektiğini
savunmaktaydılar. Gerekçe olarak da TBK m.603’ün emredici bir dü-
zenleme olduğunu ve bu düzenlemenin avale uygulanmaması duru-
munda düzenlemeyle öngörülen amaçların, hükmün arkasından dola-
nılarak aşılabileceğini ileri sürmekteydiler. İkinci görüşte olan yazarlar
ise avalin şekil şartlarının TTK’da özel olarak düzenlendiğini, bu ne-
denle TBK m.603’e tabi olmayacağını savunmaktaydılar.
Yargıtay’ın Bu Konudaki Görüşü
Yargıtay 04.07.2013 tarihli bir kararında
3
,
“Türk Ticaret Kanu-
nu’nda taahhüt altına girmek için eşin rızası koşulu düzenlenmemiştir.
Kıymetli evraklar 6102 saylı Türk Ticaret Kanunu’nun 3. maddesine
göre ticari iş sayıldıklarından,Türk Ticaret Kanunu hükümleri karşı-
sında genel hüküm sayılan Borçlar Kanunu 584. maddesinin somut
olayda uygulama yeri yoktur”
diyerek ikinci görüşü benimsemiştir.
Yargıtay, başka bir kararında
4
da, aval ile kefaletin farklarına dik-
kat çekmiş ve yine, TTK’da özel hükümler olması sebebiyle, kambiyo
senetlerinden olan avale de TBK’ nın 603. hükmünün uygulanmayaca-
ğı sonucuna varmıştır.
Sonuç
Eski Borçlar Kanunu döneminde yer almayan “Uygulama Alanı”
kenar başlıklı TBK m. 603, aval konusunda farklı görüşlere yol açmış-
tır. Ancak, Yargıtay’ın yakın zamanda vermiş olduğu kararlar çerçeve-
sinde, anılan bu yeni düzenlemenin, TTK’da özel hükümlerle ele alın-
mış aval ilişkisi açısından bir etki doğurmayacağı sonucuna varılabile-
cektir. Aval, sadece TTK’daki hükümlere tabi olacaktır.
254
HUKUK POSTASI 2014
3
Yargıtay 12. HD; E.2013/16400, K. 2013/25100, T. 4.7.2013.
4
Yargıtay 12. HD; E.2013/10055, K. 2013/24337, T. 27.6.2013.