HUKUK POSTASI 2011
238
edildiği için işçi yararına yorum ilkesini çok daha sıkı bir biçimde uygu-
ladığı görülmektedir.
“
Bozma sözleşmesi (ikale) yasalarımızda düzenlenmiş değildir.
Yargıtay’ın bir kararında, sözleşme özgürlüğünün bir sonucu
olarak daha önce kabul edilen bir hukuki ilişkinin sona erdiril-
mesinin de mümkün olduğu, sözleşmenin doğal yoldan sona er-
mesi dışında tarafların akdi ilişkiyi sona erdirebilecekleri açık-
lanmış ve bu işlemin adı ikale olarak belirtilmiştir.
İşçi ve işveren iradelerin fesih konusunda birleşmesi, bir taraf
feshi niteliğinde değildir. İş Kanununda bu fesih türü yer almasa
da, taraflardan birinin karşı tarafa ilettiği iş sözleşmesinin kar-
şılıklı feshine dair sözleşme yapılmasını içeren bir açıklamanın
(icap) ardından diğer tarafın da bunu kabulü ile bozma sözleş-
mesi ( ikale) kurulmuş olur.
Bozma sözleşmesinde icapta, iş ilişkisi karşı tarafın uygun irade
beyanı ile anlaşmak suretiyle sona erdirmeye yönelmiştir. Bu se-
beple, ikale sözleşmesi akdetmeye yönelik icap, fesih olarak de-
ğerlendirilip, feshe tahvil edilemez.
Bu anlamda bozma sözleşmesinin şekli, yapılması, kapsam ve ge-
çerliliği Borçlar Kanunu hükümlerine göre saptanacaktır. Buna
karşılık iş sözleşmesinin bozma sözleşmesi yoluyla sona erdiril-
mesi, İş Hukukunu yakından ilgilendirdiği için ikalenin yoru-
munda iş sözleşmesinin yorumunda olduğu gibi genel hükümler
dışında İş Hukukunda işçi yararına yorum ilkesi göz önünde bu-
lundurulacaktır.
Bozma sözleşmesinin Borçlar Kanunun 23-31. maddeleri arasın-
da düzenlenmiş olan irade fesadı hallerinin bozma sözleşmeleri
yönünden titizlikle ele alınması gerekir. Bir işçinin bozma söz-
leşmesi yapma konusundaki icap veya kabulde bulunmasının
ardından işveren feshi haline özgü iş güvencesi hükümlerinden
yararlanmak istemesi ve yasa gereği en çok bir ay içinde işe iade
davası açmış olması hayatın olağan akışına uygun düşmez.
İş ilişkisi taraflardan her birinin bozucu yenilik doğuran bir be-
yanla sona erdirmeleri mümkün olduğu halde, bu yola gitme-