vacıyı yönlendirdiği iddiası da ispatlanamamıştır. Öte yandan dava
kredi geri ödemesinin başladığı tarihten yaklaşık 3 yıl 7 ay sonra açıl-
mış olup, ödenen taksitler yönünden talep edenin temerrüde düşmedi-
ği de dikkate alındığında davacının sözleşmeyi benimsediğinin de ka-
bulü gerekir.
”
Aynı dairenin 12.12.2013 tarihli bir diğer kararına göre de
(1042/31247) “
Sözleşmenin uyarlanması davasında davacı, bu riski
önceden öngörebilecek durumda olmasına rağmen dövizle kredi kul-
lanmış bulunmaktadır. Kaldı ki, eldeki dava kredi geri ödemesinin baş-
ladığı tarihten üç yıl sonra açılmış olup, bu durumda davacının sözleş-
meyi benimsediğinin kabulü gerekir. Tüm bu hususlar birlikte değer-
lendirildiğinde dava konusu olayda uyarlama koşullarının bulunmadı-
ğı anlaşılmaktadır. Mahkemece, değinilen bu yönler gözetilerek dava-
nın tümüyle reddine karar verilmesi gerekir.
”
Buna karşılık, Yargıtay’ın aynı dairesinin, kanımızca da haklı ola-
rak, farklı sonuçlara vardığı da görülmektedir. Örneğin 13.06.2014 ta-
rihli bir kararında (16898/18895) aynen şu ifadeler yer almaktadır:
“
Davacı, İsviçre Frangı’na (CHF) endeksli konut finansman kredisi
kullandığını, krediyi kullandığı tarih ile gelinen tarih arasında aşırı
derece kur farkı oluştuğunu bu nedenle kredi taksitlerini ödemede zor
duruma düştüğünü ileri sürerek öncelikle sözleşmenin geçerli olup ol-
madığının tespitini, şayet geçerli olduğu tespit olunur ise sözleşme
şartlarının mevcut duruma uyarlanmasını istemiştir. Dava tarihi itiba-
riyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlükte bulunup, dövizle
borçlanmalarda uyarlama istenebileceği gözetilmelidir. Mahkemece,
dövizle borçlanmalarda Türk Lirasının değer kaybettiğinin kolayca bi-
linebilecek ve öngörülebilecek bir husus olduğu vurgulanmıştır. Ancak,
bu sonucu varılırken, hangi objektif kriterlerin bulunduğu açıklanma-
mış, sadece önceki krizler gösterilmiştir. Talep halinde, sözleşme şart-
larının bir taraf aleyhine, öngörülemez şekilde, aşırı derece değişmesi
durumunda hakime sözleşmeye müdahale etme görevi yüklenmiştir.
”
Sonuç
Görüldüğü üzere, döviz kurundaki değişiklerin, öngörülmezlik un-
surunun varlığı karşısında, TBK m. 138’in uygulanmasını gerektirip
gerektirmeyeceği Yargıtay kararlarında kesin olarak çözümlenmiş bir
BORÇLAR HUKUKU
251