Previous Page  257 / 489 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 257 / 489 Next Page
Page Background

Bu bakımdan, örnek vermek gerekirse 6101 sayılı Kanun’un yürür-

lüğe girdiği tarih olan 01.07.2012’ de on yıllık uzama süresini doldur-

muş bir kira sözleşmesi 01.07.2014 tarihinden itibaren, yine aynı tarih-

te sözleşme uyarınca geriye kalan süresi beş yıldan az olan bir sözleş-

me ise 01.07.2017 tarihinden itibaren kiraya veren tarafından haklı se-

bep olmaksızın, tek taraflı bildirim yoluyla fesih olunabilecektir. Bu

noktada, kiraya verenin bu bildirimi her uzama yılının bitiminden en az

üç ay önce yapması gerektiğini tekrar hatırlatmakta fayda vardır.

Bildirimin Niteliği ve İşlevi

TBK m. 348’de konut ve çatılı işyeri kiralarında fesih bildiriminin

yazılı şekilde yapılması gerektiği, aksi halde geçerli olmayacağı bildi-

rilir. Bu şekil kuralı emredici niteliktedir, aksine sözleşme yapılamaz.

Konut ve çatılı işyeri kiralarında sözleşmenin dava yoluyla feshi

müessesinden farklı olarak bildirim yoluyla fesihte, kira sözleşmesinin

sona ermesi için mahkeme kararı gerekmeyecektir. Bu bakımdan, TBK

m. 347’de düzenlenen bu tek taraflı bildirim bozucu yenilik doğuran

bir etkiye sahiptir ve karşı tarafa varmakla hüküm ifade eder.

Kiraya veren tarafından gönderilen fesih bildiriminin kiracıya

ulaşması ile sözleşmesel ilişki ortadan kalkacak, kiracı haksız işgalci

durumuna gelecektir. Fesih bildiriminin üzerine kiracının taşınmazı

boşaltmaması durumunda iki ihtimal söz konusu olacaktır:

- İlk olarak, sözleşmesel ilişkinin sona ermiş olduğu ve tahliye da-

vası açma nedenlerinin TBK m. 350 ila 354 arasında sayılı oldu-

ğu gerekçeleriyle herhangi bir tahliye davası açılamaması düşü-

nülebilir. Bu durumda kiraya verenin yapması gereken, asliye

hukuk mahkemesinden, fuzuli işgale dayanan bir dava açarak ta-

şınmazın fesih bildiriminden sonra kullanıldığı döneme ait bir

ecrimisil talep etmektir. Mahkeme, ecrimisili kiralanan taşınma-

zın rayiç kira bedeli üzerinden oranlayarak belirlemelidir.

- Diğer ihtimalde ise, ortada bir kira ilişkisinden doğan uyuşmaz-

lık bulunması nedeniyle, HMK madde 4/1 (a) bendi uyarınca

dava konusunun değer ve tutarına bakılmaksızın sulh hukuk

mahkemelerinde tahliye davası açılması değerlendirilebilir.

Sorunun çözümü ise şimdilik uygulamaya bırakılmış gözükmekte-

dir.

BORÇLAR HUKUKU

241