Previous Page  326 / 440 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 326 / 440 Next Page
Page Background

HUKUK POSTASI 2011

312

konutu olarak özgülenen taşınmazın mülkiyetinin devri diğer eşin

rızasına bağlı bir hukuki işlem olarak kabul edilmiştir. (Bilge ÖZ-

TAN, Aile Hukuku, Ankara-2004, s. 207; Ahmet M. KILIÇOGLU,

Türk Medeni Kanunu’nda Diğer Eşin Rızasına Bağlı Hukuksal

İşlemler ve Yasal Alım Hakkı, Ankara-2002, s. 18)

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi III. fıkrası

hükmü ile rıza alınmadan yapılacak işlemleri önleyebilmek ama-

cıyla tapu kütüğüne şerh verilmesi olanağı getirilmiştir. Ancak,

hemen belirtmek gerekir ki, anılan madde ile tapuya güven ilke-

sine bir istisna getirilmiş değildir. (KILIÇOĞLU, s. 20)

Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş

tarafından tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesi

istenilmemiş olsa bile işlem tarafı iyi niyetli üçüncü kişinin ayni

hak kazanımı 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1023. mad-

desi hükmü ile korunmuştur.

Şerhin etkisi ise eşin rızası alınmadan gerçekleştirilen kazandı-

rıcı işlemlerin üçüncü kişinin iyi niyetine rağmen geçersiz sa-

yılacağına yöneliktir. Bu sebeple, yerel mahkemenin tasarruf

yetkisi sınırlamasının şerh ile doğacağı; eş söyleyişle, şerhin bir

“kurucu şerh” olduğuna ve işlem tarafı üçüncü kişinin iyi niyetli

olmasının aranmasına gerek kalmaksızın kazanımının korunması

gerekeceğine ilişkin belirlemesi yerinde değildir.

Bilindiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1023.

maddesi, tapuya güven ilkesini öngörmektedir. 4721 sayılı Türk

Medeni Kanunu’nun 194. maddesi III. fıkrası ise, tapuya güven

ilkesinin aynen sürdürülmekte olduğunun bir ifadesidir. (KILI-

ÇOĞLU, s. 20)”

Anılan ilamdan anlaşılacağı üzere Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, aile

konutu şerhinin kurucu bir şerh olmadığını; ancak TMK m. 194 ile tapu-

ya güven ilkesine de bir istisna getirilmediğini; dolayısıyla tapu kütüğün-

de aile konutu şerhinin bulunmaması halinde, diğer eşin rızası alınmadan

tapuda malik olarak gözüken eş ile işlem yapan üçüncü kişinin ayni hak

kazanımının bu kişinin iyi niyetli olması halinde korunması gerektiğini

kabul etmektedir.