Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı Işığında Avukatlık Kanunu Uyarınca Vekâlet Ücretinin Ödenmesinden Doğan Müteselsil Sorumluluk
Giriş
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu (“YİBGK”) 2017/6 E., 2018/9 K. sayılı ve 05.10.2018 tarihli kararı ile (“YİBGK Kararı”), 1136 sayılı Avukatlık Kanunu"nun 165. maddesinde düzenlenen ve “ücret dolayısıyla müteselsil sorumluluk hâllerinden” olan “sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde” karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan avukatlık ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken akdi vekâlet ücretinin dâhil olmadığına hükmetmiştir. YİBGK Kararı, 20.03.2019 tarihli ve 30720 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır[1].
Bu makalede avukatlık ücreti, avukatlık ücretinin çeşitleri ve avukatlık ücretinin ödenmesinde müteselsil sorumluluk konularına değinilecek olup, daha sonra YİBGK Kararı’nın gerekçesi incelenecektir.
Avukatlık Ücreti ve Çeşitleri
Avukatlık bir kamu hizmetidir. Bununla birlikte, bir ücret karşılığında müvekkiline hukuksal yardım hizmeti sunan avukat ile iş sahibi (müvekkil) arasında bir özel hukuk ilişkisi kurulur. Doktrinde bu ilişkinin, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nda (“TBK”) düzenlenen vekâlet sözleşmesinin özel bir türü niteliğinde olduğu kabul edilir.
Hukuki yardım almak isteyen iş sahibi ile avukat arasında serbestçe kurulan avukatlık sözleşmesi; avukatın hukuki yardımda bulunmayı üstlendiği, iş sahibinin de kural olarak yapılan iş karşılığında avukata ücret ödeme borcu altına girdiği bir sözleşmedir. Avukatlık Kanunu’nun 163. maddesi avukatlık sözleşmesinin kapsamını belirlemekte olup, avukatlık hizmetinin ücret karşılığında yapılmasını zorunlu tutmuştur. Bu çerçevede avukatlık sözleşmesini diğer vekâlet sözleşmelerinden ayıran en önemli unsur avukatlık ücretidir[2].
Avukatlık ücreti, Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinde detaylı bir şekilde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre avukatın iki çeşit ücret alacağı bulunur:
- Akdi vekâlet ücreti: avukat ile iş sahibi arasındaki sözleşme ilişkisinden doğan avukatlık ücretidir.
- Yasal vekâlet ücreti (karşı taraf vekâlet ücreti): yargılama sonunda haklı çıkan taraf yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre hükmedilen ve usul kanunlarınca yargılama gideri niteliğinde olan avukatlık ücretidir.
Avukatlık Ücreti Dolayısıyla Müteselsil Sorumluluk
Avukatlık Kanunu’nun 165. maddesi “(…) sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf avukat ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılırlar” hükmünü havidir. Bu kapsamda müteselsil sorumluluk sadece tarafların sulh olması değil, her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işler için öngörülmüştür.
Uygulamada taraflar, aralarındaki uyuşmazlığı sulh ile sonuçlandırmalarına rağmen mahkemeye bildirmeyerek dava veya icra dosyasını takipsiz bırakabilmekte, ya da anlaşmalarının bir sonucu olarak davacının davadan feragat ettiği ya da davalının davayı kabul ettiği durumlar ortaya çıkabilmektedir. Açık bir sulh sözleşmesinin bulunmadığı bu gibi hâllerde gizli (örtülü) bir sulhun varlığından söz edilir. Gizli sulhun bulunduğu durumlarda da kanun tarafından avukatın ücret alacağından dolayı iş sahibi ile birlikte karşı tarafa müteselsil sorumluluk yüklenmiştir.
Ancak anılan madde hükmü ile anlaşma ile sonuçlanan ve/veya takipsiz bırakılan işlerde avukatın vekâlet ücretinin ödenmesinden hem iş sahibi hem de hasmını sorumlu tutar. Bununla birlikte madde hükmünde bahsi geçen, iş sahibi ve hasmın müteselsil sorumluluğunun yalnızca yasal vekâlet ücretinin (karşı taraf vekâlet ücreti) ödenmesine mi yoksa avukat ile iş sahibi arasında yapılan avukatlık ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken akdi vekâlet ücretinin de mi dâhil olup olmadığı anlaşılamaz. YİBGK Kararı ise bu konuya açıklık getirir.
YİBGK Gerekçeleri
YİBGK Kararı, Avukatlık Kanunu’nun 165. maddesindeki sorumluluğun kapsamına akdi vekâlet ücretinin dâhil olmadığını belirtmiştir. Kararın gerekçesinde şu hususlar belirtilmiştir:
- Belli bir hukuki yardım karşılığında avukat ile iş sahibi arasında yapılan sözleşme ilişkisinden kaynaklanan "akdi vekâlet ücretinden" dolayı bu ilişkinin tarafı olmayan, koşullarını belirleme imkânına sahip bulunmayan üçüncü kişi konumundaki karşı tarafın/hasmın sorumlu tutulması, borçlar hukukunun en temel prensiplerinden biri olan sözleşmelerin nispiliği ilkesine ve Anayasa"nın 48. maddesinde koruma altına alınan sözleşme özgürlüğü ilkesine aykırılık teşkil eder.
- Hukuk güvenliği ilkesi, yürürlükteki mevzuatın süreceğine duyulan güveni de içerir. Bu çerçevede bir davada sulh olan veya her ne suretle olursa olsun uyuşmazlığı anlaşmayla sonuçlandıran kişinin, borç ilişkilerinin nispiliği ilkesi karşısında, tarafı olmadığı bir sözleşmeden doğan vekâlet ücretini ödemek zorunda kalacağını öngörmesi beklemez. Dolayısıyla akdi vekâlet ücretinin iş sahibi ile hasmın müteselsil sorumluluğu kapsamında bulunduğunun kabul edilmesi hukuk güvenliği ilkesini de zedeler.
- Ayrıca vekâlet ücreti; avukatın yaptığı hukuki yardımının karşılığı olan bir meblağ veya değeri ifade eder. Buna nedenle, avukattan hiç bir hukuki yardım almayan hasmın, karşı yanın yaptığı sözleşmeden doğan vekâlet ücreti nedeniyle onun avukatı lehine müteselsilen sorumlu tutulması, avukatlık ücretinin mahiyet ve amacına da uygun düşmez.
- Son olarak, sulh müessesesi dava açılmakla bozulan toplumsal barış ve huzurun yeniden tesis edilmesini sağlar, tarafların bir an önce hak ve alacaklarına kavuşmasını da temin eder. Ayrıca 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda hâkimin tarafları sulhe davet edeceği düzenlenerek sulh teşvik edilir. Usul hukuku bakımından bu kadar önemli bir kurumun önüne sözleşmenin tarafı olmayan kişinin (hasmın) akdi vekâlet ücretinden sorumlu tutulması şeklindeki bir engelin konulması da doğru değildir.
YİBGK, yukarıda anılan gerekçeler ile “Avukatlık Kanunu"nun 165. maddesinde düzenlenen “ücret dolayısıyla müteselsil sorumluluk” hâllerinden olan "sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde" karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken "akdi vekâlet ücretinin" dâhil olmadığı” sonuç ve kanaatine varmıştır.
Karşı Oy Gerekçeleri
YİGBK Kararı’na karşı üç adet karşı oy gerekçesi kaleme alınmıştır. Bunlardan ilkinde Avukatlık Kanunu’nun; avukatlık sözleşmesi, avukatlık ücreti ve ücretten müteselsil sorumluluk konularım düzenleyen sırasıyla 163, 164 ve 165. maddelerinin kanunda belli bir sıra ve sistematiği takip ederek dizilmesi, ayrıca 165. maddenin vekilin devre dışı bırakılması halinde, ücretini tahsil etmesi için getirilmiş bir müeyyide maddesi de olduğu dikkate alındığında, 165. maddenin gayet açık olduğu; kanun boşluğu olmadığı ve maddenin mevcut haliyle yoruma muhtaç yönü de bulunmadığı belirtilmiştir. Bu durumda 165. maddenin akdi vekalet ücretini kapsamadığını kabul etmek, yasanın açık hükümlerinin, yorum yoluyla başka bir anlam verilecek şekilde değiştirilmesi sonucunu doğurur, bu da özel bir kanun olan Avukatlık Kanunu’nun çıkarılış amacına, yazılış tekniğine ve sistematiğine uygun düşmez görüşü savunulur.
İkinci karşı oy yazısında ise, bazı kanuni düzenlemelerde sözleşmenin tarafı olmayanların da tarafı olmadıkları sözleşmelerden sorumluluğu düzenlendiği bunlardan birinin de Avukatlık Kanunu’nun 165. maddesi olduğu, kaldı ki, tarafın avukatı ile yaptığı sözleşmede kararlaştırılan akdi vekâlet ücretinin hasım tarafından ödenmesi halinde her zaman avukatlık sözleşmesinin tarafına rücu edilebileceğinden herhangi bir mağduriyet veya haksızlık da söz konusu olmayacağı belirtilmiştir.
Son karşı oy yazısında ise, Avukatlık Kanunu madde 165"teki "avukat ücreti" tabirinin, müvekkil yönünden hem akdi, hem de yargılama gideri olarak hüküm olunacak tarife uyarınca ücreti, buna karşılık, sulha katılan karşı taraf yönünden ise sadece yargılama gideri olarak hüküm olunacak tarife uyarınca ücreti kapsadığına ilişkin görüş bildirilmiştir.
Sonuç
YİBGK Kararı ile Avukatlık Kanunu"nun 165. maddesinde düzenlenen “sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde” karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan avukatlık ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken akdi vekâlet ücretinin dâhil olmadığına hükmetmiştir.
[1] Bkz. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2019/03/20190320-8.pdf
[2] TBK"nın 502. maddesinin son fıkrasında, sözleşme veya teamül varsa vekilin ücrete hak kazanacağı belirtilerek, vekâlet sözleşmesinde ücretin zorunlu olmadığı öngörülmüşken, avukatlık sözleşmesinde asıl olan vekâlet görevinin bir ücret karşılığında yapılmasıdır. Sözleşmenin ücretsiz yapılması hâlinde durumun baro yönetimine bildirilmesi gerekmektedir.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Hukukumuzda kesinlik sınırı istinaf ve temyiz kanun yollarına başvurulabilmesi için kanunla öngörülmüş olan parasal sınırlardır. Alacak miktarı veya dava değeri bu belirtilen parasal sınırların üstünde olan ilk derece ve istinaf mahkemeleri kararlarına karşı bir üst mahkemeye başvurma imkanı mevcutken, parasal...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay Hukuk Daireleri arasında, henüz ifa zamanı gelmemiş bir alacak için açılmış bir davada, mahkeme tarafından ifa zamanı henüz gelmediği gerekçesiyle usulden mi yoksa esastan mı ret kararı verilmesi ve buna bağlı olarak tayin edilecek avukatlık ücretinin maktu veya...
Islah genel anlamda, tarafların iddia ve savunmanın değiştirilmesi yasağına bir istisna olarak öngörülmüştür ve bu yasak sebebiyle gerçekleştiremedikleri usuli işlemleri kısmen veya tamamen düzeltmelerine denir. Islah, tek taraflı ve açık bir irade beyanıdır ve...
Belirsiz alacak davasının koşulları son dönemde sıkça Yüksek Mahkeme’nin inceleme ve değerlendirmesine konu olmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da 07.07.2021 tarihinde verdiği 2021/485 E., 2021/971 K. sayılı kararında (“Karar”), kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacağına ilişkin...
Kanun yolları, mahkeme kararlarının denetlenerek yargılama hatalarının giderilmesini sağlaması açısından hukuk devletinin vazgeçilmezidir. Ancak, uyuşmazlıkların bir noktada sonlandırılması ve kararların kesinleşmesi gerekir. Bu Hukuk Postası makalesinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu...