Previous Page  162 / 476 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 162 / 476 Next Page
Page Background

sınırlamaları da kapsar. Dolayısıyla, Kurul’a yan sınırlamalara ilişkin

ayrı bir başvuruda bulunulması gerekmez.

Bununla beraber, birleşme veya devralma işlemi 2010/4 sayılı Teb-

liğ’de öngörülen eşikleri aşmıyor ise, rekabet yasağı sözleşmesinin bir

yan sınırlama olup olmadığının değerlendirilmesi esas itibarıyla işlem

taraflarına aittir. Taraflar, Kılavuz’daki bilgiler çerçevesinde, araların-

da öngördükleri rekabet yasağı sözleşmesinin bir yan sınırlama olup

olmadığını, başka bir ifadeyle, hukuka aykırı olup olmadığını kendile-

ri değerlendirir.

İşlem taraflarının talepte bulunması halinde, Kurul, Kılavuz’da ya

da önceki kararlarında ele alınmamış, yeni bir yönü bulunan sınırlama-

ları, birleşme veya devralma kararlarında değerlendirir.

Sonuç

Birleşme veya devralma işlemlerinde rekabet yasağı sözleşmeleri

kilit bir rol oynar. Nitekim bu tür işlemlerin bazılarında rekabet yasağı

öngörülmezse, yapılan yatırım anlamsız kalır ve ekonomiye herhangi

bir katkı sağlanmamış olur. Başka bir anlatımla, rekabet hukukunun

amacı gerçekleşmez.

Bu kapsamda, yan sınırlamaların, Avrupa Birliği hukukuna uygun

olarak, öncelikle 2010/4 sayılı Tebliğ’de öngörülmesi, sonra da Kıla-

vuz’da açıklanması yerinde oldu.

Bununla beraber, Kılavuz’un yan sınırlamalara ilişkin bölümü ol-

dukça özettir ve Kurul kararlarına atıflar çok azdır. Oysa Kılavuz’da

rekabet yasağı sözleşmesinin bir yan sınırlama olup olmadığının de-

ğerlendirilmesinin işlem taraflarına ait olduğu yer alır. Bu halde, Kıla-

vuz işlem taraflarına gerçek anlamda kılavuzluk etmez ve işlerini ko-

laylaştırmaz. Ayrıca, Kılavuz’un bazı bölümleri doğrudan Avrupa Bir-

liği Duyurusu’ndan alınmış olup, kötü tercüme edilmiştir. Bu nedenle,

Kılavuz’un yeniden ele alınmasının gerekli olduğu görüşündeyim.

148

HUKUK POSTASI 2012