Konkordato Komiserinin Nitelikleri ve Görevleri
Giriş
7101 sayılı İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (“7101 Sayılı Kanun”) ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda (“İİK”) konkordato kurumuna ilişkin yapılan değişiklikler doğrultusunda konkordato komiserinin nitelikleri ve görevlerine ilişkin düzenlemeler yapıldı.
Konkordato komiserinin nitelikleri ve görevlerine ilişkin düzenlemelerin doğru anlaşılması ve etkili biçimde uygulamaya yansıtılması konkordato kurumunun doğru işletilebilmesi açısından büyük önem taşır. Zira konkordato komiseri, konkordato sürecinin başarıya ulaşmasındaki en etkili organlardan biridir. Komiser konkordato sürecinin başlangıcından konkordato projesinin mahkemeye sunulmasına kadar tüm süreçte borçlunun malvarlığını korumaya yönelik tedbirler almak, mahkemeyi sürecin gelişimi ile ilgili bilgilendirmek ve konkordato mühletinin uzatılması veya kaldırılması kararının alınmasında mahkemeyi yönlendirmek gibi kritik görevler üstlenir.
Konkordato Komiserinin Nitelikleri
Konkordato komiseri, konkordato sürecinde kanunda öngörülen görevleri yapan bir kamu görevlisi olarak nitelendirilir[1]. Konkordato komiserinin nitelikleri, Konkordato Komiserinin Niteliklerine ve Alacaklılar Kurulunun Zorunlu Olarak Oluşturulmasına Dair Yönetmelik (“Yönetmelik”) m. 4 hükmünde düzenlenir. Buna göre komiserin;
- Türk vatandaşı olması,
- Gerekli tecrübeye sahip olması[2],
- Tam ehliyetli olması,
- İflas etmemiş olması,
- Son üç yıl içinde görevin gerektirdiği özen yükümlülüğüne uymadığından dolayı konkordato komiserliği görevine son verilmemiş olması,
- Görevlendirildiği tarih itibarıyla disiplin yönünden meslekten veya memuriyetten çıkarılmamış ya da sanat icrasından veya mesleki faaliyetten yasaklanmamış olması,
- Kamu hizmetinden yasaklı olmaması,
- Fiilen yürütmekte olduğu mesleğinin ilgili mevzuatında konkordato komiserliğini yürütmesine engel bir hüküm bulunmaması,
- Maddenin (ğ) fıkrasında sayılan suçlardan mahkûm olmaması,
- Terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı olmaması, gerekir.
İlgili maddenin ikinci fıkrasında konkordato komiseri olarak üç kişinin görevlendirilmesi halinde, seçilecek komiserlerden birinin hukukçu ve birinin de yeminli mali müşavir olmasının tercih edileceği belirtilir. Ayrıca öğretide, atanan üçüncü komiserin borçlunun çalıştığı sektörde uzmanlık ve deneyimi olan birisi olmasının yararlı olacağı da vurgulanır[3]. Nitekim komiserin hangi işlemlere onay vereceğine bilinçli ve ilgili ticaret dalının gerekliliklerine uygun bir şekilde karar vermesi, geçici mühlet sırasında karlı işlemler yapılmasını sağlayarak konkordato kurumunun borçlunun mali durumunu iyileştirme amacına hizmet eder.
13 Kasım 2018 tarihli Kanun Teklifi ile Konkordato Komiserinin Niteliklerine İlişkin Öngörülen Değişiklikler
Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun Teklifi’nde (“Kanun Teklifi”) konkordato komiserinin niteliklerine ilişkin birtakım değişiklikler öngörülür. Kanun Teklifi’nin İİK m. 287(3) hükmünde değişiklik yapan 14. maddesi uyarınca, üç komiser görevlendirilmesi durumunda komiserlerden biri, mahkemenin bulunduğu ilde faaliyet göstermek kaydıyla Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (“Kurum”) tarafından yetkilendirilmiş ve sorumlu denetçi olarak onaylanmış bağımsız denetçiler arasından seçilir.
Kanun Teklifi’nin İİK m. 290 hükmünün beş ve altıncı fıkralarında değişiklik öngören 15. maddesine göre komiserler, bilirkişilik bölge kurulları tarafından oluşturulan komiser listesinden seçilir. Listeye kayıt için Adalet Bakanlığı tarafından izin verilen kurumlardan alınacak eğitimin tamamlanmış olması şartı aranır. Kurum, komiser olarak görevlendirilebilecek, yetkilendirilmiş ve sorumlu denetçi olarak onaylanmış bağımsız denetçileri, liste halinde bilirkişilik bölge kurullarına bildirir.
Bunun yanı sıra, ilgili düzenleme ile bir kişinin eş zamanlı olarak geçici komiser veya komiser olarak görev yapabileceği dosya sayısı beş ile sınırlandırılır. Tasarının kanunlaşması halinde, Yönetmelik m. 4(3) hükmündeki aynı yöndeki hüküm kanunla da düzenlenmiş olacaktır.
Geçici Mühlet Sırasında Komiserin Görevleri
Türk hukukundaki düzenlemeye kaynaklık eden İsviçre İcra ve İflas Kanunu’nda (“İsviçre İİK”) istisnai hallerde geçici komiser atanmayabileceği öngörülmüş olmasına rağmen Türk hukukunda geçici mühlet sırasında komiser atanması zorunlu tutulmuştur. Geçici komiser atanması zorunluğunun isabetli olduğu savunulmaktadır[4]. Zira geçici mühlet sırasında borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanmamış olması nedeniyle komiser atanması alacaklıların menfaatinin korunması açısından önem arz eder. Ayrıca, komiser onayıyla yapılan işlemlerin konkordatoya tabi olmaması nedeniyle geçici mühlet sırasında komiser atanması borçluya bu dönemdeki ticari işlemlerinde hareket kabiliyeti tanır.
Mahkeme tarafından bir komiser atanabileceği gibi olayın şartlarının gerektirmesi halinde üç komiser de atanabilir. Bunun için borçlunun mali durumunun birden fazla komiser atanmasını karşılayabilmesi gerekir.
Geçici komiser atanması kararına karşı kanun yolu (istinaf) kapalıdır. Türk hukukundaki bu düzenleme komiser atanması kararına karşı kanun yolunun açık olduğunu düzenleyen İşviçre İİK düzenlemesinden ayrılır. Komiser atanması kararına karşı kanun yolunun kapalı olmasının yaratabileceği sorunların önüne geçmek amacıyla öğretide borçlu ve alacaklıların talebiyle komiserin mahkeme tarafından görevden alınabilmesi gerektiği savunulur[5]. Konkordato komiserinin atanmasına ilişkin kararın bir çekişmesiz yargı işi olması nedeniyle asliye ticaret mahkemesi, komiser atamasına ilişkin kararını geri alabilir.
Konkordato komiserinin geçici mühlet aşamasındaki başlıca görevleri, ön projenin makul ve gerçekleştirilebilir olup olmadığını incelemek ve borçlunun işlemlerini denetleyerek malvarlığının eksilmesine engel olmaktır. Mahkemenin işin niteliğine göre konkordato komiserine daha ayrıntılı görevler vermesi de mümkündür. Bunun yanı sıra, konkordato komiserinin geçici mühlet sürecindeki gelişmelere ilişkin mahkemeye raporlama yapması gerekir. Geçici mühlet sırasında ön projenin başarıya ulaşamayacağının belli olması halinde, komiserin mahkemeyi bu konuda bilgilendirmek için mühlet süresinin sonuna kadar beklemesi doğru olmaz[6].
Kesin Mühlet Sırasında Konkordato Komiserinin Görevleri
İİK 287/3 hükmü uyarınca kesin mühlet sırasında konkordato komiseri atanması zorunludur. Bu zorunluluğun başlıca nedeni, on sekiz aya kadar uzayabilen kesin mühlet sırasında borçlunun malvarlığının ve alacaklıların menfaatinin korunmasının güvence altına alınması gereğidir.
Kesin mühlet kararının verilmesinden sonra, yeni bir görevlendirmenin gerekli görülmemesi halinde, geçici komiser görevine devam eder. Kesin mühlet aşamasında da komiser atanmasına ilişkin mahkeme kararına karşı kanun yolu kapalıdır. Diğer taraftan, komiserin işlemlerine ilişkin olarak şikâyet yoluna gidilmesi mümkündür. Bunun yanı sıra, komiserin kesin mühlet içindeki işlemleri alacaklılar kurulunun denetimine tabidir. Alacaklılar kurulunun zorunlu bir organ olmaması nedeniyle, alacaklılar kurulunun olmadığı konkordato süreçlerinde de hukuki dinlenilme hakkının korunması amacıyla mahkeme, alacaklıların komiserin işlemlerine ilişkin şikayetlerini dikkate almalıdır.
Kesin mühlet sırasında komiserin başlıca görevleri; borçlunun faaliyetlerine nezaret etmek (İİK m. 290/2/b), ilan yaparak alacaklıları alacaklarını bildirmeye davet etmek (İİK m.2 99), bildirilen alacakları inceleyerek bu konuda rapor hazırlamak (İİK m.290/2/a), ara raporlar hazırlayarak mahkemeyi bilgilendirmek (İİK m. 290/2/d), projeyi müzakere etmek için alacaklıları toplantıya çağırmak (İİK m. 301), alacaklılar kuruluna başkanlık yapmak ve kurula rapor sunmaktır (İİK m. 302/1). Ek olarak, konkordato komiseri borçlunun malvarlığının defterini tutmak ve değerlendirmesini yapmakla yükümlüdür. Bu şekilde konkordato teklifi ile borçlunun malvarlığının orantılı olup olmadığı tespit edilebilir. Bu süreçte, rehinli alacaklılardan alacağını rehinle karşılayamayanlar, alacak ve alacaklılar çoğunluğunun hesabında dikkate alınır.
Komiserin borçlunun faaliyet alanına ilişkin uzmanlığının bulunması, komiserin borçlunun faaliyetlerine nezaret ederken borçlunun malvarlığının korunması ile borçluya hareket serbestisi tanınması arasında uygun bir denge bulabilmesini sağlar. Borçlunun faaliyet alanına hâkim bir komiser; hangi işlerin işletmenin olağan faaliyetlerine girip, hangilerinin olağanüstü nitelik taşıdığına ve izne/icazete tabi olmaksızın gerçekleştirilmesi halinde alacaklıların menfaatinin zarar görmesine neden olabileceğine isabetli olarak karar verebilir. Bu süreçte mahkemeye ve borçluya da önemli görevler düşmektedir. Borçlu, komiserin denetim görevini yerine getirebilmesi için ihtiyaç duyduğu tüm bilgileri komisere sağlamakla yükümlüdür. Komiser bu konuda borçluyu yönlendirebilir ve kendisine gerekli talimatları verebilir. Mahkemenin de hangi işlemlerin komiserin iznine tabi olacağını sürecin başında olabildiğince ayrıntılı bir şekilde belirlemesi üçüncü kişilerin hukuk güvenliğinin korunması açısından yararlı olabilir.
Borçlunun hangi işlemlerinin komiser onayına tabi olacağının isabetli olarak belirlenmesi, borçluya rutin işlemlerini gerçekleştirmek için hareket serbestisi tanır. Borçlunun bu hareket serbestisine sahip olması işletmenin faaliyetine kesintisiz olarak devam edebilmesi ve ticari hayatın gerektirdiği hızda işlem yapabilmesini sağlayarak konkordatonun borçlunun malvarlığını iyileştirme işlevini yerine getirmesinde etkili olur.
Bu süreçte komiser, malvarlığının korunması için gerekli görmesi halinde borçlunun hesaplarına bloke konulması, tasarruf yetkisinin kısıtlanması gibi ilave tedbirler de öngörebilir.
Borçlunun komiserin bağlayıcı talimatlarına aykırı olarak hareket etmesi halinde komiser mahkemeden konkordato mühletinin kaldırılmasını talep edebilir. Komiserin bu yöndeki talebine karşı borçlunun şikâyet yoluna başvurması mümkündür.
Konkordatonun Tasdiki Aşamasında Konkordato Komiserinin Görevleri
İİK m. 302(8) hükmü uyarınca, komiser alacaklılar için iltihak süresinin bitiminden itibaren en geç yedi gün içinde konkordatoya ilişkin bütün belgeleri, konkordato projesinin kabul edilip edilmediğine ve tasdikin uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporu ile birlikte mahkemeye verir. Öğretide, konkordato komiserinin raporunu mahkemeye sunmasına ilişkin sürenin kesin olduğu ve komiserin süresi içinde mahkemeye başvurmaması halinde tasdik talebinin incelenmeden reddedileceği savunulmaktadır[7]. Raporunu konkordato mühleti içinde hazırlayıp mahkemeye sunmayan komiser, borçlunun bu nedenle uğradığı zarardan, genel hükümler çerçevesinde sorumlu olur[8].
Tasdik başvurusunda konkordato komiseri, konkordato sürecini ve borçlunun malvarlığındaki değişimi en başından itibaren özetleyen bir rapor hazırlamalıdır. Bu raporda komiser İİK m. 305 kapsamında öngörülen tasdik koşullarının mevcut olup olmadığını inceler.
Sonuç
Görüldüğü üzere konkordato komiseri konkordato sürecinde borçlu, alacaklılar ve mahkeme arasında bir köprü görevi görür ve sürecin her aşamasında denetim ve bilgilendirme faaliyetleri yürütür. Özellikle komiserin borçlunun faaliyetlerine nezaret etme görevini etkin bir şekilde yerine getirmesi konkordato sürecinde, hem borçlunun hem de alacaklıların menfaatlerinin korunmasını sağlar. Bu nedenle konkordato komiserliği görevinin bilinçli ve etkin bir şekilde işletilebilmesi 7101 Sayılı Kanun’la öngörülen konkordato kurumunun ekonomik işlevini gerçekleştirebilmesi açısından büyük önem taşır.
[1] Altay, Sümer; Eskiocak, Ali:7101 Sayılı Kanun’la Yapılan Düzenlemelerin Işığında Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku, 4. Bası, İstanbul 2018, s.142.
[2] Konkordato Komiserinin Niteliklerine ve Alacaklılar Kurulunun Zorunlu Olarak Oluşturulmasına Dair Yönetmelik m.4/1/c: “En az dört yıllık lisans eğitimi veren fakültelerden veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen yurtiçindeki veya yurtdışındaki öğretim kurumlarından mezun olmak ve beş yıldan az olmamak üzere mesleki tecrübeye sahip bulunmak”.
[3] Pekcanıtez, Hakan; Erdönmez, Güray: 7101 Sayılı Kanun Çerçevesinde Konkordato, İstanbul 2018, s. 37.
[4] Pekcanıtez; Erdönmez,, s. 35.
[5] Pekcanıtez; Erdönmez, s.39.
[6] Pekcanıtez; Erdönmez, s.40.
[7] Pekcanıtez; Erdönmez, s. 119.
[8] Altay; Eskiocak, 143.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.