Çekişmeli Alacak Davasında (İİK m.308/b) Dava Şartı Olan Zorunlu Arabuluculuk
Giriş
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda (“İİK”) 285 vd. maddelerinde düzenlenen konkordato kurumu ile borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya ödeyememe tehlikesi altında olan borçlular için iflas öncesinde borçlarını yeniden yapılandırma ve iflas riskini bertaraf etme imkânı getirilmiştir. 2018 yılında yapılan kapsamlı Kanun değişikliği ile konkordato kurumuna işlerlik getirilmiş ve ülkenin yaşadığı ekonomik darboğazda borçluların iflası büyük ölçüde engellenmiştir. Bilindiği üzere konkordato projesinin hazırlık aşamasında İİK m.288 uyarınca kendisine çağrı yapılan alacaklılar alacaklarını bildirmekte, İİK m.300 uyarınca ise borçlu, bildirilen alacaklar hakkında beyanda bulunmaktadır. Bu kapsamda borçlu kimi alacaklara itiraz ederek bu alacakları çekişmeli hale getirebilmektedir. İİK m.308/b ise çekişmeli hale gelen ve bu nedenle konkordato planının dışında kalan alacakların sahiplerine bir dava hakkı tanımaktadır. Buna göre çekişmeli alacak sahipleri, konkordato tasdik kararının ilanı tarihinden itibaren bir ay içerisinde dava açarak çekişmenin ortadan kaldırılmasını talep edebilirler.
Davanın ve dava sonucunda elde edilecek menfaatin mahiyeti gereği açılacak bu davanın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m.5/A uyarınca dava şartı olarak zorunlu arabuluculuğa tabi olup olmadığı tartışma konusu olmaktadır. Kanun bu soruna değinmediği gibi Bölge Adliye Mahkemeleri de birbirine taban tabana zıt kararlar vermektedir. Yargıtay’ın her ne kadar bu konuya dair verilmiş ve yayınlanmış 2 kararı[1] mevcut ise de bir içtihattan bahsedebilmek için henüz erkendir.
Çekişmeli Alacak Davasının Niteliği
Çekişmeli alacak davasının hukuki nitelik itibariyle bir tespit mi yoksa eda davası niteliğinde mi olduğu, bu makalemizin konusu olan davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olup olmadığı sorusunun yanıtında önemli bir yer tutmaktadır.
Davanın niteliği öğreti içerisinde çeşitli açılardan ele alınarak tartışılmıştır. Öğreti ekseriyetle davanın konkordato ile ilişkili ancak genel hükümlere göre görülen bir eda davası olduğu yönünde ittifak içerisindedir. Berkin, çekişmeli alacak davasına yönelik görüşünü ortaya koyarken bu davayı itirazın iptali davasına benzetmiş, davacının davayı açmaktaki amacının davalı tarafın alacağı çekişmeli hale getiren itirazının ortadan kaldırmak olduğunu savunmuştur.[i] Kuru’ya göre çekişmeli alacak davası bir alacak davası gibi değerlendirilirken[2] Atalı/Ermenek/Erdoğan’a göre ise belirli bir paranın konkordato hükümlerine göre tahsili amacı taşıyan bir eda davasındır.[3]
Unutulmamalıdır ki bu davaya konu olan alacak konkordatoya tabi bir alacaktır. Bu nedenle nasıl ki konkordatoya tabi bir alacak için konkordatonun tasdikinden önce açılmış ve sonuçlanmış bir dava neticesinde alınan ilam sahibi alacaklı alacağını ancak konkordato şartlarına göre alabiliyor ise burada da alacaklı konkordatoya tabi olan fakat tasdikten sonra açmış olduğu dava neticesinde aldığı ilama dayalı alacağını konkordato tasdik şartları içerisinde tahsil edebilecektir.[4]
İİK m.308/b’de düzenlenen çekişmeli alacak davasının, genel hükümlere göre görülmesi ve bir miktar paranın konkordato hükümlerine göre davacıya ödenmesi ile sonuçlanması nedeniyle bu davanın TTK m.5/A ile getirilen dava şartı olan zorunlu arabuluculuğa tabi olup olmadığı sorunu ortaya çıkmaktadır.
Konu Hakkında Verilen Yargı Kararları
Çekişmeli alacak davasının, dava şartı olan zorunlu arabuluculuğa tabi olup olmadığı konusu ülkedeki pek çok Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ele alınmıştır. Mahkemeler, görüşleri itibariyle birbirlerinden ayrışmaktadır. Bir kısım Bölge Adliye Mahkemesi, davanın sonucunda verilen ilam ile davacının bir miktar paranın tahsilini talep edebilmesi nedeniyle davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olması gerektiğini düşünürken bir kısım Bölge Adliye Mahkemesi ise her ne kadar davanın konusu bir miktar paranın tahsili olsa da yapılacak ödemenin konkordato planı ile sıkı sıkıya bağlı olmasını gerekçe göstererek çekişmeli alacak davasının arabuluculuğa tabi tutulamayacağını değerlendirmektedir.
Bölge Adliye Mahkemelerinin bu farklı görüşlerini değerlendirmek üzere Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin birer kararı örnek olarak seçilmiştir.
İstanbul Bölge Adliyesi vermiş olduğu kararında[5] İİK m.308/b’deki çekişmeli alacak davasının itiraz ile çekişmeli hale gelen alacağın konkordato nisabına dahil edilmesi talepli ve genel hükümlere göre görülmesi gereken ticari nitelikli bir alacak davası olduğunu değerlendirmiştir. Buradan hareketle Mahkeme, TTK m.5/A hükmünün İİK m.308/b’de düzenlenen davayı da kapsadığını değerlendirmiş ve davanın dava şartı yokluğundan reddedilmesi gerektiğine hükmetmiştir.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi verdiği kararında[ii] İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin görüşünün tam aksi bir değerlendirmede bulunmuştur. Mahkeme, İİK m. 308/b uyarınca açılan davanın alacaklının konkordatodaki payını belirleyeceğini, mahkemece genel hükümlere göre çözülecek olan uyuşmazlık ile ilgili kabul kararı verilmesi halinde konkordatonun yürürlükte bulunduğu sürece alacağın konkordato koşullarına göre tahsili sonucu ortaya çıkacağını belirtmiştir. Mahkeme, dolayısı ile çekişmeli alacak davasını bir alacak veya tazminat davası olarak değil çekişmeli alacağın tespiti ve konkordato projesine dahil edilmesi istemli bir dava olduğunu değerlendirmiştir. Bununla birlikte İstinaf Mahkemesi, çekişmeli alacak davası öncesinde arabuluculuk sürecinin işletilmesi halinde konkordato sürecinde alacağa itiraz eden borçlunun arabuluculukta bu alacağı kabul etmesinin de çelişki yaratacağını belirtmiştir. Bu tespitlerden hareketle İstinaf Mahkemesi çekişmeli alacak davasının dava şartı olarak arabuluculuğa tabi olmadığına karar vermiştir.
Bölge adliye mahkemelerinin verdikleri ve birbiri ile çelişen bu kararlar üzerine konu Yargıtay tarafından da incelenmiştir. Yargıtay 5. ve 6. Hukuk Daireleri tarafından verilmiş iki kararda[6] da Yargıtay, çekişmeli alacak davasında arabuluculuğun dava şartı olamayacağını düşünmektedir. Yargıtay arabuluculuk faaliyeti sonunda varılan anlaşmanın kapsamının taraflarca serbestçe belirleneceğine, anlaşma belgesinin taraflar için bağlayıcı olacağına ancak tarafların konkordato tasdik projesinden farklı şartlarda anlaşmaları durumunda alacaklılar arasında eşitliğin bozulacağı ve konkordato tasdik projesinden farklı ödeme koşulları kabul edilmesinin konkordatonun tüm alacaklılar için mecburi olduğu ilkesine aykırı olacağı vurgulanmıştır.
Sonuç
İİK m.308/b’de düzenlenen çekişmeli alacak davasında davacının mahkemeden talep ettiği hukuki koruma, borçlu davalının itirazı ile çekişmeli hale gelen alacağı üzerindeki itirazın bertaraf edilerek borcunun tanınması ve konkordato hükümlerine göre ödenmesidir. Bu dava, kimi yazarlarca itirazın iptaline benzetilmekte kimi yazarlarca da bir alacak davası olarak değerlendirilmektedir. Ancak her halükârda öğretide genel hükümlere göre görülecek bir eda davası olduğu yönünde ittifak vardır.
Davanın bir eda davası olması ve neticesinde davacıya bir miktar paranın ödenerek alacağına kavuşma imkânı vermesi nedeniyle bu davanın dava şartı olan zorunlu arabuluculuk kapsamında olup olmadığı tartışma konusu olmuştur. Bölge adliye mahkemeleri bu konuda birbiri ile çelişen kararlara vermiştir. Yargıtay ise yayınlanmış 2 kararında, İİK m.308/b’de düzenlenen çekişmeli alacak davasının konkordato planı ile yakından ilgili olduğunu, davacıya ödenecek paranın konkordato hükümlerine aykırı olamayacağını, bu nedenle de davacının talebinin arabulucu huzurunda serbestçe müzakere etmenin mümkün olmadığını değerlendirerek çekişmeli alacak davasının zorunlu arabuluculuk kapsamında olmadığına karar vermiştir.
- Makale tarihi olan 01.03.2023 tarihi itibariyle www.kazanci.com.tr ve www.lexpera.com.tr üzerinden erişilebilen kararlar üzerinden
- Berkin, Necmettin. İflas Hukuku, İstanbul 1970, s.571 – 572; Albayrak, Hakan / Bulut, Esra: “Konkordatoda Çekişmeli Alacaklar Hakkında Dava” Adalet Dergisi, 2022/1, S. 68, s. 465; Yazıcı, Çiğdem: “Adi Konkordatoda Çekişmeli Alacak Hakkında Dava” Bankacılar Dergisi, S.116, s.11
- Kuru, Baki. İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2. Baskı, Adalet Yayınevi, 2013 Ankara, s.1700
- Atalı, Murat/Ermenek, İbrahim/Erdoğan, Ersin: İcra ve İflas Hukuku, 3. Bası, Yetkin Yayıncılık, Ankara 2020, s.697; Albayrak, Hakan / Bulut, Esra: “Konkordatoda Çekişmeli Alacaklar Hakkında Dava” Adalet Dergisi, 2022/1, S. 68, s. 466; Yazıcı, Çiğdem: “Adi Konkordatoda Çekişmeli Alacak Hakkında Dava” Bankacılar Dergisi, S.116, s.11
- Albayrak, Hakan / Bulut, Esra: “Konkordatoda Çekişmeli Alacaklar Hakkında Dava” Adalet Dergisi, 2022/1, S. 68, s. 467
- İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi, E.2020/1616 K.2020/1268, T.12.11.2020
- Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi, E.2021/1566 K.2021/1491, T.15.09.2021
- Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, E.2022/7830 K.2022/14067, T.17.10.2022; Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, E.2021/4402 K.2022/1359, T.14.03.2022
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Genel anlamda konkordato, takip hukuku çerçevesinde düzenlenmiş bir tür kalan borçtan kurtulma usulüdür.Borçlarını vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen borçlunun, belli bir zaman dilimi içerisindeki bütün borçlarının alacaklılar tarafından kanunda gösterilen nitelikli çoğunlukla kabul edilmesi ve yetkili mahkemenin...
Kamuoyunda 7. Yargı Paketi olarak bilinen, bir nevi “torba yasa” olan 7445 sayılı “İcra ve İflas Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 05.04.2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanun, adından da anlaşılacağı üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda (“İİK”) çok sayıda...
31994 sayılı ve 25.10.2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan, Anayasa Mahkemesi’nin 14.09.2022 tarihli kararı (“AYM Kararı”), başvurucuların istinaf taleplerine ilişkin istinaf başvuru süresinin kararın tefhiminden itibaren başlamasının mahkemeye erişim hakkını ihlal edip etmediğini incelemektedir...
Kamuoyu nezdinde “5. Yargı Paketi” olarak isimlendirilen ve 30.11.2021 tarihli, 31675 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7343 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile, başta 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu olmak üzere muhtelif kanunlarda...