Konkordato Hakkında Verilen Karara Karşı Kanun Yollarına Başvuruya İlişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
Giriş
Genel anlamda konkordato, takip hukuku çerçevesinde düzenlenmiş bir tür kalan borçtan kurtulma usulüdür.[1] Borçlarını vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen borçlunun, belli bir zaman dilimi içerisindeki bütün borçlarının alacaklılar tarafından kanunda gösterilen nitelikli çoğunlukla kabul edilmesi ve yetkili mahkemenin onaylaması ile gerçekleşen konkordato, borçlunun borçtan kurtulmasına haciz ve iflas gibi sert cebri icra yöntemlerine başvurmadan çözüm sağlamayı hedeflemektedir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (“İİK”) uyarınca konkordato prosedüründe; alacaklı, borçlu, yetkili mahkeme, konkordato komiseri gibi pek çok farklı aktörün, İİK’da detaylıca düzenlenmiş şartlara, sürelere ve itiraz prosedürlerine uyarak hareket etmesi öngörülmüştür. Bu detaylı düzenlemelerin sonucunda, konkordato projesine karşı kimlerin hangi anda kanun yoluna başvurabileceğine ilişkin çeşitli tartışmalar doğmuştur.
Bu Hukuk Postası makalesinde konkordato hakkında verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurabilmek için tasdik duruşmasından önce alacaklının itiraz sebeplerini bildirmesinin gerekip gerekmediği ve konkordato teklifine karşı olumsuz oy kullanan alacaklının istinaf kanun yoluna başvurma hakkının bulunup bulunmayacağına ilişkin güncel tarihli Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı incelenecektir.
Konkordato Hakkında Verilen Karara Karşı İstinaf Kanun Yoluna Başvuru
İİK m.304, konkordato prosedürünün en önemli aşamalarından olan konkordatonun mahkeme tarafından incelenmesi aşamasını düzenlemektedir. Konkordato komiserinin gerekçeli raporunun mahkemeye sunulmasından sonra yargılamaya başlanır ve mahkemece kesin mühlet süresi içerisinde konkordato hakkında karar verilir. Nitekim, bu yargılama sırasında tasdik duruşmasının günü de ilan edilir. Ayrıca bu ilanda itiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri belirtilmiştir.
Kanunun lafzından da açıkça anlaşılacağı üzere İİK m.304 uyarınca, konkordato projesine itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmemeleri hâlinde tasdik duruşmasında yer alamayacaklardır.
Buna ek olarak, İİK m.308/a’da konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklının, kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklıların ise tasdik kararının ilanından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabileceği hüküm altına alınmıştır.
Ancak İİK m.304 ve m.308/a birlikte okunduğunda istinaf kanun yoluna başvurma hakkı tanınan ‘itiraz eden diğer alacaklılar’ teriminden yalnızca tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren alacaklıların mı kastedildiği, yoksa konkordato projesine sürecin önceki aşmalarında ret oyu veren alacaklıların da istinaf kanun yoluna başvurma hakları olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Yargılamanın Aşamaları
Uyuşmazlıkta, konkordato talep eden tarafından mali açıdan zor duruma düştüğü ileri sürülerek İİK m. 285 ve devamındaki hükümler uyarınca konkordato projesinin tasdikine karar verilmesi talep edilmiştir. Yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince talep eden şirketin konkordato tasdik talebinin kabulüne karar verilmiştir. Kararın istinaf edilmesinden sonra Bölge Adliye Mahkemesi, konkordato talebine itiraz başvurusunda bulunanların taleplerini konkordato projesinin onaylanması oylamasında ret oyu kullanmış olmalarına rağmen son duruşmaya (tasdik duruşması) gelerek açıkça itiraz etmemeleri nedeniyle istinaf kanun yoluna başvurma haklarının bulunmadığı gerekçesiyle istinaf talebinin reddine karar vermiştir.
İstinaf kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, İİK m. 304 uyarınca itiraz eden diğer alacaklılar kavramının dar yorumlanmasının isabetli olmayacağını ve yalnızca tasdik duruşması öncesinde itiraz edenlere kanun yoluna başvuru imkanı tanınmasının hak arama özgürlüğü ile bağdaşmayacağını belirtmiştir. Bu sebeple, kanun koyucunun diğer itiraz eden alacaklılardan kastının konkordato toplantılarında veya iltihak süresi içinde konkordato projesine olumsuz oy kullananlar olduğu belirtilmiştir. Akabinde de, iltihak süresi içerisinde konkordato projesine itiraz eden tarafın istinaf kanun yoluna başvuru hakkının bulunduğu tespit edilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesinin aksi yöndeki kararı bozulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi’nin Direnme Kararı
Yargıtay tarafından verilen bozma kararına karşı Bölge Adliye Mahkemesi tarafından son derece detaylı tespitlerle direnme kararı vermiştir. Bölge Adliye Mahkemesi ilk olarak ‘itiraz eden diğer alacaklı’ kavramı ile tasdik duruşmasına gelerek konkordatonun tasdiki talebinin reddine karşı itirazlarını ileri sürmüş alacaklının kast edildiği ve özellikle konkordatoya ret oyu verseler dahi duruşmaya gelmemiş olan alacaklıların kanun yoluna gitme haklarının bulunmadığı vurgulanmıştır. Buna ek olarak İİK’da konuya ilişkin bir boşluk bulunmadığı da vurgulanarak Yargıtay 6. Hukuk Dairesi tarafından ileri sürülen hak arama özgürlüğünün kısıtlanmasına ilişkin olarak da bu hususun ancak kanunla sınırlandırılabileceğini ve mevcut düzenlemenin de bu yönde bir hüküm içerdiği açıklanmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Kararı
Bölge Adliye Mahkemesi’nin direnme kararının temyiz edilmesi üzerine uyuşmazlık Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun (“YHGK”) önüne gelmiştir.[2] Uyuşmazlık konusunda İİK m. 304 ve m. 308/a’yı birlikte değerlendiren YHGK, temel olarak konkordato hakkında verilen karara karşı kimlerin hangi aşamada kanun yoluna başvurabileceğini belirlemiştir. İİK m. 304 uyarınca borçluya, konkordato talep eden alacaklıya ve itiraz eden diğer alacaklılara kanun yolu hakkı tanındığı yinelenmiş ve ‘itiraz eden diğer alacaklı’ kavramından sadece tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren alacaklının mı kastedildiği, yoksa projeye ret oyu veren alacaklının da bu kapsama girip girmediği değerlendirilmiştir.
YHGK değerlendirmesinde, yalnızca kanunun lafzına bağlı kalmak yerine uyuşmazlık konusu maddelerin arkasında yer alan sebepleri de detaylıca incelemiştir. İİK m.304’e ilişkin Adalet Komisyonu ve madde gerekçesinde yer alan düzenlemelere atıf yapılarak, yalnızca tasdik duruşmasından önce itirazını sunan alacaklılara kanun yoluna gitme hakkının tanınmasının nedeninin her alacaklının yalnızca duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesi olduğu belirtilmiştir. Buna ek olarak, konkordatonun yapısının tamamen şekli olduğu, tasdik işlemlerinin bir an önce tamamlanmasının amaçlandığı, konkordatoya ilişkin kanunda yer alan düzenlemeler incelendiğinde borçlu lehine verilen kararlarda kanun yolunun kapatılabildiği ve kanun koyucu tarafından sürecin bir an evvel sonuçlandırılmasının amaçlandığı belirtilmiştir.
YHGK tarafından konkordato komiserlerinin tasdik talebine ilişkin nihai raporu mahkemeye sunmasına kadar geçen süreçte, teklif edilen konkordato projesine ret oyu kullanılmasının, tasdik talebini inceleyen ilk derece mahkemesi bakımından hiçbir anlam ifade etmeyeceği özellikle vurgulanmıştır.
Ayrıca, bozma kararında İİK m.304’ü dar yorumlayarak ve tasdik duruşmasına katılmayan alacaklılara kanun yollarına başvuruyu kapatan bir yaklaşımın hak arama özgürlüğüne engel olacağına ilişkin Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin görüşüne de cevap verilmiştir. HGK tarafından, kanunun öngörmediği bir kanun yoluna başvuru hakkının yorum yoluyla da olsa kabul edilemeyeceğine ilişkin anayasa hukukunun temel prensibi vurgulanmıştır. İİK m.308/a’da belirtilen düzenlemenin Anayasa’nın kabul ettiği anlamda temel hak niteliğindeki hak arama özgürlüğünü kullanmayı itiraz şartına bağladığı ve bu durumun da Anayasa’ya uygun bir sınırlama yöntemi olduğu, ‘itiraz eden diğer alacaklı’ deyiminden İİK’nın 304. maddesinde belirtilen alacaklıların kastedildiği ve bu durumun hiçbir surette hak arama özgürlüğünün ihlâli anlamına gelmeyeceği değerlendirilmiştir.[3]
Tüm bu değerlendirmeler sonucunda YHGK, alacaklılar toplantısında ya da yedi günlük iltihak süresi içinde ret oyu veren alacaklıların olumsuz oy kullanarak iradesini belli ettiklerini ve kanun yoluna başvuru hakkının kabulünün gerektiğine ilişkin yaklaşımları reddetmiştir ve Bölge Adliye Mahkemesi’nin verdiği direnme kararını onamıştır.
Sonuç
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi tarafından itiraz eden diğer alacaklılara kanun yoluna başvurma imkanının tanınmasına ilişkin tutarlı gerekçeler ileri sürülmüştür. Ancak, konkordato kurumunun konkordato talep eden alacaklının, borçlunun ve diğer tüm alacaklıların haklarını ve alacaklarını en makul şekilde tesis etmeyi gözeten bir yol olarak öngörüldüğü düşünüldüğünde, sürecin en hızlı şekilde tamamlanması gerekmektedir. Kanunda belirtilen şekli düzenlemelere uymayan taraflara kanun yoluna başvuru imkanının tanınması dahi tek başına konkordato sürecinin kanunda öngörülmeyen bir itirazla uzamasına sebep olabilecektir. YHGK tarafından kanunun lafzı ve amacı doğru bir şekilde yorumlanmış ve konkordato ile öngörülen pratik faydanın sağlanması amacıyla İİK m. 304 uyarınca öngörülen şartları sağlamayan taraflar bakımından istinaf kanun yoluna başvuru yolu tamamen kapatılmıştır.
- Deren-Yıldırım, Nevhis / Yıldırım, Mehmet Kamil: İcra ve İflas Hukuku, Beta Yayınları, İstanbul 2016, s. 517.
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2023/149 E., 2023/170 K., 08.03.2023 T. (www.lexpera.com.tr).
- Bkz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2023/149 E., 2023/170 K., 08.03.2023 T, para. 32. (www.lexpera.com.tr).
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Kamuoyunda 7. Yargı Paketi olarak bilinen, bir nevi “torba yasa” olan 7445 sayılı “İcra ve İflas Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 05.04.2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanun, adından da anlaşılacağı üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda (“İİK”) çok sayıda...
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda (“İİK”) 285 vd. maddelerinde düzenlenen konkordato kurumu ile borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya ödeyememe tehlikesi altında olan borçlular için iflas öncesinde borçlarını yeniden yapılandırma ve iflas riskini bertaraf etme imkânı getirilmiştir. 2018 yılında...
31994 sayılı ve 25.10.2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan, Anayasa Mahkemesi’nin 14.09.2022 tarihli kararı (“AYM Kararı”), başvurucuların istinaf taleplerine ilişkin istinaf başvuru süresinin kararın tefhiminden itibaren başlamasının mahkemeye erişim hakkını ihlal edip etmediğini incelemektedir...
Kamuoyu nezdinde “5. Yargı Paketi” olarak isimlendirilen ve 30.11.2021 tarihli, 31675 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7343 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile, başta 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu olmak üzere muhtelif kanunlarda...