Markaların Haksız Rekabet Hükümleri Çerçevesinde
Korunması
*
Av. Yeşim Tokgöz
Rekabet anayasal bir haktır. Ancak; kişiler, rakipler, müşteriler ve
satıcı arasındaki aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı davranışların
korunması ve bir hak olarak ileri sürülmesi mümkün değildir. En
önemli rekabet etme aracı olan markalar, günümüzde ne yazık ki sık-
lıkla, aldatıcı şekilde kullanılarak haksız yarar elde etme aracı olmak-
tadır. Bu ayki makalemizde markaların haksız rekabet hükümleri çer-
çevesinde korunmasına ve haksız rekabet davalarına değinilecektir.
Tescilli ve Tescilli Olmayan Markaların Korunması
Ekim ayında paylaştığımız makalemizde
1
ayrıntılı bir şekilde açık-
ladığımız üzere Türk hukukunda markalar 556 sayılı Markaların Ko-
runması Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname (“MarKHK”) kap-
samında korunmaktadır. Fakat markaların korunması bu hükümler ile
sınırlı değildir. Yargıtay içtihatları
2
sayesinde hak sahibi hem
MarKHK’ya aykırılığa, hem de haksız rekabete dayanarak dava açabil-
mektedir. Ancak markasına haksız rekabet hükümleri çerçevesinde te-
cavüz edildiğini iddia eden hak sahibinin talebinin kabul edilebilmesi
için fiilin haksız rekabet hükümlerine göre aykırılık teşkil edip etmedi-
ğinin ayrıca değerlendirilmesi gerekir.
MarKHK’nın korumasından yararlanılabilmesi için ürünün tescil
edilmiş olması gerekmektedir. Bu koruma ülkeseldir. Fakat takdir edil-
melidir ki markalar ülke sınırları ile kısıtlanamayacak kadar evrensel
316
HUKUK POSTASI 2015
*
Aralık 2015 tarihli Makale
1
Ayrıntılı bilgi için bkz.
http://www.erdem-erdem.com/articles/markalarin-korunmasi-kapsamin-da-basvurulabilecek-itiraz-ve-dava-yollari/ (erişim tarihi: 04.01.2016).
2
Örnek olarak Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 05.07.2001 tarih, 2001/4502 E., 2001/6197 K. sayılı
ilamı verilebilir.