45 TİCARET HUKUKU görülür. Zira ortaklar sözleşmesi, tarafı olmayan mevcut pay sahiplerine veya sözleşmeye sonradan taraf olmayan müstakbel pay sahiplerine karşı ileri sürülemeyeceğinden yalnızca taraflarını bağlayan bir metin olarak karşımıza çıkar. Şirketler hukuku uygulaması incelendiğinde, veto hakkının, en basit yöntemle nisap artırılması olarak düzenlenebildiğini ve bu tür bir düzenlemenin TTK m. 340’ın izin verdiği bir yöntem olduğu kabul edilir. Veto hakkı gibi Kanun’da açıkça öngörülmeyen bir imtiyaz yaratılması veya Kanun’da öngörülen imtiyazlardan olan oy hakkı veya kâr payında imtiyazda ihtiyari ek düzenlemeler yapılmasının TTK m. 340 bakımından değerlendirilmesi tartışmalıdır. Bir diğer önemli pay sahipleri sözleşmesi düzenlemesi olan pay devri sınırlamasının ise TTK m. 492 vd. hükümleri ile m. 340 hükümlerinin birlikte yorumlanarak, Kanun’un izin verdiği en geniş ölçüde yansıtılması yolunun tercih edildiği görülür. Sonuç Aile şirketlerinde sıklıkla başvurulan aile anayasası ve ortaklar sözleşmesi, aile şirketlerinde jenerasyon geçişi ve kurumsallığı sağlayan önemli hukuki enstrümanlardır. Buralarda yer alan hükümler, kurumsallığın yanı sıra, aile bireylerinin şirket nezdindeki uyuşmazlıklarının mümkün olduğunca önlenmesi ve herhangi bir uyuşmazlık halinde şirketin faaliyetlerinin mümkün olan en az ölçüde sekteye uğraması amacını taşır. Bu hedefler gözetildiğinde, aile anayasası ve ortaklar sözleşmesinde yer alan hükümlerin mümkün olan en geniş ölçüde esas sözleşmeye yansıtılması ve böylelikle korporatif etkiye kavuşması büyük önem taşır. Esas sözleşmeye hukuka uygun biçimde aktarılabilmesi için en başta dikkat edilmesi gereken nokta, TTK m. 340 hükmüne uygun biçimde ihtiyari düzenlemelere yer verilmesidir. Doktrinde yorumlanması ve uygulanmasına ilişkin önemli tartışmalar doğuran TTK m. 340 hükmünün, her bir ihtiyari düzenleme için dikkate alınarak esas sözleşmenin oluşturulması ve tadil edilmesi gerekir.
RkJQdWJsaXNoZXIy MjUzNjE=