Çelişkili Davranma Yasağı (Venire Contra Factum Proprium)* Av. Tolga Sevinir Giriş İlk defa Roma hukukunda ortaya çıkıp evirilerek yüzyıllar içerisinde varlığını sürdürmüş çelişkili davranma yasağı prensibi (venire contra factum proprium) günümüz çağdaş hukuk sistemlerinde, kendisine bir çatı kavram özelliğine sahip olan dürüstlük kuralı içerisinde yer bulmuştur. Bir kimseden, namuslu, dürüst bir insan olarak beklenen davranış1 olarak tanımlanabilen dürüstlük kuralı, hukuk düzenimizde hakların kullanımının çerçevesini oluşturan etik temeldir. Geniş bir uygulama alanına sahip genel bir kural olarak ifadesini İsviçre ve Türk Medeni Kanunlarında bulan dürüstlük kuralına, Fransız, Alman ve İtalyan Medeni Kanunlarında sadece akitlerin yorumu ve borçların ifası açısından yer verilmiştir.2 Öte yandan; Kara Avrupası Hukuku anlamında hakkın kötüye kullanılması yasağı olarak adlandırılan ilke, “estoppel” adıyla Anglo Sakson –özellikle de Amerikan- hukukunda oldukça geniş uygulama alanı bulmuştur.3 Dürüstlük kuralına, Türk Medeni Kanunu’nun (“TMK”) başında yer verilmesiyle hukukumuzda ne denli temel bir ilke olduğu görülür. Dürüstlük kuralı, TMK’nın 2. maddesinde: “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır” düzenlemesi ile vücut bulmuştur. Genel bir prensip olan dürüstlük kuralının ne noktada hukuk düzenine müdahale ederek hakkaniyeti tesis edeceği sorusu (doktrinde bilinen ismi ile hakkın kötüye * Haziran 2020 tarihli Makale 1 Oğuzman, M. Kemal / Barlas, Nami: Medeni Hukuk- Giriş Kaynaklar Temel Kavramlar, Vedat Kitapçılık 2011, s. 245. 2 Oğuzman/Barlas, s. 245-246. 3 Ayhan, Feyza Eker: “Tahkim Anlaşmasının Üçüncü Kişi Lehdara Teşmili”, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Prof. Dr. Ata Sarkman’a Armağan, C.2011/1, s. 101.
RkJQdWJsaXNoZXIy MjUzNjE=