Singapur Sözleşmesi
Giriş
Birleşmiş Milletler Uluslararası Ticaret Hukuku Komisyonu, 26 Haziran 2018 tarihinde Singapur Sözleşmesi olarak da bilinen Arabuluculuk Sonucunda Yapılan Uluslararası Sulh Anlaşmaları Hakkında Birleşmiş Milletler Sözleşmesi[1]’nin (“Sözleşme” veya “Singapur Sözleşmesi”) nihai taslağını onayladı. 20 Aralık 2018 tarihinde ise Sözleşme Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca kabul edildi. Sözleşme’nin imza töreni 7 Ağustos 2019 tarihinde Singapur’da[2] yapılacak ve en az üç üye devlet[3] tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girecektir.
Sözleşme’nin adından da anlaşılacağı üzere, Sözleşme, uluslararası ticari arabuluculuk sonucunda taraflar arasında yapılan sulh anlaşmalarının icra edilebilirliğini düzenler ve arabuluculuğu teşvik etmeyi amaçlar. Sözleşme’nin giriş kısmında, arabuluculuğun bir uyuşmazlık çözüm yolu olarak kullanımındaki artış ve arabuluculuğun yararları belirtilmiştir. Singapur Sözleşmesi, başarılı olması durumunda, New York Sözleşmesi’nin[4] hakem kararları[5] için sunduğuna benzer nitelikte, arabuluculuk sonucunda düzenlenen sulh anlaşmaları için bir yasal çerçeve düzenlenmek üzere hazırlanmıştır.
Temel Hükümler
Sözleşme 16 maddeden oluşur. İlk olarak, Sözleşme’nin uygulama alanının kapsamını açıklar, birtakım tanımları yapar ve genel ilkeleri belirler. Bu maddeleri takiben ise, sulh anlaşmalara dayanmaya ilişkin koşullar, icranın reddedilmesi için öngörülen nedenler, paralel uygulamalar veya talepler, diğer kanunlar veya anlaşmalar ile çekinceleri düzenler.
Uygulama Alanı
Sözleşme’nin 1. Maddesine göre Sözleşme, arabuluculuk süreci sonunda ve ticari bir uyuşmazlığı çözmek için taraflarca yazılı olarak yapılan anlaşmaları kapsar. Sözleşme bir sonraki maddesinde, “yazılılık” şartını açıklar:
“Bir sulh anlaşması, içeriği herhangi bir biçimde kaydedilmişse, “yazılı” olarak yapılır. Bir sulh anlaşmasının yazılı olması şartı, burada yer alan bilgilere daha sonra başvurmak üzere kullanılabilirliği için erişilebilir olması durumunda, elektronik bir ileti ile karşılanır.”[6]
Sözleşme, taraflardan birinin (tüketici) kişisel, ailevi ya da eve ilişkin olarak yapmış olduğu işlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümü ile aile, miras ya da istihdama ilişkin işlemlerden kaynaklanan bir uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan sulh anlaşmalarını da kapsam dışında tutar. Sözleşme ve Sözleşmeye ilişkin verilen her bir çekince, ilgili taraf için Sözleşme’nin yürürlüğe girmesinden sonra yapılan sulh anlaşmalarına uygulanır[7].
İcranın Reddedilmesi için Öngörülen Nedenler
Sözleşme’nin 5. maddesi, (i) taraflarla, (ii) sulh anlaşmasıyla, (iii) arabuluculuk süreci ile ilgili olarak icranın reddedilmesi için öngörülen nedenleri ortaya koymaktadır. Bu nedenler New York Sözleşmesi’nde belirtilenler tenfizin reddi nedenleri ile benzer nitelik gösterir. Sözleşme uyarınca yetki mercii, icranın reddedilmesini ilgili tarafın talep etmesi halinde, aşağıda sayılan koşulların varlığının kanıtlanması koşuluna bağlı olarak sulh anlaşmasının icrasının reddedebileceğine düzenler.
- Sulh anlaşmasının taraflarından birinin ehliyetinin bulunmaması,
- Sulh anlaşmasının kesin hükümsüz, geçersiz ya da uygulanmaya elverişsiz olması,
- Sulh anlaşmasının bağlayıcı veya kesin olmaması,
- Sulh anlaşmasının daha sonradan değiştirilmesi,
- Sulh anlaşmasında öngörülen yükümlülüklerin yerine getirilmiş veya anlaşılır ya da makul olmaması,
- Sulh anlaşmasının icraya konulmasının, sulh anlaşmasının şartlarına aykırı olması durumunda,
- Arabulucu tarafından, arabuluculuğa ya da arabulucuya ilişkin uygulanan kurallarda ciddi bir ihlalin olması,
- Arabulucunun tarafsızlığına ve bağımsızlığına ilişkin haklı şüphe uyandıran koşulları bildirmede, arabulucunun ihlali ve bu açıklanmama durumunda uzlaşma sözleşmesi yapmamasına sebep olabilecek önemli veya haksız bir etkinin ortaya çıkmış olması.
Bu madde, ilgili merciinin, tarafların bir talebi olmaksızın re’sen inceleyebileceği ve buna dayanarak icra talebini reddedebileceği iki neden daha düzenler:
- İcra talebinin kabul edilmesinin, ilgili devletin kamu düzenine aykırı olması halinde veya
- Arabuluculuğa konu uyuşmazlığın icra talep edilen devletinin hukukuna göre arabuluculuk yoluyla çözülmeye elverişli olmamasıdır.
Sonuç
Bu Sözleşmeden önce, sulh anlaşmalarının icra edilebilirliğine ilişkin bir düzenleme yoktu. Singapur Sözleşmesi bu boşluğu doldurmak amacıyla hazırlanmıştır. Buna ek olarak, 2018 yılında UNCITRAL, 2002 tarihli BM Uluslararası Ticari Uzlaşma Model Kanunu’nda (“Model Kanun”) Singapur Sözleşmesi’ne paralel değişiklikler yapmıştır. Bu değişiklikler ile Model Kanuna uluslararası sulh anlaşmaları ve bu anlaşmaların icra edilebilirliğine ilişkin yeni bir bölüm eklenmiş ve Model Kanun yeniden isimlendirilmiştir. Model Kanun ve Singapur Sözleşmesi birbirini tamamlayacak şekilde oluşturulmuştur. Singapur Sözleşmesi, bir uyuşmazlık çözüm yolu olarak arabuluculuğu tercih eden taraflarca istenilen ve beklenen bir düzenlemedir.
[1] Sözleşmenin tam metni için bkz. https://www.uncitral.org/pdf/english/commissionsessions/51st-session/Annex_I.pdf.
[2] https://uncitral.un.org/en/07.08.2019 .
[3] Sözleşme m.14: “Bu Sözleşme, üçüncü onay, kabul, tasvip veya katılma belgesinin tevdiinden altı ay sonra yürürlüğe girecektir”.
[4] Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve İcrası Hakkındaki New York Sözleşmesi.
[5] Timothy Schnabel, The Singapore Convention on Mediation: A Framework for the Cross-Border Recognition and Enforcement of Mediated Settlements, https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=3239527.
[6] Sözleşme m. 2(2).
[7] Sözleşme m. 9.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türk Hukukuna 2012 yılında dâhil olan alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi arabuluculuk, geçen süre zarfında başarılı sonuçlar vermiş ve yaygınlaşmıştır. Nitekim 01.01.2018 tarihi itibariyle, iş hukukundan kaynaklanan bazı uyuşmazlıklarda, dava sürecinden önce arabuluculuğa başvuru zorunlu hale gelmiştir...