Rekabet Kurumu’nun HTM Perakendeciliği ve Çevrim İçi Reklamcılık Sektörlerine İlişkin Sektör İnceleme Raporları ile Dijital Dönüşümün Rekabet Hukukuna Yansımaları Başlıklı Çalışmaları
Rekabet Kurumu, geçtiğimiz günlerde çeşitli sektörleri konu alan önemli çalışmalarını kamuoyunun dikkatine sundu. Dijital pazarlardaki dönüşümün rekabet hukukuna yansımalarının ele alındığı, hızlı tüketim malları perakendeciliği ile çevrim içi reklamcılık sektörlerine ilişkin tespit ve değerlendirmelerin yer verildiği raporlar Rekabet Kurumu’nun ilgili sektörlere ilişkin yaklaşımını ayrı ayrı gözler önüne serer. Söz konusu çalışmaları kısaca derleyen duyurumuzu aşağıda dikkatinize sunarız.
Türkiye Hızlı Tüketim Malları Perakendeciliği Sektör İncelemesi Nihai Raporu
Rekabet Kurumu (“Kurum”) tarafından hazırlanan Türkiye Hızlı Tüketim Malları (“HTM”) Perakendeciliği Sektör İncelemesi Nihai Raporu (“Nihai Rapor”), 30.03.2023 tarihinde Kurum’un internet sitesinde yayımlandı. Kurum, bu kapsamda hazırlanmış olan Türkiye HTM Perakendeciliği Sektör İncelemesi Ön Raporu’nu ise 05.02.2021 tarihinde kamuoyuyla paylaşmıştı.
HTM perakendeciliği sektörü, yapısı ve ekonomideki kilit rolü sebebiyle Kurum’un merceğindeki alanlardan biridir. İlgili sektör Kurum tarafından düzenli olarak hassasiyetle takip edilir ve sektördeki gelişmeler yakından izlenir. Bu kapsamda Nihai Rapor’da ele alınan tespit ve değerlendirmeler aşağıda özetlenir:
- Geleneksel perakende kanalının önemini koruduğu Türkiye’de, organize HTM perakendeciliği bölgesel/yerel perakende zincirlerinin de katkısı ile gelişimini sürdürür.
- Sektörde yaşanan yoğunlaşmanın sebebinin yavaş ilerleyen devralmalar değil, yeni mağaza açılışları olduğu belirtilir. Bu nedenle, perakende sektörüne özel birleşme ve devralma bildirim eşiklerinin düşürülmesine gerek olmadığı sonucuna varılır.
- Bir dikey anlaşmanın grup muafiyetinden yararlanıp yararlanmadığının incelenmesinde sağlayıcı pazar payına ek olarak alıcı pazar payı eşiğinin de mevzuata eklenebileceği önerilir. Ayrıca, Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Haksız Ticari Uygulamalar Direktifi’ndeki düzenlemelerin ülkemizde de hayata geçirilmesi gerektiği belirtilir.
- Diğer yandan, perakendecilerin tek taraflı bir kararla uyguladığı “fark faturası” şeklindeki uygulamaların yasaklanması veya düzenlenmesine ilişkin hükümlerin haksız ticari uygulamalar kapsamında ele alınabileceği değerlendirilir.
- Zincir marketlerin yeni mağaza açılış izinlerinin nüfus kriterine bağlanmasının rekabet karşıtı bazı etkilerinin olabileceği, bu nedenle bu tür bir düzenlemenin hayata geçmemesi gerektiği ifade edilir. Ancak, belirlenecek bir mesafe çapında aynı ekonomik bütünlük içerisinde yer alan perakendecilerin ikinci bir şube açmalarının yasaklanabileceği ve yine bu teşebbüslerin aynı çap içerisinde bir devralma işlemi yapmasının engellenebileceği belirtilir.
- İndirim düzenlemelerinde, ürünün indirimli olacağının duyurulduğu süre boyunca mağazada mevcut olması ve duyurulan indirimli fiyattan satılması, tedarikçilerin tek bir zincir market için özel gramajlı ürün üretmesine yönelik olarak yapılan anlaşmaların engellenmesi gibi düzenlemeler yapılması gerektiği değerlendirilir.
- HTM perakendeciliğinde özel markalı ürünlerin yeri arttığından özel markalı ürünlere ilişkin yaşanacak olası bir rekabete hassas bilgi değişiminin pazar için önemli sonuçlar yaratabileceği, bu nedenle, özel markalı ürün imalatçıları ile perakendeciler arasındaki olası rekabete hassas bilgi paylaşımlarının sınırlandırılması amacıyla “Çin Seddi” uygulamalarına başvurulabileceği ifade edilir.
- Son olarak, HTM perakendeciliği pazarının Covid-19’un da etkisiyle hızlı bir şekilde dijitalleşmeye başladığı, bu değişimin sektördeki rekabetin hem boyutunu hem de şeklini etkileyeceği değerlendirilir.
Nihai Rapor’un tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.
Çevrim İçi Reklamcılık Sektör İncelemesi Ön Raporu
21.01.2021 tarihinde başlatılan çevrim içi reklamcılık sektör incelemesi kapsamında Rekabet Kurumu (“Kurum”) tarafından hazırlanan Çevrim İçi Reklamcılık Sektör İncelemesi Ön Raporu (“Ön Rapor”) 07.04.2023 tarihinde Kurum’un internet sitesinde yayımlandı. Ön Rapor’da ele alınan tespit ve değerlendirmeler aşağıda özetlenir:
- Çevrim içi reklamcılık sektörünün önemine vurgu yapılarak çevrim içi reklamcılığın, son yıllarda elde ettiği büyüme hızı ile tüm geleneksel reklamcılık mecralarını geçtiği tespit edilir.
- Türkiye’de reklamcılık ile ilgili düzenlemelere değinilir, ancak bu pazarda ortaya çıkan/çıkabilecek rekabet sorunlarını karşılayan herhangi bir düzenlemenin halihazırda bulunmadığı ortaya konulur.
- Çevrim içi reklamcılık türleri arama bazlı reklamcılık, görüntülü reklamcılık ve listeleme reklamcılığı olmak üzere açıklanır, belirtilen türler arasındaki ilişkiler incelenir ve özellikle sosyal medya platformları üzerinden gösterilen görüntülü reklamcılığın reklam verenler gözünde farklı konumlandırıldığı ifade edilir.
- Reklamcılık sektöründeki pazar tanımı bakımından çevrim içi ve çevrim dışı reklamcılık arasındaki ikame ilişkisi incelenir ve iki türün farklı pazarları oluşturduğu sonucuna varılır.
- Türkiye çevrim içi reklamcılık hizmetlerinde yapılan yoğunlaşma analizinde görüntülü reklamcılık pazarının Meta, arama bazlı reklamcılık pazarının ise Google ekonomik bütünlükleri nezdinde yoğunlaşmış bir yapı arz ettiği görülür.
- Teşebbüslerin topladıkları kullanıcı verilerinin hedefli reklamcılık aracılığıyla hizmete dönüştürülmesinin, yayıncılar, reklam verenler ve tüketiciler olmak üzere her bir paydaş bakımından önemli faydalar sağladığı, ancak veri toplanmasının tüketiciler nezdinde gizlilik endişelerini doğurduğu, bu nedenle hedefli reklamcılığın fayda ve zararları arasında optimal dengenin kurulması gerektiği belirtilir.
Çevrim içi reklamcılık sektöründe çeşitli rekabet endişeleri tespit edilir:
- Çevrim içi reklam teknolojisi hizmetlerinin tedariğinde dikey entegre reklam teknolojisi sağlayıcılarının kendi hizmetlerinin çıkarları ile müşterilerinin çıkarları arasında kalması ya da hem reklam verenlere hem de yayıncılara hizmet vermesi nedeniyle ortaya çıkan rekabet endişeleri değerlendirilir.
- Google’ın sektördeki gücünü bağlama, kendini kayırma ve veri birleştirme uygulamaları ile rekabete aykırı olarak kullanacağına ilişkin endişelerden bahsedilir.
- Reklam teknolojisi tedarik zincirindeki şeffaflık sorunları ele alınır ve bu sorunların çözümü için 4054 sayılı Kanun’da Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi Taslağı’nın öngörüldüğü belirtilir.
- Haber yayıncılarının içeriklerinin dijital platformlarca kullanılması karşısında parasal haklarının korunmasına dönük telif düzenlemelerinin önemli bir adım olduğu, fakat yetersiz kaldığı tespit edilir. Türk Hukuku’nda ise özel olarak dijital ortamda gerçekleşen fikri mülkiyet ihlalleri ve bu ihlallere ilişkin sorumluluk rejiminin sınırlı kaldığı vurgulanır.
- Son olarak, Google’ın Privacy Sandbox uygulaması, Apple ve Google’ın mobil çevrim içi reklamcılık özelindeki uygulamaları ve rekabet endişesi doğurabilecek diğer sorunlar ele alınır.
Ön Rapor’un bulgu, tespit, değerlendirme ve politika önerilerine yönelik kamuoyu görüşleri 7 Temmuz 2023 tarihine kadar iletilebilecektir.
Ön Rapor’un tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.
“Dijital Dönüşümün Rekabet Hukukuna Yansımaları” Başlıklı Çalışma Yayınlandı
Kurum, “Dijital Dönüşümün Rekabet Hukukuna Yansımaları” başlıklı çalışmayı (“Çalışma”) 18.04.2023 tarihinde internet sitesinde yayınladı.
Rekabet Kurumu (“Kurum”), ilgili Çalışma ile dijital pazarlara bakış açısını, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun kapsamındaki mevcut hukuki araçlarını, bu alandaki somut uygulamalarını görmek ve yakın geleceğe ilişkin hedeflerini ve vizyonunu şekillendirmek amacı güder. Buna ilaveten, dijital pazarların tüketicilerden teknoloji şirketlerine kadar geniş bir kitleyi ilgilendirmesi nedeniyle sağlanacak geri bildirimlerin bu alandaki gelişmeye katkı sağlayacağı düşünüldüğünde anılan Çalışma kamuoyunun dikkatine sunulmuştur.
Çalışma 7 (yedi) ana ve alt başlıktan oluşur. Bunlar: (i) Türkiye’deki dijitalleşmede mevcut durum, (ii) Dijitalleşme ile gün yüzüne çıkan rekabet sorunları, (iii) Rekabet Kurulu’nun (“Kurul”) dijital pazarları konu alan inceleme ve kararları, (iv) Dünya’daki rekabet otoriteleri tarafından alınan aksiyonlar, (v) Dijital pazarlarda gözlemlenen olası rekabet ihlalleri, (vi) Temel platform hizmetleri ile ilgili pazardan elde edilen görüşler ve (vii) Sonuç kısmıdır.
Çalışma’da, Rekabet hukuku araçlarının dijital piyasalardaki aksaklıklara müdahale etmek bakımından yetersiz kaldığı, dijital platformların faaliyetlerinin rekabet otoriteleri tarafından denetlenmesinin oldukça güç olduğu, ex post düzenlemelerin ihlalin pazardaki etkilerini ortadan kaldırmadığı ve bahsi geçen alana öncül müdahalede bulunulması gerektiğinin altı çizilerek dijital piyasalara ilişkin temel usul ve esasları içerecek bir taslak düzenleme ve buna yönelik ikincil bir mevzuat hazırlanmasının uygun olacağına ilişkin değerlendirmede bulunulur.
Çalışma’da dijital platformlar tarafından meydana getirilebilecek rekabet ihlalleri sırayla ele alınır ve bütün ihlal türleri için öneriler kaleme alınır. Bu rekabet ihlalleri ve önerileri aşağıda yer verilir.
Veri İşlenmesi
- Tüketici rızası olsa dahi veri birleştirme işleminin pazardaki rekabeti sınırlandırıp giriş engeli yaratabileceği belirtilir ve ilgili hizmetin sunumu dışındaki amaçlarla işlemelerini engelleyecek bir düzenlemenin yapılmasının da yerinde olacağı değerlendirilir.
- Aşırı veri işleme faaliyeti bakımından yürürlükteki düzenlemelerin yeterli olduğu, veri minimizasyonu ilkesinin takip edilmesi gerektiği ve ex post denetimin yeterli olduğu ifade edilir.
- Veri taşınabilirliğinin rekabet hukuku açısından olumlu etkiler doğurduğu tespit edilir.
- Genel olarak veri konusunda önemli pazar gücüne sahip platformların veriye erişim, veri taşınabilirliği ve birlikte işlerlik uygulamalarına yönelik olarak bir düzenleme yapılmasının yerinde olacağı değerlendirilir.
Kendini Önceliklendirme
- DMA’ya benzer şekilde, önemli pazar gücüne sahip teşebbüslerin, kamuya açık olmayan verileri, ticari kullanıcılarla rekabet ederken kullanmalarını engellemeye yönelik bir düzenlemenin yapılması gerektiğini sonucuna varılır.
- Bununla birlikte, Alman Rekabet Kanunu’nda yapılan yasa değişikliğine benzer şekilde, sıralamada veya diğer koşullarda, önemli pazar gücüne sahip teşebbüslerin, arz ve satış piyasalarına erişim sağlarken, kendi ürün veya hizmetlerine ayrıcalık tanımasının yasaklanmasını içeren bir maddenin söz konusu kanunda yer almasının uygun olacağı tespit edilir.
Bağlama ve Paket Satış Uygulamaları
- Dijital pazarlarda önemli pazar gücüne sahip teşebbüsler, hâkim durumda olmasalar dahi bağlı ürün pazarında piyasa kapamaya yol açarak tüketicilere zarar verebileceği ifade edilir ve önemli bir güce sahip olan teşebbüslerin bağlama uygulamalarından kaçınmalarına yönelik bir düzenlemenin yapılmasının yerinde olacağı değerlendirilir.
Münhasırlık ve EKM Uygulamaları ile Haksız Sözleşme Şartları
- Tüketicilerin sunulan mal veya hizmetlere farklı kanallardan erişmesi mümkün olacağından kendilerine uygun fiyat ve koşulları sunan platformu seçme şansları artacağı ifade edilir.
- Geç kalınmış bir müdahalenin, ağ dışsallıklarının en temel pazar aksaklığı olarak ortaya çıktığı dijital pazarlarda pazar sorunlarını çözemeyeceği, bu sebeple geniş EKM şartlarının geçit bekçileri için önden yasaklanması gerektiği, hatta dar EKM şartlarının da bu yasağa dâhil edilmesi gerektiği belirtilir.
Şeffaflık Eksikliği
Kurum şeffaflık eksikliğine yönelik aşağıda verilen 3 konuda düzenleme yapılabileceğini belirtir.
- Tüketicilerin aldıkları hizmetin şart ve koşulları ile sıralama parametreleri hakkında ve bu hizmeti alırken karşılaştıkları reklamlar hakkında bilgilendirilmesi,
- Sıralamanın eğer ki ilgili teşebbüs, önemli pazar gücüne sahip teşebbüs niteliğinde ise, teşebbüsün kendini kayırması,
- Çevrim içi reklamcılık pazarı bakımından tedarik zincirinde yer alan reklam verenler, yayıncılar ve aracı teşebbüsler bakımından hizmet aldıkları platformlardan kaynaklanan fiyata veya performans ölçme kriterlerine ilişkin şeffaflık endişelerinin giderilmesine ve şeffaflığı arttırmaya yönelik düzenlemelerin hayata geçirilebileceği değerlendirilir.
Çalışmanın tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.