Aile Şirketlerinde Pay Sahipleri Sözleşmeleri
Giriş
Aile şirketleri en basit tanımla şirket paylarının ya da şirketi yönetme yetkisinin bir ailenin çeşitli bireylerine ait olduğu şirketlerdir. Bu şirketlerde ele alınması gereken en önemli konular olarak kurumsallaşma ve aile bireyleri arasındaki anlaşmazlıkların şirket faaliyetlerine etkisinin önlenmesi veya minimize edilmesi ön plana çıkar. Şirkette kurumsallaşmanın sağlanmasında aile bireylerinin şirketteki görev ve sorumluluklarının farkında olması ve bunlara iyi niyetle uyması her zaman yeterli olmaz; bunun için çoğu zaman ilgili aile bireyleri üzerinde bağlayıcı etkisi ve yaptırım gücü de olan hukuki araçlara başvurulması gerektiği görülür. İşte bu araçlardan biri de pay sahipleri sözleşmeleridir.
Aileler Pay Sahipleri Sözleşmesine Neden İhtiyaç Duyarlar?
Aile şirketlerinde şirketin faaliyetlerinin yürütülmesi ve yönetimi konusundaki kuralları belirleyen bir sözleşmeye en çok pay sahibi olan aile bireylerinin sayısının arttığı ikinci kuşakta ihtiyaç duyulmaya başlanır. Bu sözleşmede pay sahibi olan aile bireylerinin şirkete ilişkin konularda karşılıklı hak ve yükümlülükleri belirlenir. Böylece örneğin şirketin geleceği için önemli bir konuda ne şekilde karar alınacağı, şirket paylarının diğer aile bireylerine ya da üçüncü kişilere ne şekilde geçirilebileceği gibi konularda önceden belirlenmiş prensip ve usullere uyularak pay sahipleri arasında çıkabilecek uyuşmazlıkların en baştan önlenmesi ve en nihayetinde şirketin uzun vadede sürdürülebilirliğinin sağlanması amaçlanır.
Pay sahipleri sözleşmesinin olmadığı durumlarda, yürürlükteki hukukun koyduğu kurallar aile bireyleri arasındaki anlaşmazlıkları çözmekte kimi zaman yetersiz ve belirsiz, kimi zaman da yavaş kalır. Belki daha da önemlisi, yürürlükteki hukukun genel kurallar koyarken, ilgili aile dinamiklerini ve ailenin kendine özgü değerlerini dikkate alması mümkün olmaz.
Pay Sahipleri Sözleşmesinde Hangi Konular Düzenlenir?
Pay sahipleri sözleşmelerinin içeriği aileden aileye, şirketten şirkete değişiklik göstermekle birlikte uygulamada belirli hükümlere sıklıkla rastlanır. Her sözleşme gibi bu sözleşmeler de genel bir amaç maddesiyle ve ilişkinin geçmişi hakkında bilgi vererek ve imza tarihi itibariyle mevcut pay sahipliği yapısını ortaya koyarak başlarlar. Bunu takiben düzenlenen konular aşağıdaki her bir temel başlık kapsamında ele alınır. Bu konuların düzenlenmesinden sonra sözleşme genellikle gizlilik, uygulanacak hukuk ve uyuşmazlık çözüm yöntemi, temlik yasağı ve benzeri standart hükümlerle son bulur.
Sermaye ve Pay Grupları
Şirkette sahip olduğu pay oranı, şirket yönetimindeki rolü ve şirkete vermiş ve vermekte olduğu emekler ve kattığı sermaye dikkate alınarak şirkette pay sahibi olan çeşitli aile bireylerine farklı gruplardan paylar verilmesi olağan bir durumdur. Bu gruplar özellikle şirket yönetim şekli ve kar dağıtım politikasının belirlenmesi ile pay devir sınırlamalarının düzenlenmesinde etkili olurlar.
Ek olarak, herhangi bir sermaye artırımına karar verilmesi halinde mevcut pay sahiplerinin pay oranlarının azalmaması ve haklarının zedelenmemesi açısından kanuni rüçhan hakkı pay sahipleri sözleşmesinde de sıklıkla tekrarlanır. Bu hak kapsamında da genellikle pay grupları özelinde düzenlemelere yer verilir.
Kurumsal Yönetim
Bir aile şirketinin işleyişine yönelik olarak en önemli konulardan biri şirketin nasıl yönetileceği ve tüm pay sahiplerini ve belki de tüm aile bireylerini ilgilendirebilecek önemli kararların nasıl alınacağıdır. Bunun için genel kurul toplantılarında uygulanmak üzere ağırlaştırılmış nisaplar öngörülmesi son derece olağandır. Örneğin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu[1] (“TTK”) uyarınca esas sözleşmeyi değiştiren kararların şirket sermayesinin en az yarısının temsil edildiği genel kurul toplantılarında alınabilmesi veya diğer genel kurulların sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin varlığıyla toplanabilmesi ve hatta ilk toplantıda bu nisaplara ulaşılamadığı takdirde ikinci toplantıda hiç veya daha az nisap aranması, özellikle sermayenin çok sayıda aile bireyi arasında dağılım gösterdiği şirketlerde pay sahiplerinin menfaatlerini korumakta yetersiz kalır.
Bunun için pay sahipleri sözleşmelerinde olağan toplantılar için belirli bir nisap, daha önemli konuların görüşüleceği toplantılar içinse daha ağır belirli bir nisap öngörülür. Önemli kararlara örnek olarak birleşme, bölünme ve tür değişikliği gibi yeniden yapılandırmalar, halka arz, imtiyazlı pay oluşturulması ya da imtiyazların kaldırılması, kar dağıtım politikasının değiştirilmesi gibi konularda alınacak kararlar verilebilir.
Bu nisaplara ailenin yalnızca belirli bir kesiminin katılımıyla ulaşılmasının önüne geçmek amacıyla her pay grubundan belirli bir yüzdenin katılımının zorunlu olduğu yönünde düzenlemelere de sıklıkla yer verilir. Toplantı nisabı için açıklanan bu hükümler bazen toplantı nisabının yanı sıra karar nisabı açısından da, bazense salt karar nisabı açısından düzenlenebilir.
Genel kurul için yapılan bu açıklamalar yönetim kurulu tarafından alınacak kararlar için de geçerlidir. Benzer şekilde, belirli konulardaki kararların ağırlaştırılmış nisapla alınacağı, bunların arasında belirli üyelerin bulunmasının zorunlu olduğu gibi düzenlemeler yapılabilir. Yönetim kuruluna ilişkin bir diğer konu ise yönetim kuruluna aday gösterme imtiyazıdır. Pay sahipleri sözleşmesinde genellikle hangi grup pay sahiplerinin kaçar aday önerme hakkı bulunduğu, üyelerde bulunması zorunlu nitelikler, belirli bir grubun aday gösterdiği üyelerden en az biri hazır bulunmadan yönetim kurulunun toplanamayacağı gibi çeşitli aile bireylerinin yönetimsel haklarını koruma altına almaya yönelik hükümlere yer verilir.
Kurumsal yönetimin bir diğer ayağını da şirketin temsili oluşturur. Şirketin belirli yönetim kurulu üyelerinin dahil olduğu kişiler tarafından temsil edilebileceği, şirketin belirli konularda temsil edilebilmesi için önceden alınmış bir yönetim kurulu kararının varlığının zorunlu olması, sınırlı temsil yetkilerinin ve imza matrisinin ne şekilde olacağı, belirli alanlarda yönetim kuruluna raporlayacak komiteler oluşturulması gibi konular temsil başlığı altında ele alınır.
Bu kapsamda son olarak şirketin denetimini ele almak gerekir. Şirket TTK uyarınca bağımsız denetime tabi şirketlerden olmasa da pay sahipleri şirketin her sene uluslararası itibara sahip bir bağımsız denetim şirketi tarafından denetlenmesini tercih edebilirler.
Finansal Hususlar
Pay sahipleri özellikle şirket karının nasıl dağıtılacağı ve yönetim kurulu üyelerine mali hak tanınıp tanınmayacağı ya da ne gibi haklar tanınacağı konusunu bütünüyle her sene farklı kararlar alabilecek genel kurulun inisiyatifine bırakmak yerine, asgari bir dağıtım politikasını pay sahipleri sözleşmesinde düzenlemek isteyebilirler. Burada pay gruplarına kar payında imtiyaz tanındığı da görülür.
Bu kapsamda düzenlenen bir diğer konu da şirketin finansman politikasıdır. Şirketin finansman ihtiyacı olması halinde bunun örneğin – sermaye artırımı ya da ortak ödüncü yoluyla – pay sahiplerinden mi karşılanacağı yoksa bankalar gibi üçüncü kişilerden mi temin edileceğine dair bir politika belirlenebilir ve şirket yönetim kurulu bu politika çerçevesinde hareket etmeye yönlendirilebilir.
Pay Devir Sınırlamaları
Aile şirketleri için en önemli konuların başında belki de pay devir sınırlamaları gelir. Aile bireyleri aile şirketlerinin paylarının üçüncü kişilerce iktisap edilmesini, özellikle bu iktisabın kendilerinden habersiz veya kendi onayları olmaksızın gerçekleşmesini istemezler. Aileye yeni kişilerin katılacak olması halinde eşler arasındaki mal rejimi hükümleri, vefat durumundaysa miras hükümleri devreye girdiğinden, bu konuların da ayrıca düzenlenmesi önem taşır.
Pay sahibi olan diğer aile bireylerinin dahli olmaksızın bu tür elden çıkarmaların önüne geçmek için pay devirlerinin yönetim kurulu onayına tabi olduğu, yönetim kurulunun hangi durumlarda onay vermemekle yükümlü olduğu, paylarını devretmek niyetinde olan ya da böyle bir devir için teklif alan pay sahiplerinin söz konusu olası devre konu paylarını öncelikle diğer mevcut pay sahiplerine teklif etmesi gerektiği, bu teklif ve kabul sürecinin özellikleri gibi konular pay sahipleri sözleşmelerinde son derece ayrıntılı olarak düzenlenir. Devir sınırlamaları çeşitli pay grupları için farklı şekilde veya farklı öncelik sırasıyla ele alınabilir. Bu kapsamda şirketin ve dolayısıyla ilgili payların değerlemesinin nasıl yapılacağı da açıkça belirlenir.
Sözleşmeye Aykırılık ve Sözleşmesel Sonuçları
Pay sahipleri sözleşmelerinde bir pay sahibinin yükümlülüklerine aykırı davranmasının sonuçları düzenlenir. Özellikle pay devir sınırlamalarına ilişkin hükümlere uyulmaması ayrı ve daha ağır yaptırımlara tabi kılınır. Bu yaptırımların başında aykırılıkta bulunan pay sahibinin paylarının diğer pay sahiplerince satın alınma hakkı ve cezai şart gelir.
Bu Konular Esas Sözleşme ya da Aile Anayasası ile de Düzenlenemez mi?
Bu sorunun yanıtı kısmen evet, kısmen hayırdır. Öncelikle esas sözleşmeyi ele alırsak, bilindiği üzere, TTK m. 340 gereği, esas sözleşme TTK hükümlerinden ancak kanunda buna açıkça izin verilmişse sapabilir. Bu şekilde sınırlandırılmış bir düzende, örneğin TTK m. 493’te yer verilen önemli sebepler dışında bir pay devir sınırlaması öngörülmesi veya ihlal durumları için alım ve satım yaptırımları düzenlenmesi esas sözleşme ile mümkün olmaz. Ek olarak, kamuya açık bir belge olan esas sözleşmede aile bireylerinin aralarındaki pay sahipliği ilişkisine dair tüm detayları düzenlemeyi tercih etmemeleri de son derece olağandır. Bu nedenle pay sahipleri sözleşmeleri, esas sözleşmede düzenlenmesi mümkün olsa bile, aile bireyleri arasında gizli kalması istenen konuları düzenlemek için de gereklidir.
Öte yandan aile anayasasının pay sahipleri sözleşmesinde yer alan konuları düzenlemesinin önünde hukuki bir engel yoktur. Nitekim aile anayasası ve pay sahipleri sözleşmesinin içerikleri zamanla gelişen uygulama ile ve amaçları itibariyle birbirinden ayrılmıştır. Her ikisi de kanundan düzenlenmeyen atipik sözleşmelerdir ve sözleşme serbestisi ilkesinden yararlanırlar. Bununla birlikte, uygulamada pay sahipleri sözleşmeleri yukarıda görüldüğü üzere somut ve yaptırım gücü olan bağlayıcı hükümler içerirken, aile anayasaları ise daha çok etik ve ahlaki kurallar ile aile bireylerinin birbirleriyle ilişkilerini düzenleyen bağlayıcı olmayan hükümlere yer verir. Pay sahipleri sözleşmeleri aile bireylerinin pay sahibi olduğu şirketlere yönelik olarak ve yalnızca pay sahibi olan aile bireylerinin taraf olduğu düzenlemeler iken, aile anayasalarına ise pay sahibi olsun olmasın bu ilişkide yer almak isteyen tüm aile bireyleri taraf olur ve böylece aile anayasasının kapsama alanı aile şirketine ilişkin konuların dışına da taşar. Bu nedenle uygulamada hem tarafları hem de bağlayıcı etkileri farklı olan bu düzenlemeler için aile anayasası ve pay sahipleri sözleşmesi olmak üzere – her ne kadar birbirleriyle bağlantılı da olsa – iki ayrı hukuki ilişki içerisine girildiği görülür. Aile anayasalarının temel içeriği ayrı bir makale konusu yapılacaktır.
Sonuç
Aile şirketlerinde pay sahibi olan aile bireyleri, özellikle ailenin genişlemesiyle birlikte şirketle ve birbirleriyle olan ilişkilerini düzenleyecek ve ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkları önleyecek ya da hızla çözüme kavuşturacak bir pay sahipleri sözleşmesine ihtiyaç duyarlar. Sözleşme serbestisi ilkesi uyarınca bu sözleşmenin içeriği çok çeşitli olabilirse de, sıklıkla şirketin kurumsal yönetimi, temsili, önemli kararların alınma şekli, kar dağıtım ve finansman politikası, pay devir sınırlamaları gibi konular düzenlenir. Böylece aile bireyleri esas sözleşmede düzenlenmesi mümkün olmayan veya gizlilik endişeleriyle düzenlemek istemedikleri konuları tarafları için bağlayıcı olan bu sözleşmede ele alma imkanı bulurlar. Bu nedenle aile anayasalarının yanı sıra, pay sahipleri sözleşmeleri aile şirketleri açısından büyük önem taşır.
[1] TTK (RG, 14.02.2011, S. 27846) 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdi.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...